Hainlerin son çırpınışı
Anavatan kabul ettikleri ABD’yi mesken tutan FETÖ’cü hainler, iyice bunalmış durumda.
15 Temmuz ihanetinin üzerinden 8 sene geçti; ele geçirilen hainler, neredeyse bu kadar süredir kodeste bedel ödüyor.
Darbe girişimi öncesinde ve sonrasında, bir yolunu bulup yurtdışına kaçmayı beceren ‘elit hainler takımı’, hapiste çürüyen hainlere kıyasla daha rahat ve müreffeh bir hayat sürüyor.
Paçayı kurtaramayıp, çoğunlukla müebbet hapis cezası yiyenlerin teskin edilmesi, susturulması, umutlandırılması, örgüte bağlılığının sürdürülmesi vs. için hemen her ay yenilenen/yinelenen sahte rüyalar, hikmet yumurtlamaları ve kehanetler de artık işe yaramıyor. Çünkü 8 yıldır tekrarlanan benzer masallar, kabak tadı vermesi bir yana, içeride çürüyen hainlere umut da vermiyor.
“Geldik… Geliyoruz … Bu seçimde Tayyip gidiyor; hepiniz dışarı çıkacaksınız… Kemal’in iktidarında hepiniz hapisten çıkıp, eski görevlerinize iade edileceksiniz… Hatta arada geçen süreye ilişkin maaş ve sair tüm haklarınız topluca ödenecek…”
UMUTLAR İÇİN BAŞKA BAHAR KALMADI
Kulağa çok hoş gelen vaat ve kehanetlerdi. Bu yalanların inandırıcılığında, hayatı kaymış hainlerin ‘umuda sarılma’ çaresizliği kadar, Kemal Abilerinin “KHK’lıların hepsini göreve iade edip, haklarını da vereceğiz…” mealindeki seçim vaadi de etkili olmuştu.
2023’teki seçimde, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesi ve TBMM’de Cumhur İttifakı’nın çoğunluğu elde etmesi, FETÖ hainlerinin umut ve beklentilerini en az 5 yıl ötelemiş oldu.
Tabii, 5 yıl sonrasında ‘paçayı kurtarmanın’ garantisini, Geliyorum Kemal de Özgür Birader de, Ekrem Britishson da veremez.
Hal böyle olunca, ihanet şebekesi içindeki tartışmalar giderek büyüyor, hatta yer yer çatlama ve çatışmaya dönüşüyor.
POST VE RANT KAVGASI HARLANIYOR
Sümüklü Kardinal’in Pensilvanya’daki ininden kaçırıldığı ve başka bir yerde saklandığı gibi iddialara eşlik eden, örgüt içindeki hizipler savaşı haberleri de bu çözülmeyi doğruluyor.
Gelinen nokta, aslında kaçınılmaz olan bir süreçtir. İhanet temelli olmaları bir yana, örgüt içindeki rant ve koltuk kavgası, doğal olarak bir çatışma, çözülme ve parçalanma getirecektir.
Dışa yansıyan haberler, Sümüklü Kardinal’in henüz sağ olmasından dolayı sıcak savaşa tutuşmamış olan FETÖ içindeki hiziplerin, 4-5 ayrı grup oluşturduğuna işaret ediyor.
Tabandaki ahmaklar ve saftirikler ile ‘işini-kazancını rahat yürütme hevesiyle’ örgütün yanına-yöresine ilişen menfaatçi takımı bir kenarda tutulursa, tepedeki uyanıklar/yiyiciler/yöneticiler tayfasının, birbiriyle ölümüne mücadeleye girişmesi kaçınılmaz görünüyor.
Çünkü ortada milyarlarca dolara tekabül eden nakit para ile mal varlığının yanı sıra, geliri yüksek olan bir kurulu düzenden bahsediyoruz.
Vatanı kaybetmenin soğuk gerçeğini hissetmeye başlayan örgüt firarileri, nasıl bir gayya kuyusuna düştüklerini yeni yeni idrak ediyorlar.
İşte böylesine umutsuz bir ruh hali içinde, Sümüklü Kardinal sonrasının paylaşım kavgaları su yüzüne çıkmaya başladı.
