İnsanlar neden aç?
Nimetin bol olduğu dünyada...
Açlıktan, yoksulluktan insanlar ölüyor. Dağılımda adalet olmuyor. Zalimler bir türlü doymuyor.
Yeryüzünde de herkese yetecek su ve ekmek var olsa da. Bütün bunlar eşit paylaşılmadığından birileri aç, birileri tok geziyor. Nimet herkese yetecek aslında. Hırsızların, haramilerin, istifçilerin elinde gezmese…
Dünya üzerinde sömürülen, aç, açık bırakılan ambarları, tarlaları sömürülen ülkeler değerli madenlerin üzerinde oturdukları halde yoksul olmalarını "kadere" bağlıyor, sorgulamayı neredeyse "günah" sayıyorlar.
Yoksulluğu, sömürüyü kader kabul edenler açlıktan inliyor. Sömürünler ise tokluktan, sefadan, günü gün ediyor.
Şair ne güzel demiş.
“Tarlaya karga dadandı.
Ambara fare.
Fırına hırsız.
Memlekete haramiler”.
Değerli dostlar ülkede manzara bu. Gerçekten bugün açlar tok, toklar aç. Tokları bir doyurabilsek açlar doyacak. Bir türlü tokları doyuramıyoruz, açları, fakirleri koruyamıyoruz. Karnı tokların zihni, kalbi aç, karnı açların kalpleri tok mideleri aç.
Midesi aç olanı doyurması kolay, zihni ve kalbi aç olanları ancak kara toprak doyuruyor. Haramilerin, hırsızların, sülüklerin karnı doymuyor.
Allah, insanı yarattı. Sonra ona, "sayısız nimetler" verdi. "Ye, iç ama israf etme..." dedi. Açgözlüler için de bir uyarıda bulundu: "Allah'ın nimetleri sonsuz, onları sayarak bitiremezsiniz" dedi.
Yani rızk, herkese yetecek kadar mevcut. İş ve aş sorunu yok aslında... Tabi ki; Tarlaya kuş dadanmasaydı. Ambara fare girmeseydi. Fırına hırsız dalmasaydı. Tarlaya kuşlar, ambarlara fareler, fırınlara haramiler sokulmasaydı.
Sömürüye kader diyen halklar olmasaydı. Seçtikleri yöneticiler kukla olmasaydılar. Demokrasi sistemin ne faresi eksik olur, ne hırsızı, ne haramisi, ne de kuşu...
Çünkü sistem, bunları kendi bünyesinde doğuruyor. Fareler sistem için gerekli, mal yığacak ki açlık olsun. Sistemin kuşları" tarlaya dadanmalı ki, ekmek kavgaları doğsun. Gücü olanlar, tarlaya çöksün, ambarları boşaltsın veya fırını gasp etsin.
"Sınırlı" gösterdikleri rızk için, kavgalar çıksın. Demokrasi kandan, gözyaşından beslenir. Suçu sadece ambar farelerine, fırın hırsızlarına atıp işin kolayına kaçmayalım.
Çözüm olarak herkes, demokrasiye bir renk giydiriyor. Kimisi kırmızı, kimisi yeşil veya mavi, sarı... Partilerinin isimlerini söylüyorlar. Hepsi demokrasinin farklı renkleri... Tabela renkleri ve amblemleri farklı… Konuştukları dilleri, renkleri giydikleri demokrasi elbisesi aynı...
Halklar Demokrasi götüreceğiz, bahar getireceğiz, hak, hukuk, adalet, eşitlik, insan hakları diyenlerin sömürdüğü bir dünyadayız. Yeryüzüne vahye dayalı Müslümanlar hâkim olmadıkça, dünyada değişen hiç bir şey olmaz dostlar.