Ekonomide yalan rüzgarları
Yıl 2021 yine ekonomide yalan rüzgarları esiyor. Siyaset heybesinde her alanda biriktirdiği yalanlarla 2021 yılına girdi. 2020 yılında doruk noktasına ulaşan ekonomik kriz, virüsünde etkisiyle artış göstererek 2021 yılına girmiş durumda. Bu yıl verilere bakılacak olursa patlama yılı olacak gibi görünüyor. Zira ülkede derin bir ekonomik kriz ve beraberinde gelişen siyasi kriz yaşanıyor.
Ekonomi yönetiminin para politikalarında yaptığı sert “U” dönüşünde son günlerde görülen dövizde ki yükselmeler toparlanmış görünse de, ne dövizi ne de enflasyonu yüksek faizle düşürmek mümkün görünmemektedir. Adaletin olmadığı hukukun işlemediği hukukun şahıs hukukuna dönüştüğü atamaların liyakate değil de şahsım tercihlerine bırakıldığı bir ortamda güven oluşmadığı gibi ekonomide olumlu gelişmelerin beklenmesi de yanlış olur. Adalet ve Hukuk biçimsel bir kurallar düzeni olarak algılanmamalı, toplumsal yaşamın bir dayanağı bir korunması olarak algılanmalıdır.
Adalet ve hukuku biçimsel bir şahsım hukuku olarak görenler bunu ben tek karar merciiyim ben sizin babanızım ben ne dersem o olur diyenler çağımızın ve uygar dünyanın gelişmişliğine ekonomide, adalette, hukuk anlayışında da uygar dünyaya ters düştükleri gibi toplumsal ilerlemelere de ters düşmüş olurlar. Kendi bekaları için adaleti ve hukuku çiğnemek durumunda kalmanın ötesinde ekonomiyi de alt üst ederler. Oluşan bu çıkmazın yarattığı ortam ve Hukuksuzluk siyasi muktedirleri zor kullanmaya iteceği gibi kabul görmesi hatta hayal edilmesi bile mümkün olmayan silahlanmaya polise destek oluşturacak askerin sahip olduğu tanka ve toplara yönlendirir. Bu konuda çıkarılacak bir yasa ile halkı sindirmeye toplumsal kalkışmaları önlemeye çalışmak aptalca bir yaklaşım ve kan dökülmesinden başka bir şey olamaz.
Kendi siyasi bekaları için böylesi olmazlara başvurucu tedbirler almak akıl dışıdır ve ülke yararına değildir. Türkiye’nin en temel sermayesi adalet-hukuk ve güvendir. Bunu başaramayanlar yalana başvurmak zorunda kalırlar. Yalanlarla bu güne damga vuranlar bunu 2021 yılında da sürdürmeye devam etmemelidirler. Ekonomide ve siyasette devrim yaratacağız, ekonomi “PİK” yaptı diyenler önce devrim yaratacak kendi evlatlarını yemeye başlamışlardır. Yolsuzluk-yoksulluk gibi devrim ilkelerini benimsemiş olanlar bu gün kendi evlatlarını yemek durumunda kalmışlardır. Şimdi tek sermaye yalandır. Bu 2021 yılına da kapsamamalıdır.
Artık ekonomimiz eskiden olduğu gibi kendine yeter durumda değildir. Etrafımızda ki ülkelerin ve müttefik bildiklerimizin uyguladığı ambargolarla karşı karşıyayız. Arap ambargosu beklenen ABD-AB ambargoları-PANDEMİ nedeniyle Avrupa’da yaşanan resesyon-ihracattaki açığımız-turizm de aleyhimize işleyen yasaklamalar-konut satışlarında ki azalmalar-batık krediler-toplumumuzda ağır boyutlarda seyreden yoksulluk bunların hepsi ekonomimizi olumsuz yönde tetikleyecektir. Bunların üstünü yalanlarla örtmek 2021 yılını da ülkeye kaybettirecektir. Zora başvurarak yapılan yasaklamalar ve oluşan tablo siyasete olumsuz yansıyacağı gibi toplumu da siyasete karşı olumsuzluklara yönlendirecektir.
Faizi artırmakla döviz talebi belli bir durgunluğa yönelebilir ancak piyasada ki market-pazar fiyatları artış gösterdiği noktadadır. Enflasyon düşürülemez yine yalanlarla oluşturulacak yüzdelerle toplum oyalanırsa, DEVÜLASYON ve üretici fiyatları artışı yaşanacaktır. Bu olumsuzlukları oluşturulmasına çözüm getiremeyen muktedirler zorunlu olarak İMF’nin gelmesine ve duruma el atmasına razı olacaktır. Türkiye’mizin sorunlarının çözülmesi elbette imkansız değildir. Siyasetin ve Bilimsel kuruluşlarımızın geniş kapsamlı yelpazesini oluşturarak çözüm arayışı sağlanabilir. Ortak değerlerde anlaşmalar sağlanabilir. Ortak düşüncelerin ışığında çözüm sağlanabilir. Buna bilimsel ve ülke gerçekleri ışık tutmalıdır. Ben yaptım oldu diyenler-liyakatsiz yönetimler-siyaset in piyonları değil, bilimsel gerekler ve liyakat sahiplerinin önderliğinde gelişmeler sağlanabilir.
İki de bir de televizyonlarda boy göstererek yandaş basın demeçleriyle yalanlarla çarpıtılarak ekonomide olumlu gelişmeler yakalanamaz. Kafayı deve kuşu misali kumdan çıkararak gerçek yaşamın doğrularını uygulamak gerek. 2021 yılı da yalanların kurbanı olmamalıdır. Her şey ortada 169 milyar dolarlık ihracata düştük, ithalatımız da 219 milyar dolar. Aradaki fark 50 milyar dolar Merkez Bankası rezervleri eksi 45 milyar dolara inmiş durumda. Onun için öğle yalanlara başvurarak millet oyalanmamalıdır. Ülke döviz-faiz ekseninden kurtarılıp, planlı ve programlı bir ekonomik üretim yolunu seçmesi gerekir. Tek yol üretip pazarlamaktır. Öğle ben ekonomistim demekle olmuyor ama ben ekonomistim diyenlerin bunu başarması gerekiyor.
Tablo ortada, 2021 yılına yüksek borç, yüksek enflasyon, şişirilmiş faiz, cari ve bütçe açığı, iflas edip kepenk kapatan esnaf, sanayici, çiftçi, genç diplomalı işsizler, can çekişen turizm, düşüş kaydeden gelir dengesiyle girdik. Kendine ben ekonomistim diyen sayın muktedir gel de işin içinden çık.