Türk polisi, gece gündüz demeden, en riskli ve en zor zamanlarda görev yapan, devletin üniformasını doğru temsil edebilmek adına mücadele veren göz bebeğimiz bir müessesenin evlatlarıdır.

Tabi ülkemizin her mesleği ve zanaatı ziyadesiyle kıymetli olmakla birlikte(bu vesileyle kahraman sağlık çalışanlarımızı bir kez daha gururla hatırlıyoruz); güvenlik güçlerimizin, dolayısıyla polisimizin her birimizi koruyan, kollayan, can ve mal güvenliğimizi temin eden ve gerektiğinde kendi can güvenliğini riske atan şartlarda olmaları hasebiyle hepimizde hassas bir yeri mevcuttur.

Ne büyük bir şeref ki; bu göreve talip olmak adına 26. Dönem Polis Meslek Eğitim Merkezi’ne 100 bini aşkın gencimiz müracaat etti. Bu; devletimizin ve milletimizin selameti açısından ve gençlerimizin devlet vazifesine talepkârlık şuurları açısından ümit ve heyecan verici bir tablodur.

Lakin bu tablonun hemen yanı başında mağlubiyetin hüznünü yaşayan gençlerimizin ve yedek statüsündeki aday gençlerimizin biraz hayal kırıklığı, biraz belirsizlik ve biraz da kırgınlık hallerinin yansıdığı bir başka tablo da vardır.

O tabloyu da görmek ve anlamak için gençlerimize kulak vermek gerekiyor.

Şunu söylüyor; şerefli üniformaya talip olan fakat muvaffak olamayan aday kardeşlerimiz:

“26. Dönem Pomem sonuçlarında; 100 binin üzerinde müracaat olması ve 7 bin kişinin alınması ile beraber 70 puanı geçmek suretiyle başarılı fakat yedek vasfındaki adaylar olarak ek kontenjan umuduna sarılmış durumdayız.

Sayın Bakanımız Süleyman Soylu; 26. Dönem için 10 bin polis alımı yapılacağını beyan etmişti ancak alım sayısı 7 bin kişi olarak belirlendi. Devlet ricalimiz lütfetse de; başta ifade edilen 10 bin sayısına tamamlanmak üzere 3 bin ek kontenjan açılsa minnettar olacağız.”

Bunlar gayet makul ricalardır. Zaten 100 binin üzerinde müracaatı olan bir sınavda 7 bin kişinin alınması; on binlerce adayı başarısızlık üzüntüsüne sevk ederken, bir de binlerce adayımızı yedekliğin muğlâklığı içerisinde bir üzüntüye sevk ediyor.

Elbette kamudaki sınavların ve alımların doğasında var bu sevinçler ve üzüntüler. Lakin Pomem’de özellikle müracaatın fevkalade yüksek olmasından ötürü diğer alanlara nazaran mağlubiyetlerde ve belirsizliklerde daha fazla birikmeler gözlemleniyor.

Türk polisinin şerefli üniformasına kavuşmak için yarışan ve uzun bir çalışma temposunun akabinde binbir heves ve heyecanla sınava giren adayların hepsi göz yaşartıcı bir kıymettedir.

Netice itibariyle onlar, ilk başta kamuoyuna açıklanan 10 bin sayısına ulaşmak adına 3 bin ek kontenjan taleplerini devlet büyüklerine arz ediyor ve bu arzlarının muhakkak makul bir zeminde değerlendirileceğini umut ve hayal ediyor.

26. Dönem için ek 3 bin kontenjan adımı; büyük bir coşkuyu ve binlerce ailenin duasını ve huzurunu beraberinde getirecek. Ramazan’ın hürmetine ve içinde yaşadığımız sürecin anlam ve hikmetine binaen, Türk polisi olmak için can atan bu vatan evlatlarına kulak verilmesi, umutlarının yeşertilmesi ve yüzlerinin güldürülmesi hayırlı olacaktır.