Lozan anlaşmasının inkârcıları!
Lozan diyerek ve onu günü geldiğinde kutlayarak geçiştirmemeliyiz. Bugün sergilenmekte olan irticai çıkışların hedefi Lozan antlaşmasıdır. Bunu unutturmaya ve kaldırmaya çalışan inkârcıların yaptıkları yanlışlar zaman –zaman hatırlatılarak inkârcıların yüzlerine tokat gibi vurulmalıdır. Günümüzde sergilenmeye çalışılan karanlık yol tezgâhtarlarının yapmak istedikleri Cumhuriyet karşıtı oyunlar halkımızın gözleri önüne serilmelidir. Okullardan andımızın kaldırılması, “Ne mutlu Türküm diyene” sözlerinin silinmesi gibi demeçlerin kaldırılmasında ki başlıca amaç muktedirlerin Arap hayranlığından kaynaklanmaktadır.
Lozan, Türkiye Cumhuriyetinin Uluslararası tapu senedidir. Bu gün bunu bazı mihrakların ihanet belgesi gibi göstermelerinin amaçları bellidir. Atatürk ve arkadaşlarının Osmanlının küllerinden Türkiye Cumhuriyetini var etmek için verdiği çabayı ve gösterdiği özveriyi unutturarak ona ve kurduğu Cumhuriyete ihanet etmektedirler. Osmanlı döneminde halkın yurttaş değil, padişahın kulu olduğu ve her cephede yenilgiye uğradığı, Osmanlı topraklarının İstanbul dahil işgal edildiği, Padişahın ise bir İngiliz zırhlısı ile Dolmabahçe den kaçtığı bir ülkeyken, ekonomisi borç batağına batmış Galata bankerlerine kadar avuç açmış bir ülke konumundayken Mustafa Kemal ve arkadaşlarının çabaları sonucu Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Türkiye’nin bu günkü sınırları Lozan anlaşması ile çizilmiştir. Osmanlı dönemi verilen Kapitülasyonlar Lozan anlaşması ile son bulmuştur. Ekonomi de, siyaset de, Adalet ve Hukuk da sağlanan bağımsızlığımız Lozan anlaşması ile başlamıştır. Lozan Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş anlaşmasıdır. Lozan anlaşması 1924 den 1950 yılına kadar bayram olarak kutlanmış, 1950 Menderes hükümetiyle bu uygulamaya son verilmiştir. Bu gün camilerimiz de ezan okunuyorsa bu Lozan anlaşmasının kazanımları sonrasında olmuştur.
Daha düne “kadar Lozan anlaşması devletimizin tapusudur, inanç, cesaret ve fedakârlık zaferidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasi ve Uluslararası hukuk alanında ki tescilidir.” Diyen siyasi muktedirler bu gün bunu inkâr edercesine gerçek yüzlerini sergileyerek “Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalışıyor. Zafer mi bu?” diyerek gerçek yüzünü ortaya koymuştur. 1950 yılında Menderes hükümetinin var olmasına kadar bayram olarak kutlanan Lozan, bayram olarak kutlanmaktan çıkarılmıştı. Bu günde ibadete açık olan müze statüsünde ki Ayasofya müzesinin tekrar açılışı yapılarak müze statüsü değiştirilip cami kimliğine sokulmuştur. Bunun Lozan anlaşmasının yapıldığı tarihe denk getirilerek açılması ibadete Şovun karışmasına ve Cumhuriyetimize olan karşıtlığı da ortaya koyar gibi görünüyor.
Osmanlının son dönemi adeta yarı sömürge idaresinde imiş gibi güçsüzdür. Osmanlı idaresi, ekonomisi, mali ve hukuk sistemi çöküştedir. Halk, yurttaş vatandaş olmaktan çıkmış padişahın kulu kölesi gibi ilkel bir tarım anlayışı ile tarımda da yer almaktadır. Dış borç batağı sarayı esir almış durumdadır. Kişi başına düşen Mili gelir 4TL şekerde pencere camı da toplu iğne de ithal edilir durumdadır. Osmanlının son günleri böyle bir durumdayken Mustafa Kemal ve arkadaşları büyük savaşlar sonrası kurdukları çağdaş Laik Türkiye Cumhuriyetinin tapusunu büyük mücadeleler sonrası Türkiye Cumhuriyetinin sınırlarını çizerek, her sahada bir kalkınma modeliyle modern Türkiye Cumhuriyetini yaratmışlardır. Osmanlıyı içten içe kemiren ve bitişine neden olan Arap hayranlığı bu günde gündemdedir. Osmanlı kuruluş yıllarından bu yana Türk Müslümanlığını benimsemişti. Padişah Yavuz Sultan Selimin 1516-1517 MERCİDABIK ve RİDANİYE savaşlarının sonrasında MEMLÜKLERİN ellerinden ABBASİ halifeliğini almaya kalkarlar. Kılıç zoruyla da alırlar da. Ve halifelik Osmanlı Türk İSLAMININ ellerine geçer. Bundan hoşnut kalmayan Araplar bir anlaşmayla Osmanlı ya Mollalarını- Ulemalarını göndererek ülkeye yerleşir sarayda etkin konuma da getirilirler bundan sonra Türklerin yok edilişi ve Osmanlının 350 yıla varan Araplaşması başlar.
Bugün Araplaşma mücadelesini verenler Türklükten uzak Arap hayranlığının o günden kalan genetik kalıntılarıdır. Bunun için LOZANI bilmek ve sıkça tekrarlamak gerekir. ATATÜRKÜN önderliğinde gerçekleşen ve bütün dünyanın örnek gösterdiği bu çaba ve fedakârlığı inkar edip ihanet içerisinde olanları tarihte ona vefa gösteren halkımızda affetmeyecektir.