Çanakkale Geçilmez (1)
Churchill’e göre asıl darbenin indirileceği yer, Boğazlar’dı.
Bu çerçevede, İstanbul ele geçirilirse savaş kazanılmış olacaktı
GİRİŞ
Devam eden I. Dünya Savaşı’nda kanlı muharebelerin cereyan ettiği cephelerden biri de Çanakkale Cephesiydi. Bu cephe, Müttefik Kuvvetlerin denizden ve karadan geçmek çok çaba sarf etmekle birlikte başarısız olduğu, ecdadımızın da müstesnâ başarılarıyla dolu bir cepheydi. 18 Mart’ta 109. Yıldönümünü idrak edeceğimiz Çanakkale Deniz Zaferi’ni, sebep ve sonuç ilişkilerini de dikkate alarak bu makale sayfasının sınırlılıkları içinde bugünden başlamak üzere peş peşe üç gün sürecek bir makale dizisi ile ele alacağız.
KÜRESELLELEŞEN BÖLGESEL BİR SAVAŞ…
Avusturya-Macaristan Veliahdının 28 Haziran 1914 tarihinde Saraybosna’da Avusturya-Macaristan uyruklu bir Sırp tarafından öldürülmesinin ardından Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasında yükselen tansiyon 28 Temmuz’da iki ülke arasında savaş çıkmasına, akabinde de bu ülkelerin doğrudan/dolaylı dâhil oldukları ittifaklar nedeniyle de bu savaşın bir hafta zarfında önce Avrupa’da, sonra da dünyada genel bir savaşa evrilmesine neden olmuştur.
MARN YENİLGİSİ VE UZAYAN GENEL SAVAŞ…
Savaşın başlamasını izleyen eden bir ay zarfında önce Fransa’yı, ardından da Rusya’yı saf dışı etmeyi planlayan Almanya 6-11 Eylül’de gerçekleşen Marn Muharebesi’nde Fransız-İngiliz kuvvetleri karşısında aldığı yenilgi üzerine Batı Cephesi’ndeki durum siper savaşına dönüşmüş, bu durum da savaşın uzayacağı anlamına gelmiştir.
OSMANLI’NIN SAVAŞA DAHİL OLMASI…
Savaş öncesinde İtilaf Devletleri nezdinde yaptığı ittifak kurma çabalarından olumlu sonuç alamayan Osmanlı Devleti 2 Ağustos’ta Almanya ile akabinde de Avusturya Macaristan ile Savunma ve İşbirliği Anlaşması imzalamış, 29 Ekim 1914 tarihinde de Osmanlı Karadeniz Filosu tarafından Rusya’nın Karadeniz’deki deniz üslerini ve kimi liman kentleri bombardımana tâbî tutulunca 1 Kasım’da Rus Kafkas Ordusuna ait birlikler Kafkas sınırından girerek ileri harekata başlamış ve ertesi gün de Rusya resmen Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmiştir.
BOĞAZ TABYALARININ BOMBALANMASI
İngiliz savaş gemileri 3 Kasım’da Çanakkale Boğazı açıklarından Ertuğrul ve Seddülbahir mevkiindeki Türk tabyalarını top ateşine tutmuş, bu taarruza eşlik eden Fransız gemileri de Kumkale ve Orhaniye tabyalarını bombardımana tâbî tutmuş, 5 Kasım’da da İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmiş, bu gelişmelerin ardından 11 Kasım’da padişah iradesi ile İtilaf Devletleri’ne harp ilan edilmiş, 13 Kasım’da Padişah iradesi ile İtilaf Devletlerine karşı Cihad-ı Mukaddes kabul edilmiş, ertesi gün de Fatih Camii’nde ilan edilmiştir.
BOĞAZ’IN DENİZDEN ZORLANMASINA DAİR PLANLAR VE İLK GİRİŞİMLER
İngiltere Denizcilik Bakanı Churchill Ağustos sonu - Eylül başında Çanakkale’ye karşı girişilecek bir taarruzun planlarını hazırlamış, 21 Eylül’de Malta’daki İngiliz Amirali Carden’a emir vererek, Çanakkale Boğazı’ndan çıktıkları takdirde, Osmanlı Devleti henüz savaşa girmemiş olmasına rağmen, Osmanlı Donanmasındaki Almanya menşeli ve ateş gücü yüksek savaş gemileri olan Goeben ve Breslau gemilerinin [1] batırılmasını emretmiştir.
İngiltere Denizcilik Bakanı Winston Churchill’e göre Batı Cephesi’nde savaşın sonucu her ne olursa olsun, Almanya’nın başarısı ya da başarısızlığı, Yakın Doğu’daki savaş sonrası nüfuzun derecesiyle ölçülecekti. Kezâ Churchill’e göre asıl darbenin indirileceği yer, Boğazlar olup bu çerçevede İstanbul ele geçirilirse savaş kazanılmış olacaktı.
