Çelişkiler ülkesiyiz
Ne garip bir ülkeyiz, bizim insanımızı anlamak gerçekten çok güç. Bizden olunca iyisin, bizden olmayınca yandaşsın, yalakasın oluyor ne yazık ki…
Hatırlanacağı üzere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Karadeniz gezisiyle ilgili başlayan tartışmalar her geçen gün giderek büyüyor. Başta ta kendi cenahları olan sol kesimden eleştirilerin ardı arkası kesilmedi ve kesilmeyecekte.
Vay efendim neymiş şu gazeteciler Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemiş sen onları nasıl Karadeniz turuna götürürsün diyerek aba altından sopa göstermeye devam ediyorlar. Başta ta sanatçı kisvesi altına saklanmış bir avuç insan tarafından.
Oy verdiler karşılığını bekliyorlar doğal olarak. Onlara konserler verdirecek, onları pohpohlayacak ve el üstünde tutulacak diye bekliyorlar. Haliyle karşı çıkmaları ondan yoksa umurlarında değil Ekrem İmamoğlu. Bir çıkarları ve beklentileri olmadığı sürece kafalarını kuma gömüyorlar.
Sanatçılar az kendini paralamadı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olması için. Onlar kendine göre haklı benim verdiğim oyla seçildin nasıl “yandaş medyadan” birilerini gezine götürürsün diyerekten.
Bu eleştirilerden birisi de dünyaca ünlü bir piyanist Fazıl Say’dan geldi. Say, Ekrem İmamoğlu için, “Ekrem İmamoğlu 'nu desteklediğim için pişmanım beni mağdur etti. Ona destek verdiğim için toplumdan af diliyorum”…
Benim anlamadığım nasıl mağdur olmuş bir türlü çözemedim. Sana üç kuruşluk piyano konser için beş kuruş verecekti oradan mı neman kesildi bilemiyorum? Bunu açıklaması lazım nasıl mağdur edilmiş herkes öğrenmeli bu mağduriyeti.
Yahu düne kadar bu gazetecilere yandaş, yalaka diyen sizlere ne oldu? Sesiniz kesildi. Demek solcu olunca gazeteci oluyorsun her türlü hakkı kendinde buluyorsun. Sağcı olup Erdoğan’ı destekleyince gazeteci olmayıp yalaka oluyorsun öyle mi? Sizin yatacak yeriniz yok inanın.
Bu tartışma daha uzun sürecek. CHP Sözcüsü Faik Öztrak’a göre ülkenin gündemini değiştirmek için bu tartışma uzatılıyormuş. Fakat CHP ülkesinin gerçeklerini savunmaya devam edecekmiş. Hangi gerçekler onu da anlamış değilim. Sizin ülke gerçeği ile ilginiz zaten yok. Sizin gerçeğiniz 2023 seçimlerinde nasıl iktidar oluruz diyerek HDP ile ortaklığınıza zeval gelmesin derdindesiniz.
Ama bana sorarsınız bu Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasında bir savaş. Ben muhalefet partisi genel başkanı olarak Cumhurbaşkanı adayı olacağım diyerek altılı masanın başında oturan Kılıçdaroğlu ile onu dinlemeyerek kendisini gizli Cumhurbaşkanı adayı gösteren İmamoğlu savaşı.
Düşünün bir belediye başkanı var seçildiği şehre yabancı ama her konuda bilgisi var. Çıkıp il il gezerek miting düzenliyor, konuşmalar yapıyor ve iktidarı eleştiriyor. Bunu hangi vasıfla yapıyor hiç kimse anlamış değil.
Parti lideri desen değil, Cumhurbaşkanı adayı desen değil. Peki ne için bu mitingler. Yoksa birileri ona seni Cumhurbaşkanı adayı olarak göstereceğiz haberin olsun çık şimdiden il il dolaş mı dedi bilemiyorum?
Yani bir belediye başkanının kendi seçildiği hizmet etmek ilk görevi değil mi? İstanbul’un sorunu ve derdi başından aşkın, sen kalkıp bunları çözmek yerine Türkiye’yi dolaşıp miting yapıyorsun. Bunu anlayan var mı bilmiyorum ama benim kafam almadı almıyor inanın.
Daha önce çok belediye başkanı gördük bulundukları şehirde bir açılış, bir toplantı olursa oraya gider üç beş kelam ederdi. Ne ülkesini eleştirir, ne de iktidar partisi ile kavga edip onlara demediğini bırakmazdı.
Ekrem İmamoğlu’nun amacı nedir bilmiyorum ama birilerinin bir şeyler bildiği kesin. Onu da yakında öğreniriz. Dediğim gibi kapısının önünü süpürmek yerine komşusuna kapısının önünü süpür demek gerçekten tam bir ironi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.