Uçmak-düşmek
Osman Hocayı gördüm. Köy kahvesi ya da köy dükkanına benzeyen bir yapıya sırtını vermiş yamalı bohçasını, kırık dökük valizini yanına koymuş... Önündeki döküm saçım eşyalarla kasaba minibüsünü bekleyen köylülere benziyordu.
Boynu bükük, başı eğik...
Günaha batıp, suçlarının cezasını çekmeye hazır bir fani gibi, ellerini önünde kavuşturup kapatmıştı... Acaba kefen yetişmemişte kısa mı gelmiştir diye düşündüm. Bana;
*Melekleri beklediğini, uçacağını*
Söyledi... Fotoğrafı yaklaştırıp baktığımda yüzünde intihar etmek isteyip te bir türlü edemeyenlerin huzursuzluğunu kararsızlığını gördüm.
Hani önce yüksekçe bir yere çıkılıp sonra tüm televizyonlara, gazetelere intihar edeceği, haber verilip adres gösterilir ya, Osman Hoca da sanki biraz öyleydi. Uçacağını Face'den (facebook) cümle aleme duyurup, caydırılmayı bekliyor gibiydi...
Sağ ve sol koltuk altlarından kanatları çıkmıştı. Ancak ben, bu kanatları pek beğenmedim, pek sağlam bulmadım. Kanatlardaki tüyler arasında yer yer boşluklar vardı. Sanki bir avcıdan saçma yemiş, ya da azgın bir köpek tarafından hırpalanmış, örselenmiş gibi bazı yerleri pörsük pörsüktü... Bu kanatlarla fazla uçamaz, pat diye yere çakılır diye düşündüm. Madem uçmaya bu kadar hevesli, neden kanatlarını sağlamlaştırıp, uçuş için iyice yağ toplamadığını, günlerce öncesinden kendini bu yer değiştirme, bu meşakkatli göçe hazırlamadığını merak ettim!
Birde kanatlarının rengi ve şekli uzun uçuşlardan çok o ceviz dalından bu ceviz dalına, bu ceviz dalından o ceviz dalına yere düşecek gibi uçan çakçağan (Saksağan) kanadı formatındaydı... Kendi kendime;
*Tövbe Osman Hoca, bu kanatlarla uzun uçmak şöyle dursun şu tepeden şu tepeye bile uçup konamaz* diye söylendim...
Öyle ya, göçmen kuşlar bile; Bir bıldırcın, bir leylek, bir kırlangıç, aboo! Mesela bir turna, göç öncesi aylarca kendini bu uzun meşakkatli çetin yolculuğa hazırlayıp, vücutlarında güç ve yağ toplamazlar mı…? Civcivlerini büyütüp uçmayı öğrettikten sonra göçe hazırlamaz mı...?
Yoksa, Osman hoca bunları bilmiyor mu...?
Olur mu canım, hocanın üniversitelerin üniversiteler olduğu dönemlerde hem Matematik hem de Astronomi okuduğunu hepimiz biliyoruz...
Rezilliğe perişanlığa alışmış tır sürücüleri, biçer sürücüleri her seferinde;
*Aha bir daha şu direksiyonun başına geçersem iki olsun!* deyip yemin etmelerine rağmen, gene de tır sürmeden, biçer sürmeden nasıl duramayıp yeminlerini bozuyorlarsa, Osman Hoca da ameliyat olmadan duramıyordu. Ne yapıp ediyor her seferinde bir yerlerinden bir maraz çıkarıp, iki üç yılda bir bıçak altına yatıyor mutlaka bir tarafına el attırıyordu... Artık bu mide mi olur, dalak mı olur, safra kesesi mi olur, basur mu olur...
Son üç yıl içinde bir kaç kez Anji (Anjiyo) olmuş, bir de Baypas (Bypass) ameliyatı geçirmiş, gene ameliyat geçirirse bu kez göklere uçacağını düşünüyordu...
Aman hocam, biz geldiğimiz yerlere hep kendi çabalarımızla, kimseye eğilip bükülmeden dişimizle tırnağımızla kazarak eşerek geldik. Bizim diplomalarımız sertifikalarımız gerçek. Bizler hiçbir emperyalist, siyonist devletten ödül almadık. Bizlerin ne övünecek eş başkanlığımız oldu, ne de dinci teröristlerle fotoğraflarımız…
Bizlerin T.C.’nin kuruluşunda paylarımız var. Bizler atalarımızı, dedelerimizi şehit verdik... Bizler dünkü tükürdüğümüzü bu gün yalamadık. Bizler yalan söylemedik, arkadaşlarımızı satmadık. Bizlerin ne uçakları oldu ne de saray üstüne saraylarımız.
Bizler devlet malı satıp, yetim hakkı yemedik. Ne kendi ne de çocuklarımızın boğazından haram lokma geçirmedik.
Günü gelince elbette uçacağız. Elbette gökyüzünün en güzel yerine, CENNETİN en güzel köşesine melekler eşliğinde uçacağız.
Uçamayıp ta CEHENNEMİN zımbına düşecekleri buradan görür gibiyim. Günü geldiğinde onlar ne o muazzam uçaklarıyla uçabilecekler ne de o görkemli arabalarıyla kaçabileceklerdir.
Gel bizler senin bu uçuş işini biraz erteleyip; haramzadelerin, ihanet içinde olanların ülkenin varlığını satanların sonunu görelim. Günü geldiğinde nasıl olsa uçacağız. O çukura düşecekler için hiç bir zaman hayır dualarımız olmasın. Onları hiç bir zaman hayırlarla anmayalım…
Onlar, uçamayıp DÜŞECEKLERDİR seyredelim…
Saygılarımla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.