Din ve bilim çatışması
Siyasetin yarattığı Tarikat-Cemaat-Zırcahil atmosferinden cesaret bularak,sarf edilen akla uygar dünya’ya ve bilime karşıt olan sözlere bir bakın ‘’ Ketçap şehvet uyandırır- Yorgan cinsel duyguları tetikler- Kadınla erkek asansöre binerse halvet olur- Kadın spikeri TV de izlemek günahtır- 90 Km’ den fazla araba kullanan kadın günah işler’’ Bunun gibi akılla bilimle bağdaşmayan ve benim buraya terbiyem gereği yazmama engel oluşturan safsata sözler. Ve bu kişiler dini kimlikleri ile din adına bu akıl ve mantık dışı sözleri edebiliyorlar. Bu zavallılar bilimi inkâr ettikleri ile kalmıyor adeta güzel dinimizin yanlış yorumlanmasına da neden oluşturuyorlar.
Bu tür safsataları da önlemek ve engellemek gibi bir görevi de olan ve her konuda fetva veren bir Diyanet sanki bu konuda bu densizlere göz kırparcasına suskun kalıyor. Halkın verdiği vergilerle Bütçesi oluşan Diyanetin bu yıl bütçesi %35 artırılarak 7.7 Milyar liradan 10.5 Milyar liraya çıkarıldı. 12 Bakanlığın bütçesinden daha fazla bir bütçeye sahipler. 150-200 bin çalışana sahip bir Diyanet hem dinimizi zedeleyen hem de ülkemizin bilimsel ve Teknolojik alanda ilerlemesine engel oluşturacak sözde din adamları için bir yaptırımı neden uygulamaz? Neden bu konuda suskun kalır?
Cumhurbaşkanlığının 2019 yılı yatırım programına göre, eğitim alanında yapılacak projelerde en büyük aslan payı yine İmam Hatipler için ayrıldı.İmam hatiplere ayrılan bütçe, Fen liselerine ayrılan Bütçenin 15 katı kadar.Milli Eğitim Bakanlığının Fen liseleri için ayırdığı bütçe 30 Milyon iken, İmam Hatipler için bu yıl 460 Milyon TL ayrılıyor. Ülkenin Teknik ve Bilimsel alanda gelişme kaydedebilmesi için bu alanlara yatırım yapılması gereği varken bunun İmam Hatiplere yapılması düşündürücüdür.
Her konuda fetva veren diyanet ülke kalkınması için Teknoloji ve Bilimsel yatırımlar için kılını bile kıpırdatmıyor. Adeta din adına safsata üretilmesini bile görmezden gelir durumda kalıyorlar. Altlarında Bilim ve Teknolojinin ürünü olan son derece lüks arabalar ellerinden düşüremedikleri Teknolojinin ve bilimin geldiği en son aşamada ki cep telefonları olanlar, toplumda nefret söylemleri sarf eden bu din madrabazlarının karşısında suskun kalıyorlar. Yatırımlar sadece dini kurumları geliştirmeye yönelince de ne bilim gelişiyor ülkede ne de Teknoloji. Ve Türkiye İleri teknoloji de ve Bilimsel gelişmede NAMİBYA-ETİYOPYA-FİJİ gibi ülkeler düzeyinde en alt kümelerde ki yerini alıyor..
Ülkede Bilime ve Teknolojiye yeterince yatırım yapılmayınca da gelişme sağlanamıyor, buna bağlı olarak da Adaletmiş, İnsan Haklarıymış, Demokrasiymiş, Ekonomiymiş, Tarımmış, Sanayiymiş gibi değerleri umursamayan kafalar yanlış alanlara yatırım yaptıkları için ülkede bir ilerleme kaydedemiyorlar. Ülkede 85 bin cami var. Buna karşılık 11 bin lise mevcut. Diyanetin Kadrosunda ise 150-200 bin kişi çalışıyor. Durum böyleyken bile siyasi muktedirler kalkıp da eğitim alanında bilim yuvalarına Teknik liselere yatırım yapmıyorlar. Yatırımlar bu alanlara yapılmadığı için de ülke kalkınmasına yönelik kaynaklar oluşmuyor.
İşsizlik bu nedenledir ki önlenemiyor, toplumda güven oluşmuyor. Haliyle dünya da Türkiye’nin ne hukukuna ne sanayisine ne de bilimsel yapısına güven duyulmuyor.Buna bağlı yatırım için sıcak para girişi de sağlanamıyor. Türkiye bilimsel açıdan kişiler arası güvenin en düşük olduğu ülkeler arasında %24 güven oranıyla sondan ikinci sırada. Bir toplumda dini kimliğe bürünmüş ve din adına safsata üretenler oldukça her gelişim sekteye uğruyor.Milletin devlete- Devletin Millete güvenmediği bir ülkede din ve bilim adeta sürtüşüyor bir arada olamıyor. Dünya bize güvenmiyor biz hem birbirimize hem de dünyaya güven duymayan bir topluma dönüşüyoruz.
Üretmeden tüketen toplumlar yatırımlarını dinsel alanlara yaptıklarında sadece dinsel yoğunlaşmayı sağlarlar. Bu da toplumu tevekküle iter. Tevekküle kayan toplumlar bilime- teknolojiye yatırım yapmazlar. Bir lokma bir hırka felsefesi hakim olur toplumda. Mantar gibi Tarikatlar- Cemaatler türer. Din adına ahkâm kesip dini kendi ticari amaçları için seslendirmeye başlarlar. Kimi kalkar Arabistan’dan kutsal kum getirdim bununla inşaat yaparak depremden korunacağım der, kimi kalkar Hz. Muhammet’in terliğinin benzerini getirdim bunu evinize asarsanız her türlü kötülükten korunursunuz diye yurdum insanının dini duygularını sömürerek satıp kazanç sağlamaya kalkışır. İşte bu durumlara karşı Diyanetin yapması gereken engellemeler-çağrılar-düzeltici fetvalar vermesi yarar sağlayacaktır. Sükût ikrardan gelir.