Dursun Erkılıç

Dursun Erkılıç

‘Ulus’, Ankara’nın derin dehlizidir; dolaşalım…

‘Ulus’, Ankara’nın derin dehlizidir; dolaşalım…

Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara, dünyada eşi zor bulunur şehirlerdendir.

Tarih içinde 5 ayrı devlete başkentlik yapmış olmanın yorgunluğuyla kendi halinde bir kasaba iken; Türk Ulusuna liderlik ederek dünyanın ilk antiemperyalist savaşını veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün destansı zaferler sonunda kurduğu Cumhuriyet’e ‘başkent’ olma onuruna erişmiştir…

Kurtuluşun ve kuruluşun kenti olarak Ulusun gözünde yüce bir makama yerleşirken, Ankara’nın merkezi ‘Ulus’ da tarih ve kültür değerlerinin yanına ‘bürokrasi’ hazretlerini oturtarak mührünü vurmuştur dünden bugüne…

‘ULUS’ BİZİM HER ŞEYİMİZDİ!

Süreç Ankara’yı her şehirden göç alan başkent konumuna oturtunca, bunun yansımalarının en yoğun görüldüğü yer Ulus oldu…

Ulus, bendenizin ailesi gibi köyden kente göç ile Ankara’ya doluşan 10 binlerin, 100 binlerin yolunun kesiştiği noktaydı. Herkes her ihtiyacını Ulus’tan temin ederdi…

1960’ların ortasında geldiğimiz Ankara, o gün gözüme uçsuz bucaksız görünmüştü... Dünkü Ankara, yaşadığım bugünkü Ankara’nın bir mahallesi gibi uçuşuyor zihnimde…

Bu hal, şehrin dünden bugüne serencamını anlama ve anlatma bakımından önemli sayılmalı…

‘BABAM SAĞ OLSUN’ DENİR YA…

Şunu hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim:

- Dünkü Ankara söz konusu olduğunda aklıma gelen ilk şey / yer Ulus’tur

Çünkü babam Avni Erkılıç, Ankara’nın merkezi Ulus’un merkezindeki Anafartalar Çarşısı’nda çalışıyordu.

Bina, Emekli Sandığına aitti ve dönemin Emekli Sandığının başında da köylümüz, akrabamız Yusuf Ziya Göksoy vardı. Dolayısıyla işe girmesi zor olmamıştı…

Aile olarak önce Yenidoğan’ın Sakalar tarafına yakın ‘bin basamaklı’ merdivenle çıkılan bir yerindeki bir evin zemin katına yerleştik. Mahallemiz asayişin ‘alikemal’ olduğu bir yerdi ve olaysız gün geçmiyordu…

Bu mahalle, Ankara’ya gelir gelmez Ulus ile arkadaş olmamı sağladı! Kale her gün selamlaştığım heybetli bir dost idi! Bentderesi; asfalt değil çimen, otomobil değil insan kalabalığıyla şenleniyordu. En lezzetli kol böreği buradaki seyyarlarda yenirdi…

CEZBEDEN, ÜRKÜTEN, KORKUTAN YERLER…

Ulus, babamın işyeri gereği çok sık bulunduğum ve dolaştığım sihirli bir semtti…

Çocuklar için tüm Ankaralının alışveriş yaptığı Ulus Hali ve yukarısındaki Çıkrıkçılar Yokuşu ne kadar cezp ediciyse; Yokuş’un altında, Hal’in arkasındaki Sobacılar Çarşısı, Suluhan hatta Yahudi Mahallesine kadar uzanan ara sokaklar da o kadar ürperticiydi ama yanında babası olanlar için sorun yoktu!

O dönemde, ‘müzeler’, önemini kavrayamadığımız bir hazine olduğu için Ulus merkezinde, Kale ve civarında bulunan dünyada eşi benzeri olmayan müzeler bize çok uzaktı!

Ulus Hali’nin karşısında, Hacı Bayramı Veli Camisinin civarında bulunan yerler de tekin değil çocuklar için. Girmeye korkardık buralara. Özellikle İsmet Paşa Mahallesinin sokakları en az Çinçin Bağları kadar ‘dur’ derdi küçük adamlara!

ALİ İNANDIM’IN YAZISI…

Değerli dostum Ali İnandım’ın anadonugazete.com.tr’deki 19 Ağustos 2023 tarihli, Ulus yavaş yavaş adına yakışıyor başlıklı yazısını okuyunca, yukarıda anlattığım gibi dün / bugün gelgiti yaşadım. “…geçmiş zamanın yaşam kırışıklıkları” dediği dünkü salaşlığın ve “…bozulmuş, yozlaşmış, hafıza silinmiş…” çirkinliğin şahidi olduğunu anladım!

SARSICI BAZI GERÇEKLER…

Adı anılan birçok yer ve mekanın yanında, “Heykel, Samanpazarı ve Bentderesi arasındaki üçgen, tarihi ve özgün dokusundan koparılıyordu. Anafartalar Caddesi’nin güzelim apartmanları, tabela terörüyle görünmez oldu. Ulus Hali ve çevresi, Ulus Çarşısı, Bentderesi’nden Kale’ye çıkan yolun sağ sokak araları, Hergele Meydanı’yla Anafartalar Caddesi arasında kalan ada, görünüş olarak da kültürel olarak da çökmeye terk edildi.” cümleleriyle sarsıldım…

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın projelerini, Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi Başkanı Bekir Ödemiş’in uygulamalarını hatırlayınca rahatladım.

***

Ankara’nın altı ve üstü birçok değer ile zenginlik sunarken; Ulus; sahip olduğu başta Roma ve Türk mühürlü kıymetlerle herkesi Başkentin derin dehlizlerinde dolaştırıyor. Fazlası da var…

Değerli dostum Ankara ve ortak dostumuz Ulus üzerine yazacak, söyleyecek şeyler zulamızda duruyor… Yazarız bir gün…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dursun Erkılıç Arşivi