Hangi ideolojik düşünceye sahip olursanız olun, ideolojinin temelinde mutlaka vatanseverlik olmak zorunda.

İyi bir vatansever, her daim ülkesinin çıkarlarına hizmet eder.

Peki, bir devlet temsilcisinin vatansever olması yeterli midir? Elbette değildir. Mutlaka iyi bir ahlak ve vicdan sahibi de olması gerekir.

Siyaset bir ikna sanatıdır. Bu sanatı icra eden siyasetçi halka gerçekçi ve mantıklı vaatlerde bulunmalıdır. Samimi ve dürüst bir tavır içinde olmalıdır.

İdeolojinin merkezinde ise millet olmalıdır. Siyasi partiler ve siyasi parti mensupları mutlaka bu düşünceyi merkeze alarak politika yapmalıdır.

Bir devletin güçlü olması elbette askeri gücü ile orantılıdır. Ancak askeri güçten daha büyük olan bir silah var ise oda ahlaktır.

Ahlakı düstur edinen politik anlayış tarzı, güçlü bir devleti oluşturan en büyük silahtır.

Hiçbir ekonomik güç, bu silahı satın alacak değere sahip değildir.

Temsiliyet, hiçbir koşul ve şartta, teslimiyete dönüşmemelidir.

Din siyaseti, dil siyaseti veya ırk siyaseti yapan bir anlayış, ahlaktan yoksundur.

Ahlaktan yoksunluk, devlete zarar vereceği gibi, topluma da kötü örnek teşkil eder, toplumun dengesini bozar ve toplumu ayrıştırır.

İdeoloji, dünyevi zevkler uğruna harcanamaz, değiştirilemez, şekillendirilemez.

Tutarlı, yapıcı ve net olmak zorundadır.

Hedefler ve amaçlar her daim geliştirilebilir. Ancak yolundan sapamaz. Bu uğurda ahlaki değerlerden ödün verilemez.

Gerçek bir lider, güçlü bir ruha sahiptir. Bilgi, hitap, cesaret, tutku sizi bir yere kadar taşır. Ancak içinde güçlü bir ruhun izleri yok ise, lider olunamaz.

Bir liderin elde edeceği en büyük zafer, saygı kazanmaktır. Kitlelerin saygısını kazanmış bir liderin, ideolojisi de saygı görür.

Zaman geçer, zaman değişir, ama ideolojiler değişmez. Tarih iyiyi de kötüyü de yazar.

Adanmış ruhlar hiçbir zaman unutulmaz.

Ya tarihin tozlu sayfalarında kalır. Ya da geleceğe hep yön verir.