Darbe tehlikesi hala bitmedi
Bana göre de Fetoçuların darbe girişimi hala da engellenmemiştir. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinin bütün birimlerine bire gibi girip yerleşmişler. Hangi...
Bana göre de Fetoçuların darbe girişimi hala da engellenmemiştir. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinin bütün birimlerine bire gibi girip yerleşmişler. Hangi kapıyı, hangi pencereyi açmak istesen vardırlar. Sistemin muhtarlarına dek yerleşmişler. Bazıları saf değişmeye çalışıyor, bazıları “evet, biz dost olmuşuz, biz aynı yolun adamlarıydık, ta ki… yüzünü görene dek…” diyor, susurlar. Amma onlar da tehlikeli ola bilerler ilerde. Buna göre tehlike hala da aradan kalkmış değil gibi düşünüyorum. Sadece yarasalar gibi gölgeye çekilmiş ve susurlar. Ekranlarda, gazetelerde boy gösteren kahraman nutukçular, “müritleri” şimdi ne düşünürler acaba? Bu kişileri zamanın en tehlikeli virüsü olarak görmeliyiz. Önemli olanı dizgini elde sımsıkı tutmakta yarar vardır. Devlet önemli kararlar alıyor, Üniversiteler, kurumlar, Harbi Okular kapatılıyor ve s. Bana göre Harbi Okulu kapatmak değil çare. Bu kişileri bu kurumlardan atmak ve Atatürk sevdalıları, hakiki vatan, toprak, bayram ve milli marş sevdalıları, Mehmetçikleri yerlerine kaytarmalıyız, diye düşünüyorum. Batılı Devletlerin İkiyüzlülüğü Dolayısıyla epey yol kat ettikleri, kurumların dibine dek yerleştirilen bu kişileri tek-tek arı gibi yakalayıp atmak lazımdır ki sistemi top yekun temizlenmiş olsun. Eh, bu tek günün ayın işi değildir; o kadar da kolay iş olmamalı. Buna göre diyorum ki, tehlike tümüyle kalkmamıştır. Çevreye bakınız, NATO ve Avrupa Birliği ülkelerine bakınız? Tek bir devlet geçmiş olsun, tehlike geçmiştir diyor mu? Türk devletleri dışında elbette. Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev derhal kardeşini aradı, devlet olarak tüm olanaklarımızla yanındayız” mesajını iletmiş oldu, bu kadar. Tam tersine, Avrupa ülkelerinde Sayın Tayyip Erdoğan aleyhine propagandalar yapılıyor, Türkiye tehlikeli ülke ilan ediliyor ve saire… Türkiye dahilinde de Batının uzantıları, borazanları olduğu aşikardır. Onlara sesleniyorum, neredesiniz? Maskenizi çıkarın da kimsiniz bilelim. Hadi konuşun, nerede NATO, sevdiğiniz hain ülkeler? Nerede Avrupa Birliği Hıristiyan Kulübü dostlarınız, he, cevap verin, nerede o dostlarınız? Desteklediniz Avrupa demokrasisi neden hakiki demokrasiye sahip çıkmadı? Halkın çoğunluğunun oyları ile Cumhurbaşkanı seçilmiş Sayın Tayyip Erdoğan’a ve Başbakan, Sayın Binalı Yıldırım’a, onların aile bireylerine karşı suikast etmeye kalktılar. Bunu Mısır’da da yaptılar ve demokrasi anlayışını toprağa gömdüler, biliyorsunuz. Ama Türkiye, Mısır ve ya Libya, Irak değildir. Bu Doğu devletleri bir zamanlar kocaman Osmanlı İmparatorluğunun dahilinde şehirleri sayılıyordu. Osmanlıyı yıktılar, fakat Atatürk’ün bu muhteşem, güzelim Türkiye Cumhuriyetini yıkmazlar. Halk seçmiş olduğu Cumhurbaşkanının sesini işitmiş oldu ve sokaklara döküldü, demokrasiyi gerçekten korumuş oldu. Meydanlar günlerdir aşıp taşıyor, fakat hainler, Cumhuriyet düşmanları ise tıpkı yarasalar gibi gölgeye çekildiler. Bu nedenle diyorum ki, tehlike tümüyle yok olmamıştır. İşten çıkarılan kişilerin havadarları hemen bulunuyor, onları savunmaya kalkıyorlar. Çünkü ipin uzantısı devletin tepesine dek uzanıyordur. Neden mi? Açıklayalım. TSK Gizli Bölümüne Neden Girildi? Ben Sayın Bülent Arınc’ı özellikle örnek gösteriyorum; bu