Abdullatif Acar

Abdullatif Acar

Çalışmalarıyla örnek bir müftü

Çalışmalarıyla örnek bir müftü

Hak sahibine hakkını teslim etmek insani bir görevdir. Marifet ne kadarda iltifata tabiyse de öyle insanlar tanıyorum ki Diyanet Teşkilatında, görünmek ve övünmek için hiç değil, rıza-i ilahi için canla başla, mesai mefhumu nedir bilmeden çalışıyorlar. İşte bunlardan bir tanesi de şu an Trabzon’un Araklı İlçe Müftüsü olan Sayın Abdülkerim Tohumcu hocam. Diyanet Teşkilatını devletin sırtında kambur görecek kadar özürlü bakışlara sahip, önyargılı, belli bir cenahın kulakları çınlasın diye yazıyorum. Yıllarca Diyanetin en büyük bütçeyle hiçbir iş yapmadığını, din görevlilerin pasif olduklarını “sallabaşı al maaşını” inancıyla hareket ettiklerini” iddia eden insanlara binlerce örneği olan vefakâr, fedakâr din gönüllüsü kardeşlerimin içerisinden sadece bir hocamızı misal vermek istiyorum.

Din görevlisi tabirinin yaptıkları güzel hizmetlere dar geldiğini düşünüp Din Gönüllüsü olarak görev yapan Sayın Müftü Abdülkerim Tohumcu hocamızın ilk görev yeri Erzurum’un Hınıs ilçesi olur. İlçeye gider gitmez, metruk durumda olan müftülük hizmet binasından başlar işe.  Kısa bir zamanda hayırsever vatandaşların da yardımıyla küçük bir ilçe olan Hınıs’a Konferans salonuyla, kütüphanesiyle, bahçe düzenlemesiyle Erzurum’da örnek sayılacak, maderin bir müftülük binası kazandırır. Hemen ardından bugün birçok ilde olmayan büyük bir caminin temelini attığında” elde hiçbir şey yokken bu büyüklükte bir caminin nasıl tamamlanacağını” soranlara “durun bakalım! Biz kendimize iş yapmıyoruz, Allah’ın evini inşa ediyoruz o isterse hiç umulmadık yerden yardım gelir, biz de tamamlarız “diye kararlığını bildirir. Orada bulunan O’nun hizmet aşkına şahit olduğunu şöyle anlatıyor: İnşaata gelir gelmez küreği alır çalışırdı. Her geldiğinde “Ustalar benim bugün işim ne?” diye soruyordu. Hiç iş olmasa eline keseri alır, tahtalardan çivi çekerdi. Bazen de ustalara çay yapardı.” Canla başla çalışıp, gecesini gündüzüne katarak Allah’ın yardımıyla o işi de tamamlar. 3000 kapasiteli olan, taziye eviyle, okuma salonuyla, müştemilatındaki kuran kursuyla bir külliye şeklindeki bu cami Erzurum’un en büyük camilerinden bir tanesi olarak yerini almış durumda.

Toplam maliyeti trilyonlara ulaşan camiler, Kuran kursları, lojmanlar, okuma salonları, gençlik merkezleri adeta ilçenin çehresini değiştirirken, her güzel işte onun imzasının olduğunu görmemek mümkün değil.  İlçede manevi olarak kalkınma planları uygular adeta Abdülkerim Tohumcu hocamız.  Yüzlerce Kur’an talebesi yetiştirir, irşat programları düzenler, eşiyle beraber ev ev, köy köy vaazlara gidip insanları dini konularda aydınlatır.  Küs olanları barıştırmaya uğraşır, kan davalarının bitirilmesi için öncü olur. Şimdi onun sayesinde birçok “kan davası” son bulmuş durumda. Halkla iç içe olan, bazen bir arkadaş bazen bir imam bazen yeri geldiğinde müezzin bazen vaiz olarak insanları irşat eder.  Her memur gibi görev yerinin değişmesi nedeniyle Araklıya müftüsü olarak tayini çıktığında “giderken en çok üzüldüğün şey, özlem duyacağın, geriye dönüp ‘keşke’ diyeceğin şey nedir diye sorduklarında her caminin yanına bir gençlik merkezi yapmaktı hayalim, teşebbüs ettim fakat bitiremedim. Onun için üzüldüm ancak inanıyorum ki benden sonraki müftü bey bunu tamamlayacak.

Müftü Abdülkerim Tohumcu Araklı İlçe Müftülüğüne atama kararı çıkınca oturacağı lojmanın durumunu, şahsi işlerini sormadan yapımı devam eden büyük bir caminin inşaatın durumu nedir ne aşamadadır, diye sorar durur. İlçeye ayak basar basmaz müftülük binasına gitmeden “nasıl olsa gideriz, şu inşaatı bir gezelim, der cami inşaatını yerinde görmek ister. Zaman geçirmeden çalışmalarını hızlandırır. Dört minareli cami şu an büyük bir ihtimalle tamamlanmak üzere.  İbadete açılınca  Karadeniz’in en büyük ve en görkemli camisi olarak yerini alacak “Ağaç yaşken şekil alır, biz evlatlarımıza dini, diyaneti öğretmesek vatan bayrak sevgisini aşılamasak bunu farklı mihraklar koz olarak kullanarak ellerimizden evlatlarımızı alırlar. Zaman durma zamanı, istirahat vakti değil” diyerek görevlilerini motive eder.   Sayın Tohumcu, Kur’an kurslarına, özellikle 4-6 yaş gurubu kurslara ağırlık verir. Koskocaman modern binaların tamamlanmasını sağlar.  Kur’an kurslarının bir kısmı tamamlanmış, bir kısmı tamamlanmak üzere.

Adeta bir belediye başkanı gibi çalışan Sayın Abdülkerim Tohumcu, yeri gelir insanlara dini, diyaneti anlatmak için her fırsatı değerlendirir, Yolda karşılaştığı insanlara hâl hatır sorduktan sonra hemen ayaküstü bir iki ayet anlatır, camiye ve cemaate gelmelerini teşvik eder. Personelini bir abi, baba gibi korur, onların sıkıntısını kendi sıkıntısından önce halletmeye çalışır. Mesela bir personeli imam kalp krizinden vefat ettiğinde çocukları için ev almayı bile düşünmüş, hemen işe koyulmuş, kısa bir zaman sonra evi teslim edecek inşallah.

Şimdi bunun gibi birçok örnek müftü ve din gönüllüsü kardeşlerimiz varken bunları görmemezlikten gelmek, birkaç insanın hata ve kusurunu 150.000 personeli olan Diyanet Teşkilatına mal etmek iyi niyetle bağdaşır mı? Vatanımızın her ücra köşesinde bir gönüllü gibi, kısıtlı imkanlara rağmen canla başla görevlerini yapan bu kardeşlerimize millet olarak minnet duymalı değil miyiz?

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Abdullatif Acar Arşivi