Selami Mutlu

Selami Mutlu

Corona 19 nedeniyle kapalıyız

Corona 19 nedeniyle kapalıyız

Gün geçmiyor ki CORONA-19 nedeniyle işletmeler kapanmasın. Kapatma kararı alan 146.000 işyerinin ancak %40,1 geri dönüş yapabiliyor. Devletin kapanma zorunda kalan işyerlerine Genel İdari Giderleri için yapabileceği ekonomik katkı gücü yok. Ancak git bankadan kredi al diyebiliyor. Devletin katkı payı olmadan ayakta durabilecek hizmet sektöründe ki firmaların mevcut şartlarda kapanmak zorunda kaldığı, binlerce çalışanın da mağdur olması kaçınılmaz. Bir zamanlar halkın hizmetkârı olacağız diye iktidara gelenler bu gün halktan kopmuş toplumsal sorunlarla, ekonominin gerçekleri ile ilgilenebilecek ve çözüm üretebilecek yeteneklerini kaybetmişlerdir.

Her ne hikmetse bugünlerde dillerine bir reform yapacağız vaatleri ile kendilerinin bile samimi olmadığı yaptıkları uygulamalara bile ters düşen niyetlerini gerçekleştiremeyecekleri hatta hayata geçiremeyecekleri reform vaatleriyle toplumun yükselen tansiyonunu düşürmeye çalışıyorlar. Bir yandan samimi olmayan reform vaatlerini sıralıyor öte yandan suç örgütü liderine kol kanat oluyor, muhalefet liderlerini, kaybettikleri belediye başkanlarını muhalif çıkan sesleri hukuka demokrasiye ve insanlığa ters düşecek bir dille ahlaksızca tehdit etme cesaretini sergiliyorlar. Yapılması gereken reformlar için her şeyden önce Ortaçağ da kalmış olan zihniyet değişikliğinin bilgi, birikim ve liyakat sahibi kadroların olması gereklidir. Sahip olunmayan değerlerin lafını etmek bile konuya ilişkin samimiyetsizliği ortaya koyar.

Yalanın dostu gerçeğin düşmanı çok olur. Başından beri süre gelen yalanlarla gizlenen rakamlarla vaka sayılarını ölüm adetlerini gizleyip bir takım tıbbi terimlerle laf kalabalığı yaratarak toplumu oyalayıp durdunuz. Oysa böyle gizli kapılar aralayıp konuşma yerine açık ve şeffaf bir dille konuyu topluma açıklayıp dursaydınız bu zor günlere karşı daha hazırlıklı olurduk. Gördüğünüz gibi gerçeklerinde bir gün, gün yüzüne çıkma alışkanlığı vardır. Sonuç güven kaybı olarak karşımıza çıkmıştır. Artık bu toplum sizin ak dediğinize kara diye bakmaya başlar. Gizlenen rakamlar illerin belediyelerdeki mezarlıklar müdürlüğünce sayı olarak açıklanıyor. Açıklamalarla gerçekler su yüzüne çıktı. Günlük ölüm sayısı sadece İstanbul ilinde haziran ayında varılan 70-80 sayısından bu gün varılan 170-200’lere çıkmış durumda. Artık başlangıçta alınması gereken ve ihmal edilen tam kapanma bile bu gün alınmaya kalksa tam bir çözüm sağlayamayacaktır.

Salgın başladığında tam bir kapanmaya gidilseydi salgın bu kadar yayılmayacak ölüm oranları da bu kadar artmış olmayacaktı. Halkın erdiği vergiler yapılan ve gerçek bir çözüm sağlayamayan çılgın projelere geçiş-uçuş garantili köprü ve yollara havalimanlarına aktarıldığı için hazine de tamtakır eksiye düşürülmüştür. İtibar sanılan lüks israf ve saltanat tutkusundan vazgeçemeyen zihniyet hem toplumumuzun hem de ekonomimizi salgına karşı savunmasız ve aciz bırakmıştır. Toplumun güven duygularını yitirdiği yerde şimdi doğruları da ifade etseniz, reform üstüne reform da yapacağım deseniz artık inandırıcı olamazsınız.

Halka yalan söylemenin adı ulusal çıkar olamaz. Doğruları söyleyerek halkı aydınlatarak halkla birlikte gerçekçi kararlar alarak yapılan ve söylenen söylemlere ancak toplum güven duyar ve destek verir. Halkın Meclisinde getirilen halk lehine kararlarda bile kendi sayısal üstünlükleri nedeniyle karşı çıkanlar her konuyu sadece ben bilir ve yaparım zihniyetiyle ret edenler lüksten-saltanat tutkusundan vazgeçemeyip AVM’leri açtılar. Palyatif tedbirlerle sen evde kal sen çalış diye ayrım yaparak seyahatlere-toplu taşıma araçlarına kısmen tedbir koyduk. Sonuç Avrupa sıralamasında ve insan kaybında birinci olduk. Gizlenen rakamlar ortaya çıktıkça dünyada bile güven yitirdik. Bırakın yatırımların gelmesini var olan işletmelerimizi bile koruyup ayakta tutacak duruma getiremedik. Salgını değil olayı yöneterek günü geçiştirip insan hayatını yok saydık. Virüsle değil sayılarla mücadeleyi önlem saydık. Ancak atılan her adım sonuç getirmediği gibi fiyasko ile neticelendi.

Ülkesini ve insanını seven yurtsever liderler böyle krizlerde halkın yanında olduklarını belirlemek gayesiyle toplumun kendilerine layık gördüğü lüksten-israftan-itibardan-saltanat tutkusundan vazgeçerek sarayını kapatır, personelini kurumlara dağıtır, araç ve uçak sayısını en aza indirger halkın arasına katılarak birlikte önlem oluşturmaya güven kazanmaya itibar kazanmaya yönelirler. Var mı sizde o çağdaş medeni yurtsever yürek? Avrupa ülkesinin liderleri bunu yapabiliyor da sizler neden yapamıyorsunuz? Nedir sizin ayrıcalığınız?

Binlerce insanımızın ölümüne neden olan salgını kapı-kapı döviz ve ilaç dilenerek mi önleyeceksiniz? Lafa gelince ekonomimiz PİK yaptı, bakın buzdolabı satışlarımız arttı, şahlandık uçuyoruz diyordunuz ya! Ne oldu şimdi? “ŞAHTIK ŞAHBAZ MI OLDUK?” Ne güzel sıyrılıyoruz sorumluluktan. Her şeye karar veren muktedirler salgın için verilen kararları Bilim Kurulu veriyor kararları benim haberim bile yok demezler mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Selami Mutlu Arşivi