Başkent Ankara’dan Payitaht Bursa’ya…
Akdeniz kan rengine bürünmüşken; Gazze’den yükselen kadın / kız, çoluk / çocuk, yaşlı / genç çığlığıyla yürekler parçalanırken; Başkent Ankara’da çaresizce oturmak dokunuyor insana… İnsanlıktan çıkmış insanları yola getirmenin yoluna düşme imkanı buldum…
BAŞKAN ALİNUR AKTAŞ’IN DAVETİ…
Bendenizin de içinde bulunduğu gazeteci grubuna yolu açan da yol gösteren de Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş idi. 4 asırlık Bursa Mevlevihanesi’ni ihya ederek vatandaşın hizmetine sunan Aktaş, her hafta düzenlenen sema gösterilerinin bu mevlevihaneye yakışan tarz ve kalitede olması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış; bunu bizim de görmemizi ve sizlere anlatmamızı istemişti…
Bursa ve Mevlevihane’ye dair görüş ve değerlendirmelerimi aktarmazdan evvel öncelikle Ankara’dan yola çıkmam gerekiyor…
YÜREĞİMİ ‘SEFER’ HAVASINA SOKTUM
Sefer Düştü Gürcistan’a türküsünü terennüm ederken, “Dinleyin yiğit sözünü / Çekerim güzel nazını / Gürcistan’ın has kızını / Terkin alıp kaçan gelsin” dizeleriyle coşturduğum yüreğimi, ‘Bursa seferi’ne hazırladım!
Bursa… Daha önce defalarca gitme, görme imkanı bulduğum ve fakat hâlâ birçok yerini sadece söz ile bilip tanıdığım kadim şehir…
Göz ile görmek varken söz ile yetinmek kesmiyor insanı. Bursa ile bir kez daha göz göze gelmezden evvel; “Dağların kokusu yazınan gelir / Oğlanın sevdiği nazınan gelir” gelir dizelerinin yer aldığı yöre türküsüyle hazırladım kendimi yola…
Tamam, kabul ediyorum, “Cici pabucum cici / Gezdiğim çimen içi / Benim de sevdiceğim / Kavrulmuş badem içi” dememi gerektiren bir ahval ve şerait yoktu ama yine de; Kaleden indim aşağı / Topladım arpa başağı / Yar Mevla’nı seversen / İn merdivenden aşağı” manisiyle yanıp tutuşan sevdalılara saygı duydum…
MEVLA, MEVLANA, MEVLEVİHANE…
Türküdeki ‘Mevla’ ile sarsılmam doğaldı! Mevla’nın yolundan ayrılmayan Mevlana’nın hayat tarzını, dünya görüşünü yansıtmak ve benzersiz sema ritüelini yaşatmak maksadıyla kurulmuş mevlevihanelerden birine yönelmişken sarsılmazsam yüreğimde bir sıkıntı var demekti! Şükür ki yoktu…
Velev ki ruh halim Bursa Kumaşı gibiydi amma; filhakika, heyecanlıydım da! Hatta bir helecan titremesi, Uludağ’ın tepesinden akıp gelen dudi muannidi (inatçı dumanı) yüreğimin zirvesine oturtmuştu sanki…
Ne gam!
Bursa'da bir eski cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdıyan su;
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
(…)
Dizeleriyle Ahmet Hamdi Tanpınar…
400 yıllık mevlevihaneyi ve kadim şehri ihya eden Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş…
Benzersiz güzelliklere, özelliklere sahip Bursa…
Ve sürprizler beni bekliyordu…
Bosna’da, Karabağ’da, Gazze’de insanlıktan çıkmış insanları yola getirmek için “Kim olursan ol…” diyen Mevlana’nın ‘gel’ çağrısına icabet için bindik bir alamete, Bursa’da erdik selamete…
Diyeceklerim var…
YARIN: Alinur Aktaş’ın hayalindeki Bursa ve ötesi…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.