İnsanın Hamuru
Bir gün Ahmet Bey arkadaşı Mehmet beyin pide salonuna evde eşine hazırlattığı pidelik malzeme ile pide fırınına gitmişti. Pide ustasına Mehmet Bey yok mu?
Pideci - Yok ama birazdan gelir abi.
Ahmet Bey - Bana bu malzeme ile pide atar mısın? Deyince.
Pideci – Atamam abi hamur yok dedi.
Ahmet Bey – İyi de bak orada hamur var. Ben buradan görüyorum.
Pideci - Abi o hamur pidelik hamur değil.
Ahmet Bey – Nasıl yani?
Pideci – Abi ekmeklik hamur başka pidelik hamur başka kısacası her ürün için farklı hamur yapılır. Ama biraz beklersen pidelik hamur yarım saate hazır olur.
Ahmet Bey – Peki beklerim.
Usta çırağına seslenerek söyledi. Ahmet Beye çay ver. Hadi aslanım benim. Çayımızda taze Ahmet Bey sen çayı seversin.
Bu ara Ahmet Bey pidenin hazır olmasını beklerken bir yandan kendine verilen çayı yudumluyordu. Bu ara kapıdan işyeri sahibi Mehmet Bey ile belediye başkanı çıkageldi. Ahmet Bey, Belediye başkanı ve de Mehmet Beyi görünce;
Ahmet Bey – Ooo kimleri görüyorum. Başkanım ile Mehmet Beyler teşrif etmişler.
Mehmet Bey ve Belediye Başkanı; Ahmet Bey ile selamlaşıp biraz sohbet ettikten sonra;
Ahmet Bey – Mehmet Bey; Pide yaptırayım dedim. Sizin işyerinize geldim. Pidelik hamur bitmiş. Ben hamurları hep aynı sanıyordum. Meğerse her şeyin hamuru farklıymış üstadım ya!
Mehmet Bey – (Gülümsedi ve ) Aynen öyle Ahmet Bey, hepsinin hamuru başkadır. Ekmek hamurundan pide olmaz. Çünkü her birinin özelliği farklıdır. İnsanın hamuru da öyle değil mi?
Ahmet Bey – Nasıl yani?
Mehmet Bey – Huyuyla suyuyla, bilgisiyle becerisiyle, zekâsıyla her insan farklıdır. Hatta daha neler var neler.
Ahmet Bey – Neler var.
Mehmet Bey – Mesela sen; benim ustamın yaptığı pideyi yapabilir misin?
Ahmet Bey – Ben pide yapmaktan ne anlarım; Mehmet Bey.
Mehmet Bey – Bende onu diyorum. Her insanın hamuru farklıdır.
Ahmet Bey – İyide herkes becerisine eğitimine göre iş yapmıyor ki ülkemizde.
Belediye Başkanı – Sözünüze karışmak gibi olmasın ama maalesef öyle. Hele ülkemizde Ziraat mühendisinden öğretmen, öğretmenden polis oluyor. Hem de yıllardan beri. Haksız mıyım? Beyler.
Uğur böceğiniz diyor ki!
Evlatlarımız birer hamur gibi bundan ekmek mi? Olur. Pide mi olur. Lavaş mı olur. Kısacası çocuklarımızın zekâsına, bilgi ve becerisine, ilgi alanları bile düşünülmeden yoğurup pişiriyoruz. Sonuç maalesef hiçte iç açıcı değil.
Birde üniversiteleri bitiyorlar. Sonrasında da iş imkânları çok az. Mesela şu an 400 000 öğretmenimiz iş imkânı bekliyor. Devlet kadrolarında 130 000 öğretmen açığı var. Ancak işe alınacak sözleşmeli öğretmen sayısı 20 000. Bu demek oluyor ki! Öğretmenlerimizin sadece % 5’i işe girebilecek; % 95’i için ise maalesef hayal kırıklığı.
Planlama konusunda da sıkıntılarımız var. Bence ülkemizde fazla olan bölümlere öğrenci alınmamalı. Ayrıca üniversitelere bazı yeni bölümler açılmalı.
Tıp fakültelerimiz yeterli değil. Doktor ihtiyacımız çok fazla. Özellikle son zamanlarda meydana gelen hafriyat kamyonları kazaları başta olmak üzere ticari araç kullanacak kişilerin mutlaka meslek yüksekokulu şoförlük, ulaştırma bölümü mezunu olmaları için meslek yüksekokulları açılmalı. Eski şoförler zaman içinde şoför meslek yüksekokulları mezunu olmaları sağlanmalı. Bunu derken başka bölümlerden mezun olanlar şoför olmamalı. Çünkü herkes işini yapmalı branşlaşma şart. Yoksa ekmek hamurundan nasıl pide lezzetsiz oluyorsa; bir öğretmenden polis, bir veterinerden öğretmen, bir mühendisten marketçi olması kadar abes bir şey olamaz.
Acaba sizler gerçekten kendi mesleğinizde mi çalışıyorsunuz? Yoksa farklı bir meslekte mi? Unutmadan söyleyeyim. Bilgi ve becerinize, zekânıza ilgi alanlarınıza uyan bir işte mi çalışıyorsunuz? Bilmiyorum ama gerçekten bilgi becerinize zekanıza uygun bir işte çalışıyorsanız çok şanslısınız.
Her insanın hamuru farklıdır ve ona göre eğitmek lazım.
Ancak bu hamuru oyun hamuru ile karıştırmamak lazım; evlatlarımız oyun hamuru değil. Onları şekilden şekle sokmak kesinlikle yanlış.
Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.