Ülkemizdeki en büyük terör örgütü
Neredeyse her gün on kişi trafik kazasından ölüyor. 2017 yılı itibariyle 3530 insanımızı trafik kazalarına kurban verdik. Bu günde yaklaşık on kişiye tekabül ediyor. 303.653 insanda yaralanmış. İnanın teröre bu kadar kurban vermiyoruz. Biraz bu konuyu derinlemesine açalım. Sebep, sonuç ilişkilendirmesi yaparak; çözüm yollarını da ortaya koymaya ne dersiniz.
Trafik kazalarında en çok kaza Yandan çarpma ile meydana gelmiş. Bu ne demek derseniz. Kazaları çoğu kavşaklarda gerçekleşiyor demektir. Bu da şunu gösteriyor ki! Kavşaklarda geçiş önceliğine, trafik ışıklarına uymuyoruz. Ayrıca kavşaklara yaklaşırken hızın yüksek olduğu da diğer bir gerçek.
İkinci kaza şekli ise; yayalara çarpma olup; yaya geçitlerinde yayalara geçiş önceliğini vermemek ve de uygunsuz yerlerden karşıdan karşıya geçiliyor. Yine şehir içlerinde hızın yüksek olduğu da bir gerçek. Bir araba eğer yaya ya 50 km. sürat ile çarparsa % 85 yaya ölür. 35 km. ile çarparsa % 85 yaşar.
Şehir içlerinde 50 km ile giden araç bir insanı görüp frene basınca 35 km ve altına inerse yaşama şansı artacak. Demek ki! Bu rakamlar bilimsel olarak ortaya koyuluyor. Ve trafik kuralı olarak karşımız çıkıyor.
Ana yolların çevre yolları yapılarak şehir geçişlerinden dışarı alınması gerekli. Çünkü şehir geçişlerinde sürat 50 km. iken şehirlerarası yollarda, yol tek ise 90 km. çift yollarda ise 110 km. Şehir geçişlerinde iki km mesafede en az 40-50 irili ufaklı kavşak, tesislere giriş yeri konutlardan çıkış yeri var. Her bir kavşak noktası risk demektir. Buna en güzel örnek daha önce % 100 Uğur böceğinin projesi olan (Yani benim projem :) ) ''Deli mi? Ne!'' Yazımdır.
Şehir içi yollarda park yeri bulmak imkansız. İnsanlar mecburen ikinci sıraya park yapıyor. Bunun sebebi çarpık yapılaşma. Sorumlusu ise belediyeler. Ancak uygunsuz yere park edenlerle ise Trafik polisleri uğraşıyor. Aslında şehir içi trafiğin sorumluluğunu belediyelere bırakmak en doğru yaklaşım olur. Belediyelerin plansız şehrin faturasını insanlar. Düzenlemesini ise trafik polisinin üzerine bırakılmış. Bu sorumluluk trafik zabıtası olarak belediyelere verilirse sorunun farkına varıp; çözüm arayacaklardır. Yoksa belediyelerin düzensiz yapılaşma faturasını vatandaş öderken zorluğunu ise trafik polisi çekiyor.
Biz Türk milleti o kadar boş zamanımız olmasına rağmen; gitmemiz gereken yerlere çabucak gitmek istiyoruz. Kavşaklarda durmuyor, yayalara yol vermiyor, yolu babamız yaptırdı sanıyoruz. Yolu babası yapanlarında bu hakkı yok tabi ki! :)
Çift yollar yapılmadan önce kazaları yollar yetersiz diye söyleyenlerin, söylediklerinin de boş olduğu yine görüldü. Yapılması gereken çok şey var aslında bunlardan en önemlisi, yollarımızdaki kavşak sayısını azaltmak, akaryakıt istasyonu lokanta ve tamir istasyonu haricindeki tesislere, ayrı ayrı yollar bağlamak değil de ''Deli mi? Ne! yazımdaki gibi, onlarca belki de yüzlerce tesise organize bölge oluşturup bir noktadan ana yola bağlamak, alt geçitler yaparak kavşak oluşturmadan geçişleri sağlayabiliriz.
Yaya geçitleri aydınlatılmalı, her birine kamera koyup yayaya yol vermeyene cezai müeyyideler ağırlaştırılmalı.
Ehliyet verme işlemi daha da zorlaştırılmalı tam manasıyla araba kullanma becerisi olmayana ehliyet verilmemeli. Birçok yazımda da dile getirdiğim gibi; 18 yaşında ehliyet alan bir genç ölene kadar, ehliyeti aldığı zamandaki, girdiği sınavdaki bilgileriyle sürücülük yapıyor. O bilgiden o insana ne kalıyor. Kimse bilemez. Bu sebeple ehliyet alan bir insan her 5 senede yeniden sınava tabi tutulup, bilgileri tazelenmeli. Ayrıca her 5 senede ister ticari isterse özel araç sürücüsü olsun mutlaka psikoteknik raporu almalı. 55 yaş üstü insanlarda ise sınav mecburiyeti ve psikoteknik raporu 2 senede alınmalı. 65 yaş üstüne ise senede bir yapılmalı. 70 yaşından sonra insanların araç kullanımı gerekirse yasaklanmalı.
Ölümlü kazada asli kusurlu olan sürücülerin tamamen ehliyeti alınmalı. Bir daha ve ehliyet alması yasaklanmalı. Eğer ehliyetsiz araba kullanırsa hem aracına el konulmalı ve hem de hapis cezası uygulanmalı. Yeniden kazaya sebep olmalarının önüne geçilmeli.
Makas atanlara, spin atanların, trafikte tehlikeli hareket yapanların 1 sene ehliyeti alınmalı. Her ay en az 500 km. ötedeki bir şehirdeki bir psikoloğa her ay mecburen gitmeli. Psikoloğun yeniden ehliyet alabilir; uygun görüşü var ise. Bir sene sonra yeniden sınava girip yeniden ehliyet almalı. Daha önceki gibi trafiği tehlikeye sokacak şekilde yeniden araba kullananları ehliyetleri tamamen iptal edilmeli. Bir daha ehliyet verilmemeli. Ve aracına el konulmalı.
Önümüzdeki yıllarda akıllı yollar projeleri geliyor. Ancak; yollar ne kadar akıllı olursa olsun. Bizler akıllanmadıktan sonra Trafik kazalarını önüne asla geçemeyiz. İnsan hayatı bu kadar ucuz değil. Türkiye'mizdeki en büyük terör örgütü trafik canavarı.
Birçok çocuk servis araçlarının koltuğunda unutuluyor. Hatta bazı çocukların ölümlerine sebep olan vakaları da maalesef görmekteyiz. Bunun için en önemli önlem koltuk sensörüdür. Şoför önünde duran panel sayesinde yolcuların durumları hakkında bilgi sahibi olabilmektedir. Hatta kontağı kapatsa bile araçta yolcu olup olmadığını görebilmektedir. Milli eğitim müdürlükleri, çocuk bakım evleri ve benzeri kuruluşlar servislere koltuk sensörü mecburiyeti getirmelerini, bütün veliler adına rica ediyorum. Yetkililerin dikkatine; lütfen. Bu çocuklar bizim evlatlarımız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.