Ekonomi uçuşta!
2017 Yılı başından bu yana Türkiye ekonomisi 50 Milyar daha küçülmüş durumda.702 dolar daha kişi başına fakirleştik. Ancak ekonomimiz yine uçuşta. 3. çeyrekte 8.930 dolara kadar Milli gelirimiz düşüş kaydetti. % 1 in altında kalan büyümeye en büyük katkı devletin tüketime yönelik harcamalarından geldi. Yatırımlarda hızlı bir küçülme devam ediyor. Adeta istihdam deposu olarak kabul edilen inşaat sektörü çöküşte, Hizmetler neredeyse durma noktasında. Bu yılın 3. çeyreğinde tarım sektörü 1,6 oranında artış kaydederken inşaat sektöründe %7,8 oranında geriledi. Ticaret-ulaştırma-konaklama ve yiyecek hizmetleri toplamından oluşan, hizmetler sektöründe ki büyüme oranı ise %0,6 da kaldı. 34 OECD ülkesi içinde enerji verimliliğini artıramayan tek ülkeyiz.
Yatırımların neredeyse durma noktasına geldiği, fakat devletin harcamalarının tam gaz bir artışla devam ettiği, vatandaşın tüketiminin azaldığı bir dönemde kamu harcamalarının varacağı yer ne olabilir? Bunun içindir ki devlet elde avuçta ne varsa satmak peşindedir. Fabrikalar yer altı ve yer üstü varlıklarımız Cumhuriyet döneminde kazanılan tüm değerlerimiz satıştadır. Son umudu vergilere yapılan zamlara bağlamışlardır. Şimdiye kadar ödenen otomobillerin MTV Motorlu Taşıt Vergisini bile özel bankalardan alıp sadece devlet bankalarının tahsil edilmesine verilmiştir. Amaç devlet bankalarınca tahsili yapılan paraların piyasalarda kontrolsüz gelişen döviz kurunu frenlemek amaçlıdır.
Hazineye ait arsa, tarım arazisi ve orman vasfını yitirmiş alanların satışı son hızla yapılarak yandaşlara aktarılmaktadır. Son beş yıl içerisinde 2 Milyar 167 milyon metre karelik taşınmaz satılmıştır. Kanal İstanbul türküleri söyleyerek satışını Katarlılara yaptığımız 300 milyon metre karelik arsa bu rakama ilave edilmemiştir. Ülke adeta parsel-parsel satılmaktadır. İsrafı-yolsuzluğu- saltanatı önleyemeyen, yanlış ekonomi politikaları uygulayan liyakatsiz bu zihniyet toprağımızı varlıklarımızı satarak ayakta kalmaya çalışmaktadır.
Son dönemlerde yaşanan düşük büyüme, yüksek enflasyon ve rekor kıran işsizliğin en çok asgari yaşam standardı olanları etkilediği görülmektedir. Bu durum dar gelirlinin refah kaybına neden olmuştur. TÜİK rakamları işsiz sayısının 4.650 bine ulaştığını verse de gerçek rakamın % 25’ler de olduğu 9 milyon işsiz sayısına ulaşıldığını göstermektedir. Ülkenin yakın bir geleceğini de kaybetmemesi için somut bir yol haritasının izlenmesinin gereği vardır. Bu yola ulaşılmasının başlıca şartları ise demokrasi- hak hukuk adalet ve insan hak ve hürriyetlerinin sağlanmasıyla, iyileştirilmiş demokratik parlamenter sisteme dönülmesiyle, yurtta ve dünya da barışa yapılan katkıyla, planlı bir ekonomik üretim sistemiyle, eğitimle sağlanabilir.
İşsizliğin yoğun bir şekilde yaşandığı devletin varlığının sağlanamadığı, adaletin olmadığı toplularda insanların ahlakla olan bağı da kopar. İnsan insanın kurdu olur. Ekonominin ahlakla olan bağının kopması beraberinde de Rant sorununu getirir. Ekonomik çıkar elde etmek için ahlakta-hukukta-insanda hiçe sayılıp rant elde etmek için ahlaksız yollar seçilir. nohut Meksika dan, sarımsak Çin den, kuru fasulye, mercimek, kurbanlık danalar bile yurt dışından sağlanırken yandaş medyanın her ne hikmetse dünyada tarım sektöründe birinci olduğumuzu bunun ihracatının bile yapıldığını söylemesi tirajı komik olmaktadır. Hesap vermeyen vermeyi de hakaret kabul eden olmadı terörist diye suçlayan bir yönetim zihniyeti var. Sorulan sorulara “Devlet sırrıdır açıklanamaz” diye yan çizilmektedir. Yasa ve kanunlarla kurulmuş devletin tüm kurumlarının harcamalarını denetleyip rapor eden Sayıştay raporları bile gizlenmekte rapor hazırlayanlar susturulmaktadır. Verdiğimiz vergilerin nerelere harcandığını hangi kayıt altında tutulduğunu soran TBMM’ye bile yanıt verilmemektedir. Rejim hiçbir şekilde hesap vermeyen bildiğini okuyan, Yapılması düşünülen İstanbul kanalı için bilim insanlarının raporlarını hiçe sayarak çatlasanız da patlasanız da yapacağız diyen bir anlayışla yoluna devam etmek istemektedir.
Girilen Suriye bataklığında şehit düşen Mehmetçikler için toplanan yardım paraları bile sır olmuştur. Ekonomisi bu kadar zora giren bir ülkenin ekonomistlerinin yaptıkları uyarılarına bilimsel verilere bile değer verilmez olmuştur. Kara para cennetine dönen ülkede uluslararası mali eylem gücü FATF ülkemizde ki kara para trafiğini durdurun dendiğinde bile “sen kimsin yok hükmündesin” diyerek karşı tavır alınmaktadır. Ancak ülkemiz kara para cennetine dönmüş, tarım sanayi bitmiş işsizlik intiharları facia boyutuna varmıştır. Buna rağmen insanımıza yapılması düşünülen yatırımlara gidilmeyip varsa yoksa İstanbul için bir felaket projesi olacak çılgın Rant projelerinin peşinde koşulmaktadır.
Din-iman-ihvan hepsi yalan bu aşk Rant aşkıdır. 18 yıllık iktidarları döneminde dünya ekonomisinde ki yeri 17. sıradan 20. sıraya düşen ülkemde hala ekonomimiz uçuştadır demek bana pek inandırıcı gelmemektedir.