Ağustos, Sivas...
Türkiye’nin ‘göbek adı’ Ağustos olsa gerek!
1071 Malazgirt Zaferi, 1473 Otlukbeli Zaferi, 1514 Çaldıran Zaferi, 1516 Mercidabık Zaferi, 1521 Belgrad’ın Fethi, 1526 Mohaç Zaferi, 1571 Kıbrıs’ın Fethi ve 30 Ağustos 1922’deki Büyük Taarruz gibi zaferler Türklerin bölgeye kök saldığı, Anadolu’nun yurt yapıldığı tarihi hadiselerdir.
EMPERYALİST ÇEMBER…
Türkiye sıkıntıda…
Emperyal leş kargaları çepeçevre sardı vatanı…
Kimi Ege’yi yutmak kimi Akdeniz’i gasp etmek kimi Karadeniz’i içmek istiyor
Boğazlarımıza sarılıp Marmara’ya el koymak isteyenler bile var…
Avuçlarını yalatmanın vakti geldi de geçiyor…
Dün de böyleydi…
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve Türk milleti olaya el koydu…
Kimi denize döküldü kimi topukları kıçına değerek tüydü…
Mehmet Akif’in dediği gibi:
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
İHTİYACIMIZ OLAN RUH O…
Evet…
O emsalsiz direniş ruhuna yine ihtiyacımız var…
O ruh o zaman Sivas’tan şahlanmıştı…
Yurdun dört bir yanından gelen delegelerce mandacı ve himayeci anlayışı reddeden, emperyalizme boyun eğmeyen bağımsızlık mücadelemizin ve Türkiye Cumhuriyetimizin temelinin atıldığı, Büyük Atatürk’ün ‘Milli Mücadelenin merkezi’ olarak açılışını yaptığı Sivas Kongresi 100 yaşında.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Emperyalistlerce işgale uğrayan vatan topraklarını kurtarmak ve Türk milletinin bağımsızlığını sağlamak için seçilmiş temsilcilerin 4 Eylül 1919 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas’ta bir araya gelmesiyle gerçekleşen ve millete cesaret aşılayan Sivas Kongresinde alınarak dünyaya haykırılan kararlar çok önemliydi…
GÖZLERİNE, KULAKLARINA SOKA SOKA…
Yüz yıl önce alınan o kararlar mandacı ‘mandalara’, ecnebisever ‘muhibbilere’, bu topraklarda gözü olanların gözüne soka soka ilan edilen ve “Vatanın bölünmez bir bütün olduğu” vurgulanan
kararlar ne diyordu?
• Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, ayrılamaz
• Her türlü işgal ve müdahaleye karşı, millet birlik olarak kendisini müdafaa ve mukavemet edecektir.
• İstanbul Hükümeti, dışarıdan gelecek bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.
• Kuvayı Milliye’yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak esastır.
• Manda ve himaye kabul olunamaz.
• Aynı gaye ile milli vicdandan doğan cemiyetler “ Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti “ adı altında birleştirilmiştir.
• Milletimiz çağdaş gayelerin büyüklüğüne inanır ve teknik, sınai ve iktisadi durumumuzu ve ihtiyacımızı takdir eder.
• Mukaddes maksadı ve umumi teşkilatı idare için kongre tarafından bir Heyet-i Temsiliye seçilmiştir.
SONUÇ. EMSALSİZ BİR ZAFER OLDU
Bu kararlarla ülkedeki tüm yerel direniş örgütleri “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirildi. Başkanlığına da Mustafa Kemal seçildi. Kongre sonunda oluşturulan “Heyet-i Temsiliye” de milletin isteklerini yansıtan ve savunan bir meclis görevi üstlendi.
Sonuç: Zafer…
Faruk Nafiz Çamlıbel’in ‘Zafer Türküsü’ ile noktalayalım:
Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayanın,
Gözyaşı boşana boşana gider.
Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri.
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.
Bu yolda herkes bir, ey delikanlı!
Diriler şerefli, ölüler şanlı.
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.