Türk dünyasına yönelik dijital çalışmalar
Dünyayı kasıp kavuran Kovid-19 salgınıyla birlikte hayatımızda nasıl bir yer kapladığı çok daha güçlü bir şekilde idrak edilen bilgi teknolojilerine dair son günlerde yeni söylemlere şahit olmaktayız. Bu söylemlerin bir kısmının komplo teorisi olarak değerlendirildiğini ve öyle de olma ihtimalini göz önünde bulundurmakla beraber gerçekliği tartışılmadan kabul edilen hususlar da mevcut. Bunlar; dijital alışkanlıkların artarak devam edeceği, ekonomi, eğitim, sağlık, sosyal ve siyasal pek çok sahada interaktif sistemlerin gelişerek yaygınlaşacağı yönündeki tespitlerdir. Bu vaziyetin bilgi teknolojileri alanındaki gelişmişlik düzeyimizle alakalı olarak bizi olumsuz yönde etkileyecek ciddi boyutları var. Ancak geniş coğrafyalara yayılmış bir millet olmamız hasebiyle bugüne kadar fiziki olarak yapamadığımız pek çok müşterek çalışmaları daha mümkün hale getirebilme yönünde de bir fırsat sağladığını söyleyebiliriz.
Mesela Türk dünyasının her yerinden öğrenci kabul edebileceğimiz ve YÖK tarafından denkliği tanınacak bir “Dijital Türkistan Üniversitesi”; alt yapısı, faaliyet göstereceği bölümleri, akademik kadrosu ve en ince detaylara kadar etüt edilerek oluşturulacak olan genel sistemi itibariyle rahatlıkla muvaffak olunabilecek bir seçenektir kanaatindeyim. Böyle bir projenin maliyeti de, sistemin interaktif olması hasebiyle son derece makul ve uygun olacaktır.
Bu çalışma “Üniversite” olarak planlanabileceği gibi “Enstitü” olarak da tasarlanabilir. Türk dünyasının her köşesinden intikal edecek akademik çalışmaların bir havuzda yer alması ve müşterek bir akademik alanın oluşması adına “Dijital Enstitü” fikri de değerlendirmeye ve projelendirmeye layık bir teşebbüs olacaktır kanaatindeyim.
Bu başlıkları aynı yöntem eşliğinde çoğaltmak mümkündür. 400 milyonu aşkın bir Türk dünyası coğrafyasında bilimsel, ekonomik, edebî, kültürel, sosyal, sıhhî vb. alanlarda muntazam kıymetler mevcut olup bunların yaşaması, tanınması, güçlenmesi, ilerlemesi ve kalkınması adına dijital çağın tüm nimetlerinden istifade etmek durumundayız. Kulağa tuhaf gelse de dünyanın seyrine göre, belki de bu perspektifin ulaşacağı nihai nokta, Dijital Türk Birliği, buna mukabil bir anayasa ve E-vatandaşlık sistemi, milli dijital para, vb. alt başlıklar olabilecektir.
Sadece fiziki dünyada gerçekleşmesi mümkün olan projeler mali imkânların elverişli olmaması ya da sosyal, siyasal zeminin uygun olmaması gerekçe gösterilerek çok defa ötelenmiş, ertelenmiş ya da tozlu raflara havale edilmiştir. Ancak büyük bir coşku ve şevk uyandıran tüm bu ideallerin bugünün teknolojik imkânlarıyla ve dijital yöntemlerle hayata geçirilmesi yolunda geçmişteki handikapların hiçbiri mevcut değildir.
Türk dünyasının geleceği için hayatî ehemmiyeti olan bir dizi adımı makul, sınırlı bir bütçe ve gerekli insan kaynağı ile “dijital” yöntemlerle hayata geçirmek, Gaspıralı İsmail Bey’in veciz ifadelerindeki “Dilde, fikirde, işte birlik” rotasına günümüzün dijital imkânlarıyla kavuşabilmek adına milli yazılımcılarımızın, siber güvenlik kadrolarımızın ve bilgisayar mühendislerimizin fikirlerine ihtiyaç var. Turan ülküsüne hizmet edenlerin başrolünde bugüne kadar sosyal bilimciler yer almışken artık mühendislerimizin ve teknik alanlardaki uzmanlarımızın başı çekeceği bir döneme giriyoruz.
Türk milliyetçileri yeni dönemde Başbuğ Alpaslan Türkeş’in emaneti olan Dokuz Işık’taki “Endüstricilik ve Teknikçilik” ile yoğun şekilde iştigal edecektir kanaatindeyim. Vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.