Türkiye Cumhuriyeti’nin kanlı tarihi

Ulu Atatürk’ün kurmuş olduğu layık Cumhuriyet günümüze dek pek çok iç ve dış hain düşmanların saldırısına maruz kalmıştır. Alnı açık, kafası dik bu saldırıları bastırmış, demokrasi yoluna muvaffakiyetle devam etmiştir. Daha sonra askeri darbeler yaşamıştır, sağ, sol görüşlü yüzlerce insan ölmüş, cezaevleri aşıp taşmıştır. Türkiye bu acıları da içine gömmüştür. Fakat 15 Temmuz 2016 darbesi sıradan bir darbe değildi; amaç - topyekûn Türkiye Cumhuriyetini, Ulu Atatürk’ün parlak gelecek namına yaratmış olduğu g üzelim Türkiye’deki bütün güzellikleri yok etmek, bu muhteşem geminin dümenini yanlış istikamete götürmekti. Amaç sadece Cumhurbaşkanı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmekten ibaret değildi. Maksat daha vahimdi. Türkiye Orta Çağlara götürülecekti ve ülke paramparça olacaktı. İşte bu pencereden baktığımızda Türkiye Cumhuriyetini kökünden çıkarıp atmayı kafalarına koymuşlardı. Gerisi ne oluyorsa olsun, darbeciler bunu düşünmüyorlardı. Onlar net ve keskin talimat almışlardı, bilhassa Cumhuriyeti, Atatürk ilkelerini silip atmak. Türkiye’yi cehenneme çevirmekti. Bunun için gerekiyorsa Mehmetçik başını keseceksin, sivil insanları öldüreceksin, Cumhurbaşkanlığı yeni binayı, Genel Kurmay Başkanlığı, MİT ve Başbakanlığı binalarını yıkıp yakacaksın. Ta ki Cumhuriyeti yok edene dek vur, yık, yak, öldür. Karşı duranı, mani olanları gözünü kırpmadan öldür, yok et… TÜRKİYE ORTA ÇAĞA DÖNECEKTİ Fevkalade vahim, acımasız ve düşmanca bir karardı. Sadece bu kararı veren ve gerçekleştiren kişi ve yandaşları muhakkak asılmalıdırlar. Bunun aksini düşünmek cahillik olur. Burada ben bilim adamı ve araştırmacı olarak Sayın Erdoğan’ı bir daha tekraren alkışlıyor, vatanı ve demokratik Cumhuriyeti savunduğundan dolayı Milli Kahraman ilan ediyorum. Çünkü tarihi bir adım attı ve halkı peşine takarak Meydanları çıktı. Vatan, toprak, demokrasi namına sokaklara indi. Dünkü konuşmasını dikkatle dinledim. Hiçbir kin, karşı durma ruhu yoktu düşüncesinde. Sadece Türkiye, Vatan, Toprak, Bayrak ve  vardı  aklında. Tıpkı bir zaman Azerbaycan’da kaos günlerinde (1992-93) olduğu gibi Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’in halkı peşine taktığı taktiği kullandı. Ve Türkiye’nin mert cesur insanları, hiçbir siyasi anlayışına bakmaksızın, kadın çocuk, erkek aktı tüm Türkiye’nin sokaklarına ve demokrasiyi savındı ve darbeci hainlerin üzerine gitti, gitti… Ben Sayın Cumhurbaşkanının idamı getirelim düşüncesine katılıyorum İdam kararını MHP Başkanı da desteklemiş oldu.  Fakat ne yazık ki Ecevit’in Başbakanlığı döneminde Sayın Bahçeli’nin de imzası ile idam kaldırılmıştır. Çok talihsiz bir karara imza attığını anlamış oldu Sayın Bahçeli. Pişman olduğunu idrak etmiş oldu, kaos ortamı onun parti içindeki nüfuzunu korudu galiba. Büyük Atatürk, ufku semalar yüksekliğindeydi, sonsuz ve inayetsizdi, meteor gücüne sahip deha insandı. Müslüman bir ülkenin demokrasi yolunda ilerlemesi o kadar da kolay olmayacaktır, mutlaka hainler, düşmanlar, kıskanan virüsler bulunacak ve Türkiye demokrasisine mani olacaktır, diye düşünmüştür. Bunu derinden idrak ettiğindendir ki, sopayı askerin eline tutuşturmuş, layık, hukuk ve demokratik Türkiye Cumhuriyetini Mehmetçiğin keşiğine bırakmıştır. Ve çok da doğru olanı yapmıştır. Nasıl olsa Müslüman ve İslam devletidir. Ne olacağını kestiremezsin. İşte burada çok hassas ve önemli bir hususu izah etmekte yarar vardır. ABD, Almanya ve İngiltere FETÖ’yu Destekliyor FETÖ’nun Erzurum’daki gençlik yıllarında (o yıllarda 17 yaşı vardı) nasıl ABD  ve Batılı devletler tarafından desteklendiğiyle ilgili belgeseli galiba TRT’de izledim ve düşüncelere daldım. Kimsenin rahatsız olmasını istemem; ister MİT olsun, Silahlı Kuvvetler ve ya Polis, ya Jandarma olsun, sadece dikkatinizi bir noktaya yöneltmek isterim. Bu zevatı püfleye-püfleye, azizliye-azizliye dış ülkelerinin onu yücelttiklerini, belirli bir