AKLIMIZLA ALAY ETMEYİN

Devlet olmak, millet olmak, vatandaş olmak öyle kolay bir olgu mudur? Şu söze bakın. Suriyeli mültecilere vatandaşlık hakkı vereceğiz. Kim bu hakkı verecek? Türkiye Cumhuriyeti Devleti verecek. Bundan böyle Suriyeli savaş kaçkınları, güzel ülkemde, benim vatandaşım olacak. Benim milletimin bir bireyi olacak. Benim Devletimin sahibi olacak. Bakın Atatürk ne demiş? “ Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybederler. İmza. Atatürk. Suriyeli mülteciler bu tanıma giriyor mu? Cevap. Girmiyor. Bakın Nazım Hikmet ne demiş? Esas olan sadece yaşamak değil. İnsana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır. Teslim olmadan, boyun eğmeden sürünmeden, el etek öpmeden yaşamaktır. İmza. Nazım Hikmet. Suriyeli mülteciler bu tanıma giriyor mu? Cevap girmiyor. İKİ BİNLİ YILIN İLK ÇEYREĞİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN PARÇALANMASI ÜZERİNE KURGULANMIŞ YILLARDIR. Afganistan, Tunus, Irak, Libya, Mısır, Suriye, Filistin, parçalanmıştır. Buralarda kan dinmiş değil. Emperyalizm adım adım hedefine varmaktadır. Sırada İran ve Türkiye vardır. Batılı emperyaller ile doğulu emperyaller kendi aralarında paylaşımda anlaştıkları günden sonra, İran’ın ve Türkiye’nin de kan gölüne çevrileceği günlere doğru hızla yaklaşıyoruz. Yarınlarımızdan endişe duyduğumuz bu günlerde Suriyelilere vatandaşlık hakkı verilmesi ortaya çıkarıldı. Bu karışık ortamda vatandaşlık hakkı verilmesi doğru değildir. Vatandaş demek, aynı topraklar üzerinde yaşayan ve aynı devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişiler demektir. Suriyeli mültecilerle böyle bir bağımız var mı? Cevap. Yoktur. Millet ne demektir? Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek, görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluk demektir. Suriyeli mültecilerle böyle bir birlikteliğimiz var mı? Cevap. Yoktur. Soruları tek tek soralım. Suriyeli mültecilerle ortak bir dil konuşuyor muyuz? Gelecek için ortak bir yaşama inancımız var mı? Birlik ve beraberlik içinde yaşama arzularımız var mı? Ortak kültürümüz var mı? Cevap. Yoktur. Gelecekte bir gün yurduma saldıran düşmanlar olduğunda Suriyeli mülteciler, benimle birlikte vatan savunmasına katılacaklar mı? Adamların vatan savunması dertleri olsaydı, Suriye’sini bırakıp kaçmazlardı. Irak’ını bırakıp kaçmazlardı. Suriye halkı da,  Irak halkı da yıl içinde hiç çalışmasalar, herhangi bir üretimde bulunmasalar bile, yıllık milli gelirlerinin otuz bin dolar olduğu bir Ülkelerini bırakıp kaçmazlardı. İnsani olarak Suriyelilerin mülteci olmalarını hoş karşıladık. Ama bu savaş kaçkını insanların vatandaşımız olmalarını hoş karşılamıyoruz. Bilim adamları olsalar bile! Açık söylüyorum. Aklımızla alay etmeyin. Suriyelilere bir soru daha soralım. Birinci Dünya Savaşı sonrası, Suriyelilerin dedeleri İngiliz Lavrens ile zafer dansı yaparken Türkiye Cumhuriyeti onların umurunda mıydı? Gelecekteki bir savaşta Suriyeliler, yeni Lavrenslerin peşinde olmazlar mı? Cevap: Olurlar.  O zaman bizim Suriyelilerle vatandaşlık işimiz yok!...