Kızılay
Adına KIZILAY dediğimiz odalarımız vardı. Kızılay odalarımızın koskocaman birer kapıları ve koskocaman kilitleri vardı. Dikdörtgen değil de kare şeklindeydi Kızılay odamız. Yerden yüksekliği de diğer odalara göre biraz fazla gibiydi sanki. Penceresi doğuya yani güneşe, güneşin doğduğu tarafa bakardı. Üstü parlak dımışkı dediğimiz saçla (Teneke) örtülü… Tek bir oda zamanında ev olmuştu ailelere… Depremin hemen sonrasında KIZILAY yardıma koşmuş, olanakları ölçüsünde yardım etmiş, kış bastırmadan her aileye KIZILAY ODASI dediğimiz odaları kıştan önce yetiştirip, teslim etmişti. Eski köy yerleri değiştirilmiş, imarlı, caddeli sokaklı planlı yeni ve birleştirilmiş köyler oluşturulmuştu. Bu durum sadece bizim köyümüze özgü olmayıp, Akpınar’ın, Kaman’ın, hatta hatta Kırşehir’in depremden etkilenen tüm köylerinde böyleydi…Tek bir tip, tek bir model…Daha sonra köylüler kendi çabalarıyla, bu tek KIZILAY odasına ek odalar, mutfaklar ahırlar yaparak bu günkü evlerini köylerini oluşturmuşlar ancak, sonradan yapılan bu ek odalar, ahırlar az da olsa planlı yapının bozulmasına neden olmuştur. Deprem nedeniyle çeşitli ülkelerden malzeme ve personel yardımı alınmış, örneğin Akpınar ve köylerinin yeniden inşasında malzeme, personel ve teknik olarak Almanlar çalışmışlardır…
Bölgemizde 19 Nisan 1938’ tarihinde adına Akpınar Depremi dediğimiz deprem, gündüz saat 13.00 sıralarında meydana gelmiş, o dönemlerde Kırşehir Kaman’ın nahiyesi olan Köşkerle Akpınar Kasabası çevresinde 100 köy yerle bir olmuş 3860 ev yıkılmış, çocuk genç, yaşlı 149 kişi feci şekilde hayatını kaybetmiştir. Günümüze o eski evlerdeki KIZILAY ODASI ile çaresiz anaların yaktığı ağıtlar, şairlerin yazdığı şiirler kalmıştır…
AĞIT
Nar tanesi nur tanesi
Annesinin bir tanesi.
Sapır sapır dökülüvermiş meyveler,
Toprağa karışmış hepsi…
Nar tanesi, nur tanesi
Süt kokan bebelerin ağzında,
Yorgun uykusunda anaların memesi…
Soluvermiş bir anda tüm bahçelerin gülü
Karanlıkta sımsıcak sarılmış birbirine,
Yüz ölü, bin ölü, onbin ölü…
Bre sarhoş dünya bre ölü toprak!
Dökülüyor kasırgada yaprak yaprak
Devrilmiş ulu çınar.
Gövde kırık, dal kırık,
Yürek kırık, umut kırık, bacak kırık, kol kırık…
Kadifeden kesesi
Ne kahveden, ne sokaktan,
Ne de okuldan gelir artık onun sesi…
Ölüler üst üste, ölüler karmakarışık
Hepsi dost artık,
Hepsi ölümde barışık…
Ölüm melekleri bölük bölük geldiler
Çok çalıştılar bu gece,
Ciğerimi delik delik deldiler…
İzmit’i Yalova’yı sel aldı gitti
Bir kez okşayıp sevip öpemedim,
Sevdiğimi el aldı gitti…
Ateş almış yanıyor Gölcüğün koca gölü,
Çocukların korkudan tutulmuş dili…
Kiminin başı ezik,
Kiminin bacağı yok, kiminin eli,
Yan yana üst üste onbin ölü…
Marmara’ya ay doğmuş sini sini,
Meğer ben niçin, neden bilmeden
Boşuna sevmişim birisini…
Kışlanın üstü toz duman
Yitirdim tezkeremi,
Söyleyin beklemesin babam…
Kışlanın üstünde bir kara bulut,
Anacığım boşuna gözleme yolumu
Beni unut…
Mehmet korkar mı hiç ölümden,
Uykuda bile süngü takmış elde tüfek,
Ölümün üstüne üstüne yürümüş
Beşyüz taze yürek…
Aman bre aman!
Biliyorum gayri hesap tamam,
Al gülüm ver gülüm…
Dokunma çocuklara, kıyma gençlere,
Gel de beni al!
