Tarım ve hayvancılıkta ithalata kırmızı kart
Ekonomi satranç oyununa benzer. Gerekli yerde gerekli hamleyi yapmazsanız sizi sıkıntıya sokabilir. Çünkü ekonomi denge ister. Dengeler bozulduğu zaman gerekli hamleyi yapmak zorundasınız. Yanlış yapılan hamleler ise her zaman sizi zora sokar.
Ekonomiyi her zaman çok kefeli bir teraziye benzetirim. Kefelerin her biri mana ifade eder. Bu kefeler o kadar çoktur ki; bunlar ithalat, ihracat, üretim, arz, talep, borçlar, alacaklar, işsizlik, faiz, yabancı paraların piyasadaki durumu daha neler, neler.
Önemli olan ise teraziyi yani ekonomiyi dengede tutabilmektir. Yoksa en küçük dalgalanmada etkilenen sizi olursunuz. Buda piyasada dalgalanmalarından batan sandala benzer. Biz sandal değil de, ekonomide en sağlam gemiyi inşa edersek ekonomimiz kendi denizimizde rahatça yüzdüğü gibi uluslararası sularda bile batmaz.
Piyasalar ne kadar aktif ne kadar ticaret potansiyeli yüksek ise devletin gelirleri artar. Piyasanın durgunluğu devletin gelirini azaltan bir unsur olarak gözümüze çarpar.
Üretimde bu konuda en önemli faktördür. Eğer kendiniz üretip kendiniz pazarlıyor ve ürettiklerinizi dış piyasaya satıyorsanız ekonomimiz iyi ve sağlam durumdadır. Ancak ekonominizi üretim kaynaklı değil de ithalat ile ayakta tutmaya çalışıyorsanız. (Maalesef tarım ve hayvancılıkta şu an son durum böyle). Kendi paranızı direkt yabancı ekonomilerin kasasına koyuyorsunuz demektir. Eğer kendiniz üretirseniz üretimin her safhasında hem devlet vergisini alır. Hem de birçok insan çalışma hayatına katılır. Bu insanlar ekonomiye katkıda bulunduğu gibi işsizlik oranı azalır.
Basit bir hesap yapacak olursak; ülkemize ithalat yoluyla giren bir ürün markette 6 liraya satılırken ülkeye girişi 4 lira ise bunun ancak 50 kuruşu vergi alırken, kendi ürettiğimiz ürünün tohumundan, gübresinden, ekimi dikimi sökümü sırasında gidiş gelişinde mazot ve birçok kalemin hepsinde ekstra vergi alındığı gibi. Bu iş kolunda ekstra istihdam imkânı açacağı için işsizliği de azaltacaktır. İnanın devletimiz bu üründe 50 kuruştan çok çok fazla gelir elde edeceği gibi malın imalat bedeli de ülkemizde kalacak yurt dışına para çıkışı olmayacaktır.
Bir de kendi ürettiğimiz ürünler (Özellikle tarım ve hayvancılıkta) daha sağlıklı ve bize hitap eden ürünler olacaktır. Ürettiğimiz ürünlerin her zaman AR-GE çalışmaları yapılıp daha nitelikli tohum ve ürünleri elde edip pazarlamak ise bizi iç dış piyasada marka haline getirir. Bilmem hatırlar mısınız? Eskiden Japonlar taklit teknoloji ile girdikleri sanayi atılımlarında son yıllarda marka bir ülke haline gelmiştir.
Hiçbir iş kolunda kartelleşmeye izin vermeden ekonomini kontrolünü ve fiyat oluşumunu onların eline bırakmak doğru değil. O zaman küçük işletmelerin rekabet edeceği ortamları küçük işletmelere ekstra destekler yapılmalı. Onlarında rekabet gücünü artırırken; devletinde üretim alanında olması kartellere karşı fiyat oluşumunda en önemli silahtır.
Tarım ürünleri, gübre ilaç gıda ve hayvancılıkta hatta yapabildiğimiz her üründe ithalat dur demenin zamanı gelmedi mi? Bir yerden başlamak zorundayız. Amerika Çin ve birkaç ülke ürünlerine ithalatta %100 vergi koyduğu gibi bizde ithalata % 100 vergi koyalım.
İthalatta özellikle tarım ve hayvancılıkta kırmızı kart şart.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.