3 Kasım’da İngiliz ve Fransız gemilerinden oluşan 18 parçalık bir Müttefik Donanması’nın Çanakkale Boğazı’na taarruzunda İngiliz gemilerinin Boğaz’ın Avrupa yakasının giriş kısmındaki Seddülbahir ve Ertuğrul Tabyalarına, Fransız gemilerinin de Boğaz’ın Asya yakasının kısmındaki Orhaniye ve Kumkale Tabyalarını bombalaması İngiltere ve Fransa’nın, Osmanlı Devleti’ne fiilen savaş ilan etmesi anlamına geldiği gibi, Boğaz’a karşı bir harekât yapacaklarına ilişkin niyetlerini de açığa vurdukları anlamına geliyordu. 1914 yılı sonlarında Savaş Konseyi [2] üyesi Winston Churchill ve Maliye Bakanı David Lloyd George; Çanakkale Boğazı’nın denizden zorlanarak geçilmesini, takiben Osmanlı başkentinin işgâl edilmesini ve böylece Osmanlı Devleti’nin savaşta saf dışı bırakılmasını, Müttefik Donanmasının Karadeniz’e çıkmasını, Rusların şiddetle ihtiyaç duyduğu hububatın sevk edilmesi için deniz yolunun açılmasını, Karadeniz üzerinden Tuna Nehri’ne geçilerek Avusturya-Macaristan ve Almanya’nın 1915 sonlarına kadar saf dışı edilmesini hedefliyordu.
Boğazların kapatılması nedeniyle sıkıntı çekmeye başlayan Ruslar da, Osmanlı kuvvetleri karşısındaki Kafkas Cephesi’ne ilaveten kendisinin rahatlatılması için Müttefikler tarafından ilave bir cephe açılmasını istemişler, bu konuyla irtibatlı olarak Churchill ve Lloyd George tarafından da Çanakkale Boğazı’nın zorlanarak geçilmesi ve ardından İstanbul’un işgâl edilip Karadeniz’e oradan da Tuna’ya geçilip Almanların mağlup edilmesi hedeflenmekteydi.
MAREŞAL SANDERS’İN DEĞERLENDİRMELERİ…
O dönemde Osmanlı Ordusunda 1. Ordu Komutanı olarak görev yapmakta olan, Çanakkale Cephesinde Deniz Harekâtının ardından Gelibolu yarımadasında gerçekleşen kara muharebeleri esnasında 5. Osmanlı Ordusuna komuta eden, 27 Şubat-30 Ekim 1918 döneminde de Filistin Cephesindeki Yıldırım Orduları Grubuna komuta eden Mareşal (Alman) Liman von Sanders, anılarında, 1915 yılının başında, genel dikkatin gitgide daha çok Çanakkale Boğazı’na çevrilmeye başlandığını, özellikle de Atina üzerinden Müttefik Kuvvetlerin niyetleri, gemi hareketleri ve asker nakliyesiyle ilgili birçok haber geldiğini, İngiliz-Fransız harp filosunun İstanbul istikâmetinde bir harekâtı yapmasının mümkün göründüğünü belirtmektedir.
Not: Devam edecek…
© 2024. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
SON NOTLAR
[1] Almanya menşeli olan bahse konu savaş gemileri 4 Ağustos 1914 tarihinde Fransa sömürgelerinden Cezayir’in Bône ve Phlippeville limanlarını bombaladıktan bir süre sonra Akdeniz’de devriye görevi yapan İngiliz savaş gemilerinin takibine mârûz kalınca kaçmış, 10 Ağustos sabahı Çanakkale Boğazı’ndan Osmanlı karasularına girerek sığınma talebinde bulunmuş, bu olay İtilaf Devletleri’nin baskısına neden olunca Osmanlı Devleti 16 Ağustos’ta bahse konu savaş gemilerini satın aldığını ilan etmiş ve Osmanlı Donanmasına katmıştır.
[2] Savaş Konseyi (War Council); İngiltere’de, I. Dünya Savaşı’nın etkin bir şekilde yüksek sevk ve idaresinden sorumlu meclis olarak kurulmuştur. Savaş Konseyi ilki 25 Kasım 1914 tarihinde olmak üzere 14 Mayıs 1915 tarihine kadar muhtelif aralıklarla toplanmıştır. Mayıs 1915 ayı sonunda Kabinenin değişmesiyle adı geçen Konsey, Haziran 1915 ayından itibaren “The Dardanelles Comitte (Çanakkale Boğazı Komitesi)” adını almıştır. Bu tarihten itibaren görev fonksiyonu değişmemekle beraber mesaisinin çoğunu Çanakkale ve Doğu Akdeniz konularına ayırmıştır. 7 Ekim 1915 tarihinde bu konseyin ismi “War Comittee (Savaş Komitesi)” olarak değiştirilmiş, ilk toplantısını da 2 Kasım 1915 tarihinde gerçekleştirmiştir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.