Hürriyet aşığı Bölükbaşı
Türk Siyaset tarihinin unutulmayanlarından olan hemşerimiz
Osman Bölükbaşı.
Dönemin iktidarı Osman Bölükbaşı’nın hakkında gelemeyince yılların kadim şehrini kaza yapıyor.
Kırşehir halkına ceza veriyor, yıllar sonra darağacını boyluyor.
Dönemin başbakanı oy çokluğuyla iktidar olmuş, gözü dönmüş, her şeyi ben bilirim der olmuş.
El, etek öpmeyen, karşısında el pençe durmayan ili kaza yapıyor.
Kırşehir valilik sancağı Nevşehir’e taşınıyor yapan kim dönemin Başbakanı rahmetli Adnan Menderes.
Niye yapıyor Osman Bölükbaşı’nın partisi Kırşehir’de silme vekil çıkardı diye.
Dört yıl sonra Menderes vicdana geliyor bu seçimde bana veriler diye Kırşehir kazadan kurtuluyor.
Kırşehir tekrar il olsa da, oylar Bölükbaşı’nın partisinden başkasına verilmiyor.
Kırşehir kazadan kurtulsa da, şehir unvanına kavuşsa da, yolunmuş tavuk gibi kalıyor.
Kırşehir’le anılan kazaların hepsi Nevşehir’e, Yozgat’a, Niğde’ye çevre illere paylaştırılıyor.
Kırşehir’in kazaları elinden alınıyor, dalı, kolu, ayakları kesilmiş olarak yıllarca devlet yatırımlarda uzak kalıyor.
Kırşehir halkı iktidar tarafında cezalandırılsa da hemşerileri Osman Bölükbaşı’nı yalnız bırakmıyor.
Bölükbaşı sözünde korkmayan, lafında çekinmeyen, hazır cevapçı bir siyasetçi olarak tarihlere geçiyor…
Siyasi tarihte Kırşehir’e çok bir faydası olmasa da, Kırşehir halkı hep yanında olmuş, Menderes iktidarda olsa da hemşerisini satmamışlar.
Bölükbaşı renkli kişiliği, dürüstlüğü ve açık sözlülüğü, hitabet gücü, hazırcevaplığı, enerjik yapısı, heyecanlı mizacı ile halkın sevgisi kazanmış bir siyasetçi unvanını hep kormuş.
Hazır cevapları ve esprili sözleri şimdilerde bile hep anlatılır.
Avusturya yaptığı gezisi sırasında bir gazetecinin;
"Atalarınızın Viyana da ne işi vardı" sorusuna
"Haçlı seferlerine iadeyi ziyaret" cevabını verir.
Meclis kürsüsünde konuşurken bir milletvekili:
"Sende erkek misin be?" der.
"Ben erkekliğimin zekâtını versem sen bile erkek olurdun" cevabını verir.
Seçim meydanlarında ona çılgınca alkış tutanlar, sandık da oy vermemişlerdir.
"Bu halk, meydanlarda dinler, sandıkta konuşur." demiştir.
Sözünü sakınmazdı.
Sekiz saat konuşarak rekor kırdığı mitinglerine gelenlere de fırça atmayı ihmal etmemiştir.
1950 genel seçimlerinde Kırşehir'den Millet Partisi'nin tek milletvekili olarak TBMM'ye girmiştir.
Bir gün Mecliste bir merdivenin altında dururken yanından geçen bir milletvekili sormuş:
"Ne yapıyorsun Bölükbaşı" demiş O da,
"Grup Toplantısı yapıyorum" demiş.
Türkiye siyasetinin iki rakibi Osman Bölükbaşı ile İsmet İnönü, aynı uçakta yolculuk ederlerken Torunu İnönü'ye elindeki parayı göstererek sormuş:
"Bunu aşağı atsam ne olur dede"?
Paşa'dan önce Bölükbaşı:
"Parayı atsan, bulan biri sevinir. Dedeni at ki bütün millet sevinsin" der...
Kızı Hürriyet doğduğunda hapishanedeymiş.
Koğuştaki arkadaşlarına kızının doğum haberini verirken...
"Hürriyet dünyaya geldi, İnşallah Türkiye'ye de gelir" demiş.
Düzce'de yaptığı bir konuşma tam sekiz saat otuz beş dakika sürmüş.
Bir kamyoncunun Düzce'den çıkarak yükünü İstanbul'a boşaltıp geri dönmesi boyunca konuşan bir politikacı Bölükbaşı...
Kamyoncu hayretle şu ifadeleri kullanıyor "Beyim bu nasıl iştir! Sabah buradan kereste yükledim, konuşuyordun.
Yükümü İstanbul'a boşaltıp geldim, halen konuşuyorsun".
Her zaman "Zengini hayırsız evlat, memuru süslü avrat, politikacıyı kör inat batırır" dermiş.
O yüzden bölükbaşı politikada inat etmeden, yüz, göz olmadan ayrılayım demiş.
1973'te birbirlerini karşılıklı sevdikleri "Ulusuyla evlenemeden" siyasetten çekilirken şöyle demiş:
"Yüzünde göz izi yok sanarak siyaset denilen Leyla'ya gönül verdim.
Sonradan anladım ki, benden önce kırk bin kişinin nikâhından geçmiş".
Çok ihanet görüp, partisinden kopanlardan yakınan Demirel'e:
"Üzülme...
Senin bağrın henüz köy mezarlığı, benim bağrım ise Karaca Ahmet’e döndü" demiştir."
Osman Bölükbaşı yalak olsaydı, ülkeye başbakan da olurdu, bakanda, Kırşehir’de her zaman yatırımlarda yerini alırdı.
Kırşehir yatırımlarda yer almasa da, siyasi hayatı boyunca da dik duran, hak, hukuk, adalet, hürriyet aşıcı siyasetçisi bir hemşerileri vardı.
Parlamentoya bir daha böyle bir siyasetçi gelmeyecek.
Günümüzde Siyaset her geçen gün kirleniyor, kirletenler hep siyasetçi oluyor.