Biz erkekler dünya üstünde bir çok işin yöneticisi konumundayız. Aslında kadınlarında bu konuda bilgi becerileri bizden az olmamasına rağmen maalesef daha az yönetici olması manidardır.

Meşhur bir söz vardır; bilir misiniz. ''Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.'' Ancak aslı böyle değil; başarı kadınındır. Peki erkekler ön sırada görünüyor. Bunu size bir giyim mağazası dizaynı ile anlatayım. Başarı kadınındır. Erkekler ise vitrin mankeni. Çünkü insanlar mağaza içine girerken vitrin mankenini görüyor. Ona göre değer yargıları gelişiyor. Sanırsınız ki! Dünyayı erkekler yönetiyor.

Biz erkeklerin düz mantığını bizim çözemediğimiz ama detaycı kadın mantığı her zaman bir adım daha öndedir. Çünkü o mağazadaki mankenin duruş şeklini, giyimini, albenisini kadın revize ediyor. Kısacası kadın güneştir; erkek ise ay.

Yine meşhur bir sözümüzle yazıma devam edeceğim. ''Elinin hamuru ile erkeğin işine karışma'' işte! O kadın elini silip, elindeki hamuru temizleyip yıkadıktan sonra öyle işler yapıyor ki! Öncelikle çocuklarını geleceğe hazırlıyor. Onların eğitimi için neler gerekli onların planını yapıyor. Evin geçimine ekonomik katkıda bulunuyor. Yaptığı yemekten kullandığı kısıtlı malzemeden en nefis yemeği yapıyorlar. Bana patatesi soy deseler yarısı çöpe gider. :)

Ev hanımı olup ayrıca bir iş yerinde çalışan milyonlarca kadınımız var. Hem ev işi hemde iş yerinde çalışan kadınlar. Erkek işten gelmiş yemek bekliyor, kadında işten gelmiş ama yemeği yapan, bulaşığı yıkayan, çayı, kahveyi yapan yine kadın. Peki size soruyorum kim güçlü. Elbetteki kadın. Bu atada eşine yardım erkekleri de kutluyorum.

Unutmadan kızını okutmayan babalara sesleniyorum Yüce Allah'ımızın ilk ayetini hatırlatmak isterim. ''Yaratan Rab'binin adıyla oku!'' Demek ki! Kızlarımızı okutuyoruz.

Bence en önemlisi de maalesef son yıllarda kadına şiddet oranlarında müthiş bir artış var. Ne akıl, ne mantık işi. Çocuğa, kadına, hatta herhangi bir canlıya şiddet uygulayan kişilere erkek demek mümkün değil. Yüce Allah'ımız biz erkeklere güç verdiyse. Onları korusun kollasın diye verdi. Onlara karşı değil onlara tehdit olan unsurlara karşı koysunlar diye.

Tırnaklarıyla kazıyıp ailesinin ihtiyaçlarını karşılasınlar diye bu gücü bize vermiş. Yalnız buradan bütün erkekler şiddet uyguluyor gibi anlaşılmasın. Şiddet uygulayanlar mutlaka küçük bir azınlık ama benim arzum hiç olmasın. Çok az da olsa bazı kadınlarda erkeklere şiddet uyguluyormuş. Hiç yakıştıramadım. Çünkü şiddet uygulamak hiç kimseye yakışmıyor. İlla şiddet mi? uygulamak istiyorsunuz? O zaman onları şiddetle sevin, yanlış anlamayın sevgide şiddet tehlikeli hareket içermeyen duygudaki şiddet. Onlara kıymayan bir şiddet. Onları her zaman mutlu eden bir şiddet. Onlara kurumuş bir papatya bile verseniz. Dünyaya değer.

Diyojen, İskender’e ayağa kalkmadı. Hiç istifini bozmadı. Binlerce insan, İskender geliyor diye kırılıp geçiyorken o, yerinden kımıldamadı bile. “Sen ne yapıyorssun, gelenin kim olduğunu bilmiyor musun? diye onu tartakladılar.

İskender: “Durun, dokunmayın!…Görmüyor musun? İskender geliyor, diye insanlar yerlere yatıp kalkıyorlar. Sen yoksa İskender’i tanımıyor musun?” dedi.
Diyojen: “Tanıyorum. İyi tanıyorum ve sizi de iyi biliyorum” diye cevap verdi.
İskender: “O halde söyle! Kimim, ben?”
Diyojen: “Bendemin bendesisin (Esirimin esirisin)” dedi.
İskender sarsıldı. Yerinde duramadı ve atından indi. “Ne demek bu?” dedi.
Diyojen: “Sen, toprak için insan öldürüyorsun. Dünya benim esirim, kölem. Sen de benim köleme köle olmuşsun. Kim kime ayağa kalkacak?” dedi.
İskender bunu kabullendi. Diyojen’in büyük bir filozof olduğunu anladı ve dedi ki: “Dile benden ne dilersen!”
Diyojen: “Gölge etme başka ihsan istemem.”

Kadına karşı olanlara; erkeklere inanın kadınlarda Diyojen'in İskender'e söylediği sözü söylüyorlardır.

“Gölge etme başka ihsan istemem.” Lütfen.

Elbette nazik olacak; lütfen diyecek. Çünkü o bir kadın.

O nezaketin, zarafetin pozitif düşüncenin temsilcsi olan bütün kadınlarımızın kadınlar günü kutlu olsun.