Odun külü
Koronavirüse karşı “odun külü” suyu doğal antibakteriyeldir.
Eskiden diye başlıyoruz hep yazımıza çünkü yeni şeyler çoğunlukla kimyasal. Kimyasal temizleyici ürünlerinde birçoğu yine kireç, kül ve kostik gibi şeylerin farklı versiyonudur yani doğada temizleyici bitkiler vardır mesela biri doğadaki Işgın bitkisinin yaprağıdır. Böyle bitkilerin özleri alınarak veya farklı işlemlerden geçirilerek kimyasal ürün elde ederiz. Zaten kimya bir bilim dalıdır. İşlenmiş ürün de kimyasal adını alır.
Herkes eski günlerin, yöntemlerin peşinde ancak uygulamaya gelince hiçbirimiz ödevimizi tam yapmıyoruz.
Tüketim toplumları bir gün gelecek elinde imkân olsa bile zor durumda kalacak çünkü çöpler geri dönüşüm yapılabilecek milli servetlerimizle dolu. Onlardan biri de odun ateşinin ardında kalan küllerdir.
Her ağaç bitki cinsine göre bünyesinde biriktirdiği minerallerin toplamıdır.
Toprak ve yaprağın hikayesi; Azotun KÖK, fosforun DAL, Potasyumun(Toprağın mineral dengesini bozmadan)BAL yapmasıyla başlar bilindiği gibi.
Bir ağaç dikildiğinde yıllar sonra dalında şakıyan kuşlardan tozlaşmasına, yaprağından çiçeğine, meyvesinden, kurduna kadar bir dönüşüm mucizesidir. Odunu birçok farklı çeşitte evlerimize mobilya, ısınmak için katı yakıt, pişirmek için ateş olur kullanıma ve en son odunların külleri kalır ardında.
Odun külleri geri dönüşümde kullanmamız gereken çöpe giden altın değerinde milli servettimizdir.
Ph değeri çok yüksek olan odun külünün gübre olarak kullanıldığı söylense de bazen asitli topraklarda yumuşatıcı yada sümüklü böceklerin güllere tırmanmaması için kontrollü şekilde kullanılmaktadır ancak kül bilinçsizce gübre diye ağacın dibine dökülürse ağaç kuruyabilir.
Odun ateşinde pişirme ve kullanılabilir atık kül; Sadece Türk mutfaklarında değil dünyanın birçok yerinde odun ateşinde gıda pişirmek vazgeçilmez bir gelenektir. Odunda pişirme hakkında ileri geri birçok yazı yazıldı-çizildi ve bugüne kadar çok şey değişmedi çünkü insanoğlu ekmekte, yemekte ya da peynir de bile odun közünü yada isin kokusunu seviyor. Odun ateşinde pişen gıdalara is ve kül karışıyor evet ancak en azından katkı maddesi değil ne olduğu belli ana maddesi odun olan.
Genellikle temizlik için kullanılan deterjanlar ve neredeyse sabunların birçoğu Sodyum hidroksil/kostikle yapılır. Kostik kimyasal bir üründür ve sabunla sıvı yağı katılaştırarak birbirine bağlar.
Kül suyu ise Potasyum hidroksil madde içerdiğinden sabun yapımında katılaşmaz jel şeklinde kalır. Kül suyundan sabun yapılmak istendiğinde kireçli sularla değil yağmur suyu gibi saf suyla hazırlanması gibi belli başlı kuralları var. Yağmur suyu bulamıyorsak kaynayan tencere kapağından süzdürülerek damlatarak alabiliriz. Kirli sudan da bu yöntemle içme suyu elde edilebilir.
KOSTİK, toz halinde dokunulduğunda yakıcı ve suda hemen eriyen ileri temizlikte kullanılan madde olmasının yanında zeytinden acılığı alması için de gıda sektöründe belli ölçülerde kullanılmaktadır yani zeytinin tatlımsı olması kostikle yapılmış olmasına işarettir çünkü zeytin hiçbir zaman tatlı olmaz hafif acımtıraktır. Mesela zeytinyağı fabrikalarının kapanışında fabrikanın temizliğinde direk kostik kullanmak çok meşhurdur ya da karşımıza lavabo temizleyicisi olarak da çıkar.