BİDEN’E ‘ŞEFAAT’ MEKTUBU
Örgütü bir arada ve ayakta tutmaya çalışan, yaşadıkları badireyi en az hasarla atlatmak isteyen ‘özgül ağırlıklı’ hainler ise, paçalarını kurtarma umuduyla, ABD yönetimi nezdinde bazı girişimlerde bulunuyor.
Son gelen haber, bu vatan hainlerinin, ABD Başkanı Joe Biden’a bir mektup yazarak, Türkiye ve Başkan Erdoğan üzerinde baskı oluşturmasını talep ettikleri yönünde.
Mektubun tüm içeriği henüz kamuoyuna duyurulmasa da, özellikle hapisteki hainlerin salıverilmesi, eksi görevlerine iadesi ve kaçak hainler hakkındaki hukukî takibatın sonlandırılması noktasında talepler sıralandığı haberleri gelmektedir.
Bu taleplerin, arkasında ciddi bir destek olmadan, ABD yönetimini etkilemeyeceğinin farkında olan FETÖ’cülerin, başta bazı senatörler olmak üzere, etkili ve hatırlı kişi ve kuruluşların da desteğini/imzasını almaya çalıştıkları belirtiliyor.
Elbette ABD’nin, kendi operasyon aparatı olsa bile, FETÖ’ye babasının hayrına destek vermesini kimse beklemiyor.
Tam da bu noktada, ihanet şebekesinin, destek umdukları kişi ve kuruluşlara, geçmişte ödedikleri haraçlar akla geliyor. Yani FETÖ, seçilmeleri/göreve getirilmeleri uğruna çok ciddi parasal destek sağladığı kişi ve kuruluşlardan ‘diyet’ istiyor.
NAFİLE GAYRETLER
Elbette bu tarz beklentilerin, ABD siyasî hayatında pek de geçerliliği yoktur. Bir kere, oradaki sistem ‘vefa’ gibi yüce bir değer üzerinde yürümüyor. Temel mantık, ‘ne kadar ekmek, o kadar köfte’ üzerine kurulu.
İşi bitmiş, artık işlevsizleşmiş bir örgüt için, ne ABD yönetimi ne de yönetim üzerinde baskı oluşturabilecek mahfiller, parmağını bile oynatmaz.
Diğer taraftan, boş umutlar peşinde koşan hainlerin anlamadıkları bir gerçek daha var: Türk Devleti, 20 sene önceki gibi yönetilmiyor. Sam Amcaları, o eski ‘mutlu ve kudretli’ dönemlerinde, bir kaş-göz belertmesiyle Türkiye’yi hizaya sokabiliyordu. Olmadı, ‘6. Filo’nun Akdeniz’e doğru hareketlendiği’ şeklinde üfürülen bir haber, ABD yönetiminin, Türkiye ve benzer durumdaki ülkelerden beklenti ve taleplerinin karşılanmasına yetiyordu.
Bugün ise çok şey değişmiş durumda. Güçlü ve bu gücün farkında olarak yönetilen bir Türkiye söz konusu. ABD, değil kaş-göz belertmek veya savaş gemilerini Akdeniz’e sürmek gibi sığ tehditlerle sonuç almak; burnumuzun dibindeki askerî varlığına rağmen, Suriye’deki Türkiye operasyonlarını dahi engellemekten aciz durumda.
Hatta ABD, ‘Kara Kuvvetlerim’ dediği ve binlerce TIR dolusu ağır silahlarla donattığı PKK/YPG’yi darmadağın eden Türk Devleti’ne karşı sesini yükseltmekten dahi kaçınıyor. Çünkü ‘Yeni Gerçeklik’ bunu gerektiriyor.
Velhasıl, ABD Başkanı Biden ikna olsa bile, Türkiye ve Başkan Erdoğan üzerinde, FETÖ hainlerine ‘şefaat edebilecek’ ne bir gücü, ne bir etkinliği, ne de niyeti olur.
Yani FETÖ hainleri son çırpınışlarını sergilese, son kozlarını oynasalar da, artık yolun sonuna geldiler.
Eğer zerre kadar bir kurtuluş umudu varsa; o da, gerçek bir pişmanlıkla, gelip Türk Devleti’nin adalet ve merhametine sığınmaktır. Gerisi, vatansız haymatlosların umutsuz şekilde ölümü beklemesinden başka bir şey değildir.
Allah kimseyi, vatanına ihanet ve bu yüzden vatanını kaybetme zilletine düşürmesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.