YAĞMA HASANIN BÖREĞİ OLAN ÜLKE TÜRKİYE
Ülkenin neyi talan edilmedi ki! Rant söz konusu olunca zihniyet sahibi olanlarda bu yolda ilerleme kaydediyor. Bir çevre kalmıştı yağmalanmayan. Ya da göze görünmeyen. Onu da 2004 de çıkarılan maden yasası ile yabancı sermayeye de yol açılarak ona yerli işbirlikçileri ile de yandaşlık ederek içine ettik doğanın ve de ülkenin. Türkiye de faaliyet gösteren şirketlerin sayısı 143. Türkiye de ki maden sahalarında aldıkları arama-işletme ruhsatlarıyla sahip olan şirketlere de yeni fırsatlar doğdu.
Maden İşleri Gen.Md. nün 5576 ihalenin ardından şimdi de 4000 civarında sahanın özelleştirilerek ranta kurban edilmesine hazırlanılıyor. Yapılacak ihale ile 75 ilde maden arama hakkı özel şirketlerin eline geçecek. Yabancıların sahip olduğu maden alanı 150 bin km kare alanı kapsıyor. Bu alan Türkiye yüzölçümünün % 19 unu kapsıyor. 2004 de yürürlüğe giren yasayla madencilik sektöründe sömürgecilik döneminin başlamasını sağlayan 5117 sayılı maden yasasıyla Türkiye yabancı maden arayıcılarının istilasına uğruyor.
Türkiye dünyada ki bor madeninin %70 ine sahip. Bor geleceğin petrolü olarak kabul ediliyor. Türkiye de bor madenini çıkaran çok sayıda yabancı şirket var. Son çıkarılan yasa ile Türkiye de ki madenlerin tamamı yabancı şirketlerin ellerine geçmiştir. Elde edilen madenler hammadde olarak yok fiyatına dışarıya gitmekte çok daha pahalı bir şekilde mamul madde olarak Türkiye ye satılmaktadır. Türkiye adeta bir kazı ve rant alanına dönüşmüştür. Herhangi bir sınırlama bile yoktur. Ülkenin ormanlarında, sulak alanlarında, Milli parklarında, koruma altına alınmış doğal ve kültürel SİT alanlarında maden aramaları 2004 de çıkarılan 5117 sayılı yasanın mantığı çerçevesinde talan edilmektedir. Yasada ki mantık kamu yararı değil maden arayıcısının karına yöneliktir.
Bu yasa ile Anayasanın çevre ve insan sağlığının korunmasını amaçlayan bir çok hükmünü ve taraf olduğumuz Uluslar arası sözleşmelerde ki yükümlülüğümüzü de ihlal etmektedir. Bu yasa ile bu günün ve gelecek kuşakların sağlıklı yaşam ortamı da yok edilmektedir. Rant uğruna yerli ve yabancı maden arayıcıları tarafından talan edilen ülkemizin geride kalan orman ve bitki örtüsünü de afetlerden-sabotajlardan koruyamıyoruz. Betonlaşmaya kurban ediyoruz. Ya kendi ellerimizle yakıyor ya da yok oluşunu vah çekerek seyrediyoruz. Bunun son örneği Gelibolu orman yangının da İzmir/ Karabağlarda ki orman yangınlarında görülmektedir.
Yer altı kaynaklarımızı talana açarken artık sıra yer üstünde ki göllere-nehirlere parklara kadar gelmiştir. Sırada doğa harikası SALDA gölü vardır. Çevre Bakanı buraya çivi bile çaktırmayacağım derken, ertesi günlerde TOKİ ye yapılaşma izni verilmiştir. Bu aldatmaca af kabul etmez.Bunun günahı vebali bunu yapanlara kesilir. Artık siyasi muktedirlerin sözlerine de itibar edilmemektedir. Halkımız güvenini yitirmiştir. Kaz dağlarında ki maden sahası için 200.000 ağacın kesilmesini de Bakanlığın elemanlarınca sağlanmıştır. Top gezdirerek ben yapmadım o yaptı demek kimseyi aklamaz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Eskişehir’in, Beylikova- Sivrihisar- Mihalıççık- ilçelerinde demir ve nikel madeni için istenen kapasite artırımını da kabul etmiştir. Çevre örgütlerince yapılan bir tespitte 187bin 225 ağaç kesilecektir. ‘’ Ormancılık açısından bir sakınca yoktur’’ diyen de maalesef ormancıdır. Eskişehir Orman Müdürlüğüdür. Rant tutkusu sadece bu saydığım yerlerde değil adeta tüm Türkiye geneline ulaşmıştır. Siyanür ile yapılan aramalardan FATSA ilçesi de nasibini almaktadır. Ordu’nun Fatsa ilçesinin Bahçeler köyü mevkiinde 2015 yılında faaliyete başlayarak siyanürle altın arayanlar altın madeni için 1140 dekar Orman alanı 729 dekar tarım alanını yok etmişlerdir. Yok edilen alanlar sadece bunlar değildir. Bursa-İznik de çinko, kurşun, bakır ocağı aramaları için ÇED raporu ile maden aramalarının yapılacağı alan bitkisel çeşitlilik açısından en zengin rezerv bölgesidir. Yapılması düşünülen aramalar İznik gölü sınırlarına kadar dayandığından koruma bandına kadar girmektedir.
Sırada Munzur dağları maden sahası vardır. 1900 çeşit endemik bitki ve Orman örtüsüyle kendine özgü 227 çeşit bitki örtüsüyle 60 km boyunda ki dağ yağmaya açılacaktır.Arama yapan şirketler için önemli olan kendi karıdır. Ancak ülkemiz için yitip giden ağaç-orman-su değil vatandır. Kesilen her ağacın iklim değişikliğine neden olduğu unutulmamalıdır. Sözüm ona Müslüman geçiniriz. Kuran da bile 300 yerde ağaç ve onun yeri konu edilmiştir. Osmanlı döneminde bile yapılan yapılarda kuş evlerinin varlığı görülür.