Kur’an’ı anlayarak okuyunuz
Kur’an insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmaktır:
“ELİF! LAM! RA! Bu, insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarman için indirilmiş bir kitaptır. (İbrahim 14/1)
Kur’an-ı Kerim, ölülere değil, yaşayanlara hitap eder.
Kur’an Diriler İçindir.
Ölen yakınlarına taziyeye gidenlerin orada bulunanlara yönelik olarak Kur’an okuması bir çeşit tebliğ olsa gerek.
Dolayısı ile hidayet rehberimiz Kur’an’ın orada bulunanlara faydalı olacağı aşikâr.
Ancak taziye de bulunan kişilerin diline tercüme edilmesi gerekir.
Yoksa taziyeye gelen kişiler anlamadıkları bir okumayı dinler giderler. Ölünün ruhuna niyeti ile okunan
“(Kur'an,) Diri olanları uyarıp korkutmak ve inkârcıların üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir). [Yasin Suresi, 70]
Rabbimizin biz kullarına rahmet ve şifa olarak indirdiği Kuran'ı; ölülerin arkasından okunan mezarlık kitabı haline getiren gelenekçi zihniyete, yaptıklarının yanlış olduğunu gösteren en önemli delil Yasin Suresi 70. ayette bulunmaktadır.
Kur’an'ın dirileri uyarmak için gönderilmiş olduğunu apaçık bildiren bu ayetin yer aldığı Yasin Suresi'nin, geleneksel ve yaygın olarak ölüler için okunması Müslümanların Kur’an'dan çok uzak olduklarının açık bir kanıtıdır.
Bu, Kur’an’ın bir yaşam kitabı olduğu anlamına gelir, çünkü yaşamın düzenlenmesi ile ilgilidir.
Anlamadığımızda veya uygulamaya geçirmediğimizde Kur’an’ın bizlere bir yararlı olamaz:
Kur’an ayetinde Allah, “Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap’tır.” (Bakara Suresi, 2) diye belirtir.
Bir kitabın yol gösterici olabilmesi için içindeki "yol gösteren" hikmetlerin bilinmesi gerekir.
Bütün bunların gerçekleşmesi ancak Kur’an’ı anladığınız dilde okumak ve içindeki öğütleri bilmek ve anlamakla mümkündür.
Ölüler, onlar için okuduğunuz Kur’an’dan artık faydalanamazlar, çünkü insan sadece kendi eliyle yaptıklarından fayda sağlayabilir.
Yaşayan ölülere duyuramadığın gibi, gerçekten ölü olanlara da hiç duyuramazsın
Diriler ile ölüler de bir olmaz.
Allah, dilediğine işittirir.
Sen, kabirde bulunanlara işittirecek değilsin.(Fatır22)
Şüphesiz, sen ölülere işittiremezsin.
Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin.(Rum-52)
Şüphesiz sen ölülere duyuramazsın.
Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.(Neml-80)
Bu üç ayete rağmen hala mezarın başına gidip telkin vermek, Perşembe akşamları ölmüşlerin ruhuna Kur'an okumak ölüye hatim indirmek ve resule bu gibi rivayetleri atfetmek bizim Kur'an sız bir din anlayışı içinde olduğumuzun delilidir.
Bunun yanı sıra türbelerde Kur'an okutup aracı kılmak,
Hurafelerin ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir.
Yüce Allah ölüye duyuramaz ve işittiremezsin diyor.
Bizimkiler hale ölüye duyurmak üzere konuşmalar da bulunuluyor.
Sadece sevap kazanmak için Kur’an okumak, kitabın asli amacını öldürmektir.
Ne yazık ki, Müslümanlar Kur’an’ı terk ettiler ve hayatlarından tamamen çıkardılar.
Gösterişli kaplamalar içerisinde Kur’an, artık sadece kütüphanelerimizin süsleri haline gelmiştir.
Özellikle Ramazan ayında Müslümanlar Kur’an’ı anlamadan okuma konusunda yarışır haldeler.
Bu yarış Kur’an’ı cenaze törenlerinde ve ölülerin mezarlarında okuyanların arasında da mevcut.
Kur’an mezarlarda okunmaz onu vesile edip para kazanılmaz neden?
Çünkü o kitap okunup, kendisiyle amel edilmesi gereken bir kitaptır.
Kuran’ı okuyun ve onunla amel edin.
Onu geçim kaynağı yapmayın
Bundan yüz yıl önce Mehmet Akif ne güzel söylemiş.
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin, Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için “ diye ifade etmektedir.
Buna rağmen mezarlıkta ve taziye evlerinde okunan Kur’an’ın ölünün ruhuna hediye edilmesi, hatim indirilmesi Kur’an ruhuna uygun değil.
Anlayarak okunacak hayatın her alanında olacak kitabın adı Kur’an.