kademeye nasıl taşıdıklarını neden göremediler, anlayamadılar? Onu uzun vadeli bir senaryo gereği yücelttiler ki maksatlarını icra etsinler. Tıpkı Batılı ülkelerin Osmanlı İmparatorluğunu belirli bir zaman diliminde nasıl zayıflattıklarını, Hıristiyan kadınların XII. yy.dan başlayarak Saraya nasıl soktukları, baba-oğul arasında düşmancılık ve karşı durmayı fitne fesatlarla körüklediğinin kanıtları ortadadır. Bunlar hakkında önceki sayfa yazılarımda yazmışımdır, tekrar etmek istemem. FETÖ ve yandaşları uzun vadede TSK, Jandarma, Polis Akademisine nasıl yerleştirildiği kanıtları da ortadadır. Ayrıca devletin tüm kurum ve birimlerine liste-liste fetoçuların yerleştiği kanıtları da ortada iken yıllardır MİT nereye bakıyordu? Cumhuriyetimizin dümeni olan - TSK ve Jandarma İstihbarat birimleri, Polis Teşkilatı dahilindeki gizli servis nereye bakıyordu? Gözlerimizin önünde TSK gizli, özel birimine, Bülent Arınc’a suikast yapılacak diye girildi mi? Girildi. Aynı Bülent Aruınc (hard diski neden aldı), Pensilvanya’da Türbe önünde eğildiği gibi FETÖ’ nün önünde de tüm vücudu iki kat eğilerek elini öptü mü? Öptü. Sadece o mu? Hayır. Ve… ve…ve… Daha niceleri FETÖ’nün elini öpmek için sırada beklediler… Pekala, devletin bütün kademelerine liste-liste yerleştirilen bu boş kafalı Türk düşmanlarını bilerekten nasıl göz yumdular??? Yerleştiren kişiler kendileri değil midir? Şimdi utanmadan video-konuşma yayınlıyor. Pekala, bu boş kafalı askerlerin Cumhuriyet düşmanları olduklarını bilmiyorlardı mı? Onların Milli marşımızı, bayrağımızı sevmediklerini biliyorlardı?  Elbette ki biliyorlardı… Bu kişiler mutlaka sorgulanmalılar. Devletin İstihbarat Zaafı Vardır Biz bilim adamları, kendi uzmanlık alanımızın derinliklerini titizlikle araştırıyoruz, makalelerimizde, kitaplarımızda, konferanslarda açıklıyoruz, TV kanallarında dile getiriyoruz. Pekâlâ, MİT kendi titiz görevini neden ihlal etmiş de, Atatürk’ün ve Cumhuriyetin keskin düşmanlarını fark etmemiştir? Devletimiz, bizim vergiler sayesinde elinde tuttukları bu kilit kurumları denetlemiyor mu? Burada kimse kalkanın gölgesine sığınmamalıdır. Papağınızı önünüze koyup düşüneceksiniz kardeşlerim. Bu Cumhuriyet kolay kurulmamıştır, sadece Çanakkeleyi hatırlayın …  250 bin şehit verdik ve dev donanımlı güçlü ülkeleri dize getirmiş oldu Mehmetçik. Tarihe adını yazmıştır Mehmetçik. Onun zafer elbisesini o hainlere nasıl giydirdiniz? Genelkurmay- Jandarma- MİT Başkanları bu kişileri biliyorlardı. Bu hain, beyinsiz kişiler bazı devlet ricalı kişiler tarafından torba listelerle kurumlarımıza yerleştirilmediler mi? Bir komutan kiminle çalıştığını titizlikle araştıracaktır. Tüm birim komutanları topyekun birleşerek darbe yapıyorlar ve MİT kenarda duruyor? Yapmayın, etmeyin kardeşlerim? Görevini ihlal etmiş her kimse çekilip gidecektir. Erkek gibi, cesurca, düşünmeden… Atatürk öldüğünde,  yaveri intihara kalktı… Çok onurlu ve şerefli bir adımdı, bunu herkes biliyordur… Lütfen, bunu Cumhurbaşkanının, Başbakanın yapmasını beklemeyin, lütfen. Çünkü siz devletin başını, şahsi hayatını bile koruyamadınız. Bundan utanç duyuyor musunuz? Onların hayatını tesadüfler kurtarmıştır… Ne kadar acı, ne kadar vahim bir olay bu. Cumhurbaşkanı ve Başbakan sizlere vatanı emanet ettiler, sizler ise ülke başçılarının hayatını bile koruyamadınız. O ki kaldı vatanı kurtarmak. Vatanı şahsen Sayın Recep Tayyip Erdoğan kurtarmış oldu. O cesurca halka müracaatta bulundu, bütün Türkiye’yi sokaklara davet etti. Halkı kahramanca peşine aldı, sokaklara indi. Ve vatanını, toprağını, bayrağını seven bütün Türkiye meydanlara akın etti. Cesur insanlarımız sayesinde vahim darbe planının önüne geçilmiştir. Çekilin, gidin o makamlardan, siz görevinizi (?) yaptınız, yeter… Şimdi ise izin verin oraya Atatürk’ün Yaveri kadar cesur, vatanını, bayrağını, topraklarını savunan mert insanlar gelip otursunlar o önemli makamlarda ve vatanı fevkalade titizlikle korusunlar…