kendisine karşı kesinlikle ittiham olarak algılanmamalıdır, lütfen. Asker kökenli olduğunu söyledi bir keresinde, onunla tanışmışımdır, epey konuşmuşumdur. Fakat hala da kafamda bazı sorular vardır ki cevap bulamıyorum. Neden cesaret gösterip de TSK özel, gizli bölümüne girdi ve hard diski neden aldı? Öyle ise neden Polisin özel istihbarat birimine gitmedi? Çünkü vatandaşın hayatından sorumlu Polis değil midir? Polisin özel birimleri bazı önemli kişilerin özel hayatıyla ilgili şantaj kasetleri düzenlemedi mi? B. Arınç, gizli birime girmeyi tercih etmiştir. Amma neden? Kendisinin de FETÖ sempatizanı olduğunu ekranlardan gördük ve izlemiş olduk. Kasetle şantaj yapmak - bunları Fetoçuların yaptığı kanıtlanmış oldu. Bülent Bey ise TSK tercih etmiştir ve bastıra-bastıra illa-billâh ki TSK özel gizli birimine girmeyi amaçlamış bulunuyor, neden?. TSK, suikast planları yapmaz, yapamaz, çünkü görevi bambaşkadır, Sayın Bülent Arınc efendi. Ben bu soruyu çözemiyorum. Dolayısıyla, Sayın Arınç oraya gittiğinin sebeplerini açıklamak zorundadır. Çünkü toplumun kafasında da bazı sorular vardır ve açıklama yapmak her bireyin vicdani meselesidir. O ki kaldı devlet adamı olsun, demokratik ülkelerde bu kişi her şeyi detaylı şekilde açıklaması gerekiyor. Balyoz “Suçluları” Askerler Göreve Dönmeliler Bu darbeci kişilerin aradan kaldırılması, temizlenmesinde bir zaman Balyoz yalanları, bühtanları ile içeriye alınan, görevlerinden terfi edilen, general, albay ve tüm askeri personelin yeniden görevlerine iade edilmeleri bana göre şarttır. Onurlu Mehmetçiklere bühtanlar atılmış, riyakarlıklar, sahtekarlıklar yapılmış; onurları, şerefleri zedelenmiştir, rezili-rüsva olmuşlar, maddi-manevi zarar görmüş, aile bireyleri zor sıkıntılar yaşamışlar. Devletimiz, şahsen Cumhurbaşkanı, Milli Kahramanımız, Sayın Recep Tayyip Erdoğan olayın üzerine şahsen gitmelidir, diye düşünüyorum. Bu kişiler vatan, bayrak, toprak için canlarını feda eden hakiki kahraman askerler. Ve ister Cumhurbaşkanı, ister Başbakan bilhassa bu kişiler sayesinde hayattadır. Eğer yapılan sui-kast gerçekleşmiş olsaydı, o zaman ülke kaosa sürüklenecekti ve ülke Orta Çağa doğru yol alacaktı. Bana göre Cumhurbaşkanımızı ve Cumhuriyetimizi koruyan ve yaşatan Atatürk ilke ve kavramlarına bağlı vicdanlı, namuslu Mehmetçikler olmuştur. Sayın Erdoğan ve Başbakanın çevresinin açıklamalarından öğrenmiş oluyoruz ki, koruma kısmı, özel kalem müdürleri bile tümü hain ve ikiyüzlü kişilerden oluşmuş darbeciler olmuşlar. Vatana, bayrağa, toprağa bağlı kişiler ise Atatürkçü hakiki evlatlarımız olmuşlar. İşte bu kişilerin beyin takımı Balyoz davasında Fetoçuların hamlesiyle, çirkin senaryoları gereği içeri alındılar bir zaman…. Şimdi aynı kişiler görevlerine dönecekler ve Fetoçuları toplumdan temizleyecekler, diye düşünmekteyim. Bana göre Cumhurbaşkanımız, Milli Kahramanımız, Sayın Tayyip Erdoğan bunu yapmak durumundadır, bana göre yapacaktır, sadece onun gayretleriyle tahkir olunmuş o şerefli askerler vatan, bayrak, toprak namına dönmeliler ve görevlerini şerefle yapmak durumundalar. Emekli Akademisyenler Ordusu Göreve Hazırlar Daha önemli bir konu üzerine konuşalım. Kapatılan FETÖ üniversiteleri yeniden yapılanmalı ve devletimizin tapulu eğitim merkezine çevrilmeliler. Bunları sadece kapatmak doğru yöntem değildir; oraya şerefli akademisyenler vardır ki, vatan, bayrak, toprağımızın bütünlüğü namına devletimize can-başla hizmet verecekler. Kim bunlar dersiniz, emekli