Cemal Kayı

Cemal Kayı

Sefillerin ölümü

Sefillerin ölümü

Gezdi örümcek gibi gözleri boş tavanda,

Bir köşede gerilmiş bir ağa düştü kaldı.

Odaya bol rüzgârın dolduğu bir zamanda,

Göğsü havasızlıktan daraldıkça daraldı.

Sessiz ecel dostunu karşılarken bir adam,

Sesleri büyülterek naklediyor kırık cam.

İşte ezan ne kadar tez okundu bu akşam,

Kilisenin çanları ne kadar hızlı çaldı.

Dışarda fırtınanın şehri döven kırbacı,

İçerde bağdaş kuran soğuk zehirden acı,

Bu hastanın güneşken hekimiyle ilacı,

O da bugün kimbilir nerde sefaya daldı.

Kulağının dibinde haykırıyor fırtına,

“Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına.”

Uzakta can verirken el dövüne yırtına,

Onu ölüm bir derin uyku halinde aldı.

Yanan mumu söndürdü hastanın son nefesi,

Can kuşunu başıboş bıraktı ten kafesi,

Mesihin mucizesi, Tevratın felsefesi

Arapların cenneti artık birer masaldı.

(Faruk Nafiz Çamlıbel)

Gün geçmiyor ki, ocağı yanmayan bacası tütmeyen, aşı kaynamayan evlerden bir yoksul cenazesi çıkmasın…

Gün geçmiyor ki, açlıktan soğuktan, yetersiz beslenmeden, kötü muameleden bir çocuk yaşamdan koparılmasın…

Gün geçmiyor ki, bir kadın bıçakla, tabancayla öldürülmesin…

Ölenler yanı başımızda, belki bir sokak ötemizde, belki de yolumuzun üstünde. Belki de yolda pazarda bakkalda karşılaştıklarımızdan biri…

Görmüyoruz, duymuyoruz ilgi alanımızın dışında…

Ölüm bu kadar basit mi? Ateş illa düştüğü yeri mi yakmalı?

Nerde kaldı bizim insanlığımız, nerde kaldı bizim insanlık erdemlerimiz?

Nerde kaldı bizleri diğer canlılardan ayıran, ayırıyor dediğimiz duygularımız, merhametimiz, düşünme karar alma verme yetilerimiz?

Neden başımızı kaldırıp bakmıyoruz çaremize?

Neden selamlaşmıyoruz komşularımızla?

Neden ilk akşamdan kapılarımızı kilitleyip kendi kabuğumuza çekiliyoruz, saçma sapan dizilerle meşgul olup zaman harcıyoruz?

Bir babanın kahrına, bir çocuğun ağıdına, bir kadının feryadına, kulaklarımız, gözlerimiz kapalı; duymuyoruz, görmüyoruz, komşumuzun kapısını çalıp halini hatırını sormuyoruz…

Bu kadar mı görgüsüzleştik? Mendil satan çocuğun mendillerini satın alıp, sosyal medyada kendi reklamımızı yaparken yüzümüz kızarmıyor, utanmıyoruz…

Üç bin sene öncesinin Yahudi Yakub’un (Yakob) oğlu Yusuf (Jozef) için çoluk çocuk salya sümük, ağlıyoruz da ne için savaştığımızı bile bilmediğimiz Suriye’den, Irak’tan yoksul evlerine hemen hemen her gün gelen şehitlerimize, açlıktan ölen kızımıza ağlamıyoruz, yüreğimiz acımıyor…

Suçlu kim?

Kim getirdi bizleri bu hale?

Neden kaybettik insanlık değerlerimizi?

Suç teknolojininse; teknolojik kalkınmanın getirdiği sosyal devlet nerede?

Suç bizimse, kişiselse o halde; din öğretileri, ahlâk kuralları, yardımlaşma kültürü nerede?

Fabrikalar kapatıldı, hapishaneler yapıldı halâ da yapılıyor. Açlıktan, yoksulluktan kötü muameleden ölen çocukların, ana babaları hapishanedeyse, hapishaneye düşüş nedenlerini kim araştıracak? Eğitimsizlik mi, işsizlik mi, hırsızlık mı, psikolojik rahatsızlık mı?

Üniversiteler, bilim insanları, üniversitelerin laboratuvarları nerede ne zaman işe yarayacaklar?

Bilime teknolojiye eğitime neden yeterli bütçe ayrılmıyor, ayrılan bütçenin bir kısmı nasıl oluyor da başka yerlere aktarılıyor?

Yoksulluğun, işsizliğin, açlığın sebebi: Yetersiz üretim, aşırı israf, kaynakların rantabl (akılcı, planlı) kullanılmaması, milli gelirin adil dağıtılmaması ile oligarglar dediğimiz bir kesimle, dinci vakıflar aracılığı ile, tarikatlara, cemaatlere aktarılıp suçu kadere dolayısıyla Allah’a havale etme zihniyetidir.

Nasıl bir kadermiş ki bu; Bazı çocukların alnına git, Suriye’de şehit ol yazarken, diğer bazı çocukların alnına çürük raporu al, askere gitme yat yazsın (!)

Bazı çocukların alnına özel okullarda oku, bir dediğin iki olmasın, Avrupa’da, Amerika’da Mastır, doktora yap, yazarken diğer bazı çocukların alnına; yazları tarlada çalış, ırgatlık yap, kışın açlıktan öl (!) yazsın…

Böyle kader de, böyle zihniyet de yerin dibine batsın sizin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cemal Kayı Arşivi

Atlar

15 Mart 2023 Çarşamba 00:05