Kör olası ölüm…
M. Kemal Yılmaz
Kızılay, savaş alanında yaralanan ya da hastalanan askerlere hiçbir ayrım gözetmeksizin yardım etmek arzusundan doğmuştur.
11 Haziran 1868 tarihinde "Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti" adıyla kurulan Kızılay,
1877'de "Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti",
1923'de "Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti",
1935'te "Türkiye Kızılay Cemiyeti" ve
1947'de "Türkiye Kızılay Derneği" adını almıştır. Kuruluşa "KIZILAY" adını büyük önder Atatürk vermiştir.
Kızılay'ın alameti, beyaz zemin üzerinde karşıdan bakarken sola doğru açık kırmızı "ay" dır. Yalnız Kızılay bayrağında "ay"ın açık yüzü bayrak direğinin tersine doğrudur.
Kızılay alameti, Devletler Hukuku'nun ilgi hükümleri gereğince, savaş zamanında silahlı kuvvetlerin sağlık servisleri ile o hükümlerin belirlediği kişi ve kuruluşlar için "koruyucu ve belirtici işaret" olarak kabul edilmiştir. Bunlar dışında kalan hiçbir kişi, kurul ve kurum, savaşta tarafsızlık ve dokunulmazlık timsali olan bu işareti kullanamaz.
Kızılay, 1876 Osmanlı- Rus Savaşı'ndan 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'na kadar geçen süre içinde, Türkiye'nin taraf olduğu tüm savaşlarda, cephe gerisinde kurduğu seyyar ve sabit hastaneler, hasta taşıma servisleri, donattığı hastane gemileri, yetiştirdiği hemşireler ve gönüllü hasta bakıcılar aracılığıyla savaş alanında yaralanan ya da hastalanan on binlerce Mehmetçik'in dost ve düşman askerinin bakım ve tedavisine yardımcı olmuş, Türk olsun düşman olsun savaş esirlerine gereken insancıl yardımları yapmış; savaştan etkilenen sivil halkın bakımı ve korunması için çaba göstermiş; I. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'da görülen büyük kolera salgınından bu yana yurdumuzda ortaya çıkan doğal afetlerde felaketzedelerin bakımını, barınağı ve beslenmelerini sağlamış, uluslararası yardım faaliyetlerine katılmış; hemşirelik eğitimi, ilkyardım ve kanla ilgili hizmetler alanında öncülük yapmış, korunmaya gereksinen pek çok vatandaşımıza gereken sosyal yardım ve hizmetleri sunmuştur.
Kızılay'ın amacı, her nerede görülür ise, hiçbir ayrım yapmaksızın insanın acısını önlemeye veya hafifletmeye çalışmak, insanın hayatını ve sağlığını korumak, onun kişiliğine saygı gösterilmesini sağlamak ve insanlar arasındaki karşılıklı anlayışı, dostluğu saygıyı, işbirliğini ve sürekli barışı getirmeye uğraşmaktır. Kızılay ihtiyaç anında dayanışmanın, ıstırap anında eşitliğin, savaşın en kızgın anında insancıllığın, tarafsızlığın ve barışın simgesidir. Kızılay, Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Topluluğu'nun temel ilkelerini paylaşır. Bunlar; insanlık, ayrım gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık, hayır kurumu niteliği, birlik ve evrensellik ilkeleridir. Kızılay, tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tâbi, kâr amacı gütmeyen, yardım ve hizmetleri karşılıksız olan ve kamu yararına çalışan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşudur. Kızılay'ın teşkilatı, Genel merkez ve şubelerden oluşur. Kızılay'ın Genel Müdürlük teşkilatı dışında kalan bütün kademelerindeki görevler fahridir.
Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Türk Hava Kurumu (THK), Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), Merkez Bankası (MB), Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), Yüksek Seçim Kurulu, (YSK) gibi benzeri “DEVLET” kurum ve kuruluşları, 17 yıl içinde siyasallaştırılarak, kişiselleştirilerek, amacından saptırılarak içleri boşaltılarak, hükümetin arka bahçesi haline getirilmiş, toplumda güvenilirliklerini yitirmişlerdir.
Son olarak toplumun gözbebeği, “KARA GÜN DOSTU” olarak bilip adına marşlar şiirler yazıp ezberlediğimiz, çocuk harçlıklarımızdan artırarak boz toprak renkli zarflarına yardımlar koyduğumuz KIZILAY’ımızın başına gelenler utanç vericidir.
Unutmayalım! Gün gelir hepimiz Kızılay’a muhtaç oluruz…
Saygılarımla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.