Babalar Günü'nüz kutlu olsun
Sizler geç kaldınız Türkiye’de yaşayanlar. Biz Avrupalılar, Avrupa'da yaşayanlar yine sizden önceyiz. Bu konuda da yani, “BABALAR GÜNÜ” konusunda da sizden öndeyiz!
“BABALAR GÜNÜ” Tarihte ilk kez, Amerikan iç savaşı gazisinin kızı Sonore Smart Dort'un önerisiyle önce Amerika’da daha sonra tüm dünyada kutlanmaya başlanmıştır. Sonore'nin babası, annesinin yokluğunda altı çocuğunu hem babalık, hem de annelik yaparak büyütmüştür. Sonore'nin fikrine göre, tıpkı
“Anneler Günü” gibi, Babalar günü de olmalı, kutlanmalı, fedakâr babalar hatırlanmalı, ödüllendirilmelidir."
“Babalar Günü”nün babasının 5 Haziran olan doğum günü olmasını düşünen Sonore, çalışmalarını bu tarihe yetiştirememiş, Haziran ayının üçüncü haftasına sarkmış bu nedenle her yıl, Haziran ayının 3. haftasının pazar günü olmasında karar kılınmıştır.
“Babalar Günü” ilk kez 19 haziran 1910 tarihinde Waşington'da resmiyet dışı olarak kutlanmıştır. Resmi olarak kutlanan ilk babalar günü, 1966 yılının Haziran ayının üçüncü pazar günü olup, Amerika Başkanı Lyndon Johnson tarafından onanarak tescil edilmiştir...
Katolikler, “BABALAR GÜNÜ”nü dini açıdan ele alıp değerlendirmişler, İsa Peygamberin anısına her yıl, Mart ayının 19. gününü St Josep günü olarak kabul etmişledir. İsa'ya armağan ettikleri bu günü, İsa Peygamberin nezdinde kutlayıp babalarına armağan ederler...
BABALAR GÜNÜ, ANNELER GÜNÜ'ne göre sönük geçse de yine kapitalizm yapacağını yapmış, günün anlamını değiştirerek amacını, hedefini alış veriş çılgınlığına döndürmüştür...
Anneler Günü kadar içten, Anneler günü kadar samimi, yaygın, olmayan Babalar Günü'nü biz Avrupa'da yaşayanlar geçen hafta kutladık... Avrupa'da Babalar Günü, Sanki bir zorunluluğu yerine getiriyormuş, inançsız ibadete durmuş gibi isteksiz içtensiz, coşkusuz geçer...
Dini temayüller dışında Avrupa'da her yıl, Mayıs ayının ilk pazar günü:
“ANNELER GÜNÜ” yine her yıl, Haziran ayının ikinci pazar günü:
“BABALAR GÜNÜ”dür.
"Babalar gününde, "Babanı aradın mı, halini hatırını sordun mu" diye sorduğunuz iş arkadaşınız Bernhard'dan:
"Amaan, o beni arasın, ben de bir baba olmuşum!" cevabını alırsınız.
Ya da, öğrenciniz Dominik'in,"Babana hangi hediye'yi aldın?" sorunuz karşılığındaki cevabı: "Babamı tanımıyorum!"kidir.
Avrupa'da sosyal yaşam farklıdır. Anne beğendiği veya birlikte olduğu adamdan hamile kalıp çocuk yapmıştır. Evlilikler genelde resmi olmayıp, birlikte yaşama, hayat ortaklığı biçimindedir. Bir süre sonra anlaşamayan çiftlerden baba, valizini alır gider. Çocuk anneye kalır anne çocuğa bakar büyütür... Dolayısı ile çocuğun bağı hep anne iledir. Anne, alabilirse babadan mahkeme kararıyla nafaka alır. Yani, babanın çocuğun büyümesine katkısı sadece verdiği nafaka ölçüsündedir, çocukların babaya, Babalar Gününe bakışları da elbette:
“BABAYI ALIRSIN!” düşüncesinde ve görüşünde olacaktır...
“BABALARIN” tek beklentisi çocuklarının sağlık, mutluluk haberleridir. Hiç olmazsa bu günün hatırına yılda bir defa da olsa; yaşayan babalarımızı ziyaret edelim, telefon ederek bu günün hatırına yılda bir defa da olsa bir; "ALO" dememiz yeterlidir babalar için...
Hayatta olmayanların mezarlarına ulaşmamız mümkünse mezarlarında ziyaret edip, içimizi dökelim dertleşelim, hasbi-hal edelim...
İnanın, ayrılırken ferahladığımızın, bunalımları aştığımızın farkına varırız...
O fedakâr, vefakâr, o cefakâr babalar;
Sağlıklarında olduğu gibi, yokluklarında da yanımızda olup yol gösterecekler bunu bizlere hissettireceklerdir...
Yine ellerinde takım sandığı, üstlerinde mavi iş elbiseleri ile “ÖNEMLİ BİR USTA” tavırları içinde gelerek; Damlayan musluğumuzu tamir edip, ödenmeyen borçlarımızı, bir plana, bir düzene sokacaklardır...
“BABALARIN ERDEMLERİ ÇOCUKLARININ SERVETİDİR”
(Anatole France)
“BABALAR GÜNÜMÜZ” KUTLU OLSUN…
Saygılarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.