KÜLSE, içeriğinde temizleyici maddeler bulundurur. Çıplak elde biraz fazla kalınca eli bile yakar. Şunu anlamalıyız ki bitkinin değeri toprağın cinsiyle ilgilidir ve topladığı minerallerin ardında bıraktığı odun külüne de yansır bu. Ağaç dikmek ya da kesilen ağacın yerine yenisini dikmek dünya hayatının dengesi için bu yüzden çok önemlidir. Doğaya teşekkür az gelir. Bugünkü hastalıkların birçoğu doğanın dengesini bozan insafsız eller yüzündendir çünkü doğa her zaman işini bilir ve doyurucudur.
Kül suyu yapımı ve kullanımı; Yüzyıllardan beri insanoğlu külleri suyla buluşturduktan sonra üstteki duru suyundan çamaşır-bulaşık yıkamış, kaynatılmış. Yeri gelmiş külle kazanlarını ovmuş. Dahası kül suyuna incir gibi meyveleri batırarak kurutmuştur. Hatta kireç gibi kül suyu da hayvan deri kıllarının dökülmesinde kullanılır.
Mesela Malatya-Doğanşehir-Polat Köyünde bayramlarda Polat Köftesini çok yiyen kişilere neneler bir miktar kül suyu içirirlermiş.
Sönmüş kireç suyundaki yapılan kabak tatlısı şimdiye kadar hiç kimseye zarar vermemiş aynı şey kül suyu kaynatıp içine batırılıp kurutulan meyveler de böceklenmezler bu yöntemler halen devam etmektedir.
Her evde hayati olarak bulundurulması gereken kireçten sonra ana madde küldür.
Son günlerde antibakteriyel ürünleri temin etmekte sıkıntı yaşayanlar birkaç kaşık doğal odun külüyle temiz kaynak suyunu karıştırıp bir kenara birkaç gün bıraktıklarında duru suyundan temiz bir kapla alarak temizleme maddelerini temin etmiş olurlar. Suyun külün suyun içinde ne kadar durmasının önemi yoktur, bozulmaz. Suyunu kullandığımız külü toprağa dökebilir yerine yenisini yapabiliriz. Kireç salgın hastalığa karşı temizliktir. Doğal odun külü de saf temizleyicidir yani sabun ya da deterjan gibi. Kül suyunda yıkanan her ne olursa olsun deterjana ya da sabuna ihtiyacı yoktur. Evinizi baştan başa silebilir, beden temizliğinizi yapabilir, akşamdan ılık suya batığını kişisel çamaşırlarınızı kaynatarak yıkayabilir birde güneşte kurutursanız işte tamamen doğal sağlık.
Ancak sık sıkı yüzümüze dokundurduğumuz elimizi koronavirüsüne karşı sık sık yıkamak yetmez bu sefer durum çok ciddi. Her sabah kendimize özel bir el yıkama kabı yaparak içine bir miktar kül suyu aldıktan sonra tırnak fırçasıyla tırnak temizliği yapmalıyız. Tırnak fırçasını da her seferinde birkaç dakika kaynatmalıyız. Virüslerin ağız, burun, göz gibi organlarımızdan girdiğini varsayarak el yıkama kabımıza kül suyunu alarak ellerimizi temizlik kurallarında gösterildiği gibi iyice yıkamalıyız. Kül suyunda yıkanan elleri durulamaya ihtiyaç yoktur ancak elleri kaşındırmaya başlarsa durulamak gerekir çünkü bazı ciltler hassastır.
En önemli uyarımızda aynı kabın içinde başka el yıkanmamalıdır.
Temizlik kişiseldir bir şey olmaz mantığı hastalığı yenemez.