Her şeyin vakti saati var
Mülk Allah’ın sözünü her ortamda her koşulda duyarsınız. Bir kardeşimiz bir işyeri açtığında hayırlı olsun, güzel olmuş, kazancı bol olsun, dediğinizde mütevazı bir şekilde biz misafiriyiz mülk Allah’ın sözlerini duyarız.
Camilerinde vaizlerin ağzında mülk Allah’ın malınızın zekâtını verin, fakirleri, yoksuları koruyun sözlerini duyarsınız. Sadece vaizden öteye geçtiğini görmedim, bir defa söyleyeni kendi söylediğine uymuyor ki, dinleyen nasıl uysun.
Gerçek sahip ve malik Allah'tır. İnsanların bir mala veya şeye sahip olması geçicidir, hatta sahiplik değil, emanetçiliktir.
Şu tarla ve bahçe sahip değiştirip durdu. Şu andaki sahibi veya emanetçisi sensin, sen ölünce sahipliğin de bitecek. Ülkelerin (mülklerin) de hakikî sahibi Allah'tır. Dilediği kavme (topluma)verir, dilediğinden alır.
Üç kıtaya sahip bir Osmanlı imparatorluğu vardı, Avrupa kapılarında ezanlar okunuyor, Müslüman kavimler yaşıyordu, Macaristan'da bulunan Eğri şehri Osmanlınındı, içinde camiler, minareler, medreseler vardı, günde beş kez ezan okunur, namaz kılınırdı.
Sonra Allah bu şehri aldı, başkasına verdi İslam’ın sadece görselleri kaldı. Ne ezan var, nede Müslümanlık kaldı. Kullar emanetlere hıyanet ederlerse, Allah dilerse o emanetleri onların ellerinden alıp, başkalarına veriyor.
Müslümanlar mülkün zekâtını, malın fazlasını paylaşmalı. Lafa gelince mülk Allah’ın oluyor da iş icraata gelince mülk neden senin oluyor.
Bir Müslüman "Biz iktidarın ve mülkün asıl sahibiyiz, mülkümüz ilelebet elimizde kalacaktır, onu kimse bizden alamaz" gibi laflar etmez. Göklerde ve yerde ne varsa Allahın’dır. Tüm mülk Allah'ındır.(Necm 31)
Tüm mülk insanların ortak malıdır. Toprak Allah’ın mülkü insanda mülktür. Mülkün sahibi Allah’tır.
İnsanların hakkı emeği kadardır. Gerisi diğer insanların hakkıdır. Yeryüzünün tüm kaynakları insanların ortak malıdır. Kur’an toprakta sınırsız özel mülkiyet hakkı tanımaz.
Zorunlu ihtiyaç tan fazlasını paylaşmak kamu alanına açılması esastır. İnsan için emeğinden başka hakkı yoktur. (Necm 39)
Onun emeği karşılığını görecektir. (Necm 40)
Kişi emeğinden başka bir şeye sahip değildir. Allah’ın mülkünü ve insanların alın terini sahiplenmesi günahtır olan olmayanla paylaşacaktır.
Kimileri sefa sürerken mazlumlar açlık sınırında ölüyor… Mülkün tek sahibi Allah deyip de hep bana diyenler nasıl Müslümanlardan olur.
Hatipler cami sohbetlerin de veren el alan elden üstün diye vaaz edenlerin neden elleri hiç vermiyor da hep alıyor.
Halkı infakla kandırıp para sayma makinesi kuranlara ne demeli. Himmet paralarıyla saraylar yaptırıp Amerika da oturanlara ne demeli. Halkın dini duygularını istismar edip yatlar, katlar, villalar sahibi olanlar hangi dinin mensupları dersiniz.
Dünyanın birçok yerinde adı Müslüman olanlar Arabistan’da Kuveyt’te, Katarda, Dubai’de, Bodrum’da, İstanbul’da, Ankara’nın, İzmir’de, Mersinde, Antalya’nın göbeğinde zevk sefa içinde yaşarken.
Ben Müslümanlardanım diyenler açıklıktan ölüyor. Aynı dinin insanları kuytu mahallelerde kıta ülkelerinde açlıktan, susuzluktan insanlar ölüyorsa, bu zulmün hesabını elbette Allah ben Müslümanlardanım diyenlerde soracaktır.
Nerde mülk Allah’ın diyenler. Hani mülk Allah’ın da ne oldu şimdi sizin mi oldu. Bugün senin sandığın malın, mülkün, saltanatın, şöhretin yârin senin boynunda ateşin olacak bunun farkında mısın?
Sınırları aşan bir toplum, vur patlasın, çal oynasın günah işlemeye devam edeceğini sanmasın. Allah’ın azabı ne zaman gelir, nasıl gelir, nereden gelir belli olmaz... Vakti saati gelince gelir.
Allah’ın azabı geleceği zaman, bilim adamlarına, mülk sahiplerine, servet yığanlara, cennette tapu veren şeyhlere iktidar da bulunanlara danışmaz.
Bir bakmışsınız görkemli duran dağlar gazaba gelir, bazen insanlara hizmet sunan deniz şahlanır yaşadığımız karaları yutar, bazen bulunduğumuz şehirlerimizde deprem olur, bazen gök kubbede taşlar yağar, bilmediğimiz bir hastalık ortaya çıkar, büyük savaşlar olur.
Mal biriktirip azgınlığın, zulmün, fıskın, fücurun, isyanın, tuğyanın sonu iyi olmaz. Allah’ın beş vakitte sığdırılan değil yirmi dört saatini kuşatan "Namazı terk edip şehvetlerine uyan bir toplum" iyiye gitmez.
Halkın bir kısmı aç ve sefil iken zenginlerin lüks ve israf içinde yaşaması büyük bir zulümdür. Dünyada açlıktan, susuzluktan ölen mazlumların haykırışını duymayan bir dünya var. Bunun sonu da çok hayırlı değil.