Dursun Erkılıç

Dursun Erkılıç

UZAYLI ÖYKÜLERİ: Bak Vahit'in yüzüne uyku girmez gözüne - 3-

UZAYLI ÖYKÜLERİ: Bak Vahit'in yüzüne uyku girmez gözüne - 3-

(Oyuna kısa bir süre ara verilmesini isteyen Falanfilan Osman, "dinleyin" diyerek, prof. havalarına bürünür)

- Veri Araştırma Şirketi, nüfusu 20 binin üzerinde olan yerleşim birimlerinde, bin 922 hane ve 5 bin 22 kişiyi kapsayan bir anket yapmış. Ankete göre, Türkiye’nin 35,8 milyon kişilik şehir nüfusunun 7.3 milyonu karnını doyuramıyor. Türk- İş rakamlarına göre ise, Türkiye şartlarında, aylık 683 milyon liranın altında gelir sağlayanlar fakir, 255 milyon liranın altında gelir sağlayanlar ise açlık sınırında yaşıyor. Aylık 255 milyon lira gelir 192 dolara, yıllık olarak da 2 bin 309 dolara denk geliyor. Dört kişilik ailenin bu geliri de kişi başına 577 dolar gözüküyor. Yıllık geliri bu rakamın altında kalanlar, açlık sınırında yaşıyor. Veri Araştırmanın rakamlarına göre geliri bu rakamın altında kalan 7.3 milyon kişi var. Kırsal bölgeler gelir daha düşük olduğundan Türkiye genelinde bu rakam 35 milyonu geçiyor. Aylık 40 dolar gelirin 20’ye bölümü ile yapılan hesaplamada, şehirli nüfusta en üstteki yüzde 5’lik ilk gruptaki 113 bin kişinin yıllık geliri 32 bin dolara yakın. 7 milyon kişinin ise 481 dolar. En zengin arasındaki farkın 66 kat olduğunu gösteriyor. Nüfusun 20’ye bölümüyle hesaplanan tabloda da en üstteki yüzde 5’in hane başına geliri 34 bin 969 dolar, kişi başına gelir 10 bin 172 dolar. En alttaki yüzde 5’lik kesimin evine ise yılda bin 285 dolar girerken kişi başına gelir 396 dolarda kalıyor. Bu araştırmaya göre ‘hane geliri’ açısından en üsttekilerle en alttakiler arasındaki gelir farkı 27 kat.

Bunca rakamdan devreleri karışan ve hiçbir şey anlamayan Yandım Ayhan, yine de tepki göstermeden duramaz:

- Şu işe bak abi ya...

Osman, günün en kazık sorusunu Selim'e yöneltir:

- Söyle bakalım Tilki efendi, senin sorular mı, yoksa bu gerçekler mi daha abes?

Tilki Selim artık okey atar hale gelen elini herkese göstererek cevap verir:

- Osman haklı! Türkiye'nin gerçekleri daha abes. Ancak bir gerçek daha var ki, kardeşiniz okey atıyor...

***

Yeni bir oyun için harmanlanan taşların şıngırtısı arasında, Çamur Şevket daha kazık bir soru sorar:

- Abi bizi yönetenler nasıl uyuyor ya? Bunları görmüyor mu?

"Görüp görmediklerini bilmem ama, bundan sonra rahat uyuyamayacakları kesin" diye durum değerlendirmesi yapan Osman devam eder:

- Uyku insanlar için önemli bir ihtiyaç arkadaşlar. Ancak, uyku bir gaflet anıdır aynı zamanda...

Uykuyu çok seven Yandım Ayhan rahatsız olur:

- Nasıl oluyo abi?

- Seni bağlamaz oğlum dinle...

- Açık gonuş ya, kim beni baalamaz?

- Oğlum seni ilgilendirmez diyorum, istediğin kadar uyuyabilirsin. Bakın Endonezya Devlet Başkanı Vahid vardı ya, hani görevden alınan, yeni başkan yemin ederek işbaşı yapmasına rağmen uzun süre 'başkan benim' diye direnip başkanlık sarayından çıkmayan Vahid... Adam görevden alındığında uykudaymış. O horul horul uyurken, birileri yeni bir başkan seçip, kendisini saf dışı bırakmış...

Yandım Ayhan:

- Lan, iyi ki başkan deelim, bu uykuynan yakarlardı beni!

Osman'ın mesajı başkadır:

- Bizim başbakan, kafasına yazar kasa atan vatandaşın halini düşündükçe zor uyuyordur artık...

Tilki Selim, Osman'a ara gazı verir:

- Abi helal olsun, bugün kitabın ortasından konuşuyorsun be...

- Yanlışım varsa söyle Tilki, sen başbakan olsan rahat uyuyabilir misin? Memlekette her şey var vatandaşta para yok. On yıl önce dünya bizi bölgenin süper gücü diye konuşuyordu, şimdi cüce bile değiliz!

Çamur Şevket bu vahim tabloya daha fazla dayanamaz:

- Sus be Osman abi, içimizi kararttın valla...

Çamur Şevket iyice umutsuzluğa kapılır:

- Yok abi, benim persiz el adam olur bu memleket zor düzelir...

Falanfilan Osman, sosyal patlama yönünde bir tehlike görerek duruma müdahale eder:

- Arkadaşlar durum vahim dediysek, düzelmez demedik. Kötü gidişin zirvesindeyiz, artık her şey daha iyiye doğru gidecektir. Umutsuzluk bize yakışmaz...

Tilki Selim taşı gediğine koyar:

- Abi Kemal Derviş'le başbakan da öyle diyo...

- BİTTİ-

(NOT: Uzaylı Öyküler serisini; ekonomik krizlerle perişan olduğumuz 2001 yılında ülkemizde medyaya yansıyan ufo / uzaylı haberlerinden esinlenerek yazmıştım.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dursun Erkılıç Arşivi