Prof., Dr., Doç. kadrolarıyla donatılarak yeni eğitim kadroları hazırlamayı teklif ediyorum. Bu Üniversitelerde hizmet verecek çok emekli akademisyenlerimiz vardır ve bulunuyorlar. Ülkemizin bu ağır keçim döneminde Devletimiz, vatanımız için her göreve hazırız ve bunu yapmak durumundayız. Çünkü kadro eksikliğimiz vardır ve çok verimli yıllarında emekli olmuşlar. Yaşından dolayı olanlar da vardır, başka nedenlerden olanlar da. Hepimiz ömrümüzün sonuna dek Eğitim Ordusu olarak vatan, toprak, bayrak ve milli marşımıza sadık bilim adamlarıyız ve göreve hazırız, genç, milli kadroları hazırlamaya emirler bekliyoruz. Buradan Cumhurbaşkanımız ve Milli Kahraman, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a müracaatta bulunuyorum. Çağdaş Bilim ve hakiki gerçek bilim adına göreve hazırız. Türkiye, 15 Temmuz darbe girişimini üzerinden hala atamamıştır. Dış güçler etkisini artırıyor. ABD Genel Kurmay Başkanı, “içeri alınan kişilerle ilişkilerimiz vardı…” söylediği kelime düşündürücüdür… Avusturya bayrak açtı ve “Türkiye’ye gidenler Erdoğan taraftarıdırlar…” sözleri düşmanlığı körüklemiyor mu? Almanya’da Türklerin toplantısına Sayın Erdoğan’ın konuşmasının bant yazısının mahkeme tarafından yasaklanması kanıtlar değil mi? Öten yazımda NATO ülkeleri, özelikle ABD, İngiltere ve Almanya FETÖ’yu destekliyor, yazdım. İşte size yeni-yeni kanıtlar. Türkiye, Sayın Çemil Çiçek’in de söylediği gibi 28 dış ülke ile karşı karşıya kalmıştır. Dış Politikada Önemli Adımlar Atıldı Türkiye Dış politikası son yıllarda iyi adımlar atmaktadır ve aziz dostum, Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan’a başarılı seferi, Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev’in onu kabul etmesi güzel hadisedir. Rusya Dış İşleri Bakanı Lavrov ve ile ikili buluşmaları olumlu sonuçlar vermiştir. Rusya dünya devletleri içerisinde Türkiye’ye en yakın müttefiktir ve ikili ilişkiler daima yüksekte tutulmalıdır. Dış politikada önemli adımlar atılıyor. Rusya, ekonomisiyle, her yönüyle muazzam ülkedir ve iyi komşumuzdur. Hala Şubat ayında köşemde “Uçak vurulmamalıydı, pilot öldürülmemeliydi…” yazdım. Üzerime gelenler oldu, fakat yazdıklarımın, önerilerimin tümü gerçekleşmiş oldu… Devletin üst makamlarında, Danışman masalarında oturanlar alınmasınlar, dünya siyasetine odalardan, masa arkalarından tanzim etmek çok zor; tepeden, sema yükseklerinden bakmakta yarar vardır… Rusya gibi dev ülke ile iyi dostluk ve güzel ilişkiler Türkiye’nin dünyadaki yerini daha da kuvvetlendirecektir. Başta elbette ki Türk devletleri vardır; bir de Çin ve Japonya gibi ülkeler de eklenmiş olsalar, o zaman Türkiye’nin bölgedeki gücü iki kat daha da kuvvetlenecektir, diye düşünüyorum. Avrupa ve NATO ülkelerinden dostluk, iyilik beklemek hayal olur (bunu bekleyenler de az değiller), çünkü bu ülkeler Türkiye’yi tıpkı Osmanlıyı parçaladıkları gibi devamlı parçalamak fırsatını arıyorlar. 15 Temmuz onların da hayal ettikleri an idi, olmadı. Yapamadılar. Yapamazlar. Çünkü Türkiye halkı kendi Cumhuriyetine bağlılar, Atatürk ülkesini dış güçlere kolay-kolay veremezler. FETÖ ve ya Hıristiyan devletleri aynı topraktan oluşmuş virüsler ve devamlı Türkiye için tehditler. Bu kahraman halk Çanakelede 250 bin şehit vermiştir. Batı ülkeleri, hatta NATO müttefiklerimiz de bunu unutmamalılar. Halk kendi ülkesine sahip çıktı ve toprağına sarılmış oldu. Tümümüz yeniden kenetlenmiş olduk, gözünüz aydın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.