Selami Mutlu

Selami Mutlu

Türkiye Aşağı Saksonya’mı ki AB tarafından hep aşağılanıyoruz!

Türkiye Aşağı Saksonya’mı ki AB tarafından hep aşağılanıyoruz!

AB Toplumu yapı olarak İnsan Hak ve Özgürlüklerinin –Hukukun –Demokrasinin uygulandığı, bu konuda kurum ve kuralların yerleştiği bir toplum olabilir. Hatta teknoloji de, bilimde, sanayi de, büyük ilerlemelerde kaydetmiş olabilir. Ancak gelişmekte olan toplumların insanlarına tepeden bakmak, aşağılamak, aşağı saksonya muamelesi çekmek hakkına sahip olamaz. Hem uygar hem de gelişmiş olduğunu söyleyeceksin sonra bana, gelişmekte olan toplumumuzun insanına tepeden bakacaksın. Bağdaşır mı sizin uygarlığınızla. Bağdaşmaması lazım. Zira sizin için kurallar da uygarlıkta kendi güvenliğiniz ve çıkarınız için önceliklidir. İnsanlık, toplumsal değerler uygarlık paylaşımı ikincil sorununuz.

Bunu kendi güvenliğiniz ve değerleriniz söz konusu olduğunda Mülteci konusunda ortaya koydunuz. Bir anlamda Avrupa’nın refah dağıtma ve paylaşma özelliğini yitirdiğini, bir anlamda da Avrupa kapitalizminin ön planda olduğunu gördük. Yıllardır kapısında beklettiğiniz AB giriş sürecinde üyeliğimizin geri alınması doğrultusunda karar almadınız ama üyelik başvurumuzu dondurdunuz. Sizde ikilem içersindesiniz. AB sadece bizim için değil kendi gelecekteki güvenliği için de atacağı adımlar konusunda iyice düşünmesi gerekir. Avrupa’nın gelecekteki güvenliği Türkiye olmadan sağlanamıyor.

Biz kalkıp ŞANGHAY işbirliğinden söz açınca hemen pireleniyor ve tavır alıyorsunuz. Bizim diğer ülkelerle işbirliğimiz AB’ye alternatif oluşturmak amacıyla değil, işbirliğimizi-ticaretimizi daha da yoğunlaştırmak amaçlıdır. AB, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik hukuksal reformları yapması için bir çıta görevi görmektedir. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra alınan önlemlerin çap olarak genişliği, kolektif niteliği, temel hak ve özgürlüklerindeki kötüleşme AB’yi endişeye sevk etmemelidir. Zira söz konusu olan tehlikenin büyüklüğü ve örgütlülüğü dış güçlerden aldığı destektir. Bu tehlike hedefine ulaştığı takdir de Avrupa da bundan etkilenecektir.

Gazeteci yazar ve akademisyenlerin tutuklanması AB’nin sahip olduğu değerlere aykırıdır. Bunu bizde kabul etmiyoruz. Bu tutuklamalar elbette Avrupa da kabul görmez. Ancak AB endişeye kapılmamalıdır. Ağırda olsa ülkemizde hukuk işlemektedir. Geçte olsa Adalet tecelli edecektir. Endişelerinizde haklı olsanız da tavır ve tutumunuzla kullandığınız dil ile Aşağı Saksonya muamelesini bu ülke kaldırmaz, kabul de etmez.

Türkiye’nin yüzü AB’ye dönüktür. Her olumsuzluğa rağmen Mustafa Kemalin işaret ettiği yolda ilerlemektedir. AB’nin ısrarla yeni başlıklar açılmasına ilişkin talepleri üzerinde ki açıklamaları, ülkemizin iç politikasına malzeme olmanın ötesine geçmiyor. Zaten Türkiye’nin de açacağı doğru dürüst başlıkta kalmamıştır. Açılan başlık sayısı 16 ve açılması gereken 19 başlık daha var. Üzerinde herhangi bir siyasi Blokaj olmayan üç başlığı Türkiye ekonomiye getireceği yük nedeniyle ertelemektedir. 8 başlık Kıbrıs Rum’larının Blokajı ile karşı karşıyadır. Geri kalan başlıklar ise müzakereler esnasında aşılabilecek başlıklardır. Bunun içindir ki AB tavır ve tutumunda daha dikkatli adımlar atarak Türkiye’ye yaklaşmalı Aşağı Saksonya tavırlarından vazgeçmelidir.

Türkiye ne zaman ABD ve AB nin çıkarlarını kapsamayan kendi ülke çıkarlarına yönelik adımlar atmaya kalkınca hemen sorgulama başlıyor ve dışlamaya kalkılıyor. Neden bu Aşağı Saksonya tavrı? Yahu siz kimsiniz Allah aşkına. Bizde batılılaşma hareketi Tanzimat dönemine kadar dayanır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonrada hep yönümüz batı olmuştur. Ekonomimiz de hukukumuzda Uluslar arası değerlere ulaşmak için çaba sarf etmektedir. Cumhuriyet dönemin de sahip olduğumuz varlıkların tamamı,  hep batı değerleriyle sağlanmıştır. Peki nedendir bu Aşağı Saksonya tavrı?

Tarihi nedenler mi? Dini nedenler mi? Yoksa Sosyokültürel nedenler mi?

Bütün nedenler tarihi süreç boyunca aşılmış olmasına rağmen siz hala ırkçı ve ülke çıkarlarınızın peşindesiniz. Sahip olduğunuz refah seviyesini gelişmekte olan toplumlarla paylaşmaktan uzaklaştınız. Hiç şüpheniz olmasın ki Türkiye’nin yönü İnsan hak ve hukukuna dayalı demokratik laik sosyal bir devlet varlığını sürdürme yolundadır. Her ne kadar darbe alsak ta, Anayasamızı orasından burasından derdest etmeye kalksak ta, Cumhuriyetin kuruluş değerlerinden Türk halkı uzaklaşmayacak sahip olduğu değerleri koruyacaktır. Türkiye’nin yolu da batıdır, yönü de batıdır. Boşuna tavrınız Aşağı Saksonya olmasın!

Bu gün ülkemiz olağanüstü bir süreçten geçmektedir. Türkiye’nin ülke ve Ulus olma bütünlüğü, Cumhuriyet değerleri ağır saldırı altındadır. Bu ilelebet böyle sürmeyecektir. Türkiye kendisine biçilmek istenen kefeni yırtacaktır. Böyle ağır geçen bir süreçte ABD ve AB den beklenen müttefik olma değerleriyle bağdaşır bir tutum sergilemek, yaşanan ağır sürecin çözümünde destekleyici olmaktır.

Elbette Türkiye’nin üzerine de düşen görevleri vardır. OHAL yasasını sonlandırmak gibi, Demokratik Laik Hukuk devletini korumak gibi, Cumhuriyetin kuruluş değerlerine sahip çıkmak gibi, İnsan hak ve özgürlüklerini korumak gibi değerlere sahip çıkarak yol alınmalıdır. Ülkemizde var olan sorunları bahane ederek pay kapma telaşına kapılanlar bunun bahanesiyle Aşağı Saksonya tavrı almamalıdırlar. Yoksa yönü batıya dönük olan Türkiye’yi başka yönlere kendi yanlış tutumlarıyla itmiş olurlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Selami Mutlu Arşivi