Ey insanoğlu neyine güveniyorsun
Ey insanoğlu!
Böbürlenme!
Gururlanma!
Kibirlenme.
Ezanla geldin
Selayla gidecek sin!
Neyine güveniyorsun..!
Hayata sımsıkı bağlı hak hukuk tanımaz ne Karunlar, ne Nemrutlar, ne Firavunlar, ne zulüm makineleri geldi geçti dünyadan!..
Hepsi yok oldu gitti…
Ey, gözünün gördüğü her şeyi elde etmek için kendisini parçalarcasına mücadele veren ve bu esnada da helal haram ver Allah’ım, senin kulun yer Allah’ım diyen ihtiras sahipleri..
Malda yalan, mülkte yalan var birazda sen oylan,” boş söz değil.
“ Fâniye sormuşlar Dünyadan ne anladın?”
“Say ki bir Pazar yeri dolaştım, üç metre bez aldım, gidiyorum.
Gözünü açıyorsun “doğdu” diyorlar, gözünü kapatıyorsun “öldü” diyorlar.
İşte bu göz kırpışa “ömür” diyorlar.”
Üç metre bez alamadığın zamanlar da olabiliyormuş.
Demek hayat böyle bir şey, bir varsın bir yoksun…
Öyleyse, bu fani ve her an yıkılabilecek hayatın gayri meşru yüzüne aldanıp da yanlışlara, günahlara girerek ebedi saadetimizi kaybetmeyelim.
Ayetin tabiriyle, Dünyanın bir oyun ve eğlence olduğunu, buna kapılıp yoldan çıkmanın, günahlarda ve yanlışlarda devam etmenin, hileli işlerle para kazanmanın akıllıca bir iş olmadığını anlamamız gereken günler yaşıyoruz.
Faniye ye sormuşlar: “Dünya neye benzer?”
Fani, “Dünya süslü bir geline benzer, herkesle nişanlanır ama hiç kimseyle evlenmez” der.
Ama biz bütün benliğimizi ve hayallerimizi bu fani hayatın aldatıcılığına, lüksüne ve eğlencesine kaptırmış, bu süslü ve aldatıcı gelinle evlenmeye çalışıyoruz…
Bu sonlu hayatta ölüm mukadderdir.
Şöyle veya böyle bir gün öleceğiz.
Haşirde yeniden dirilecek ve adeta uykudan uyanacağız, işin garip tarafı uyandığımızda yalnız olacağız ne servetimiz, ne hizmetçilerimiz ve ne de eş ve çocuklarımız yanımızda olmayacak.
Yalnız ve sadece yapıp ettiklerimizle, yani amellerimizle baş başa kalacağız.
Kur'an ayetlerinin ifadesiyle,” tüm hesaplarımız bir sayfada önümüze konacak ve bazıları hesaplarını gördüklerinde, “keşke ölüm beni alıp götürseydi de bu günleri görmeseydim” diyecek ve içini yakacak pişmanlık acısı, cehennem ateşinden daha şiddetli olabilecek…
Yani biz hesap gününde büyük gerçekle uyanacağız, nasıl kendi kendimizi kandırıp günahlarla ve boş şeylerle oyalandığımızı anlayacağız…
Yönetici olarak yaptığımız tüm haksızlıklar; tüccar olarak yaptığımız sahtekarlıklar, müteahhit olarak yaptığımız hileli işler; imkanımız olduğu halde yetime ve yoksula el atmadığımız; boş işlerle zaman geçirip, bizi yaratan Rabbimizi nasıl tanıyabiliriz deyip, gönderdiği Kitabı'nı bir açıp okumadığımız, Müslümanca güzel bir hayat yaşamadığımız, hayatın anlamı nedir?
Deyip sorgulamadığımız, hakikati araştırıp incelemediğimiz, yani tüm yapıp ettiklerimiz ve yapmadıklarımız en ince ayrıntısına kadar yazılmış hesap defterimiz önümüze konacaktır.
Ey insanoğlu, Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun.
Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
Nasıl geldiysen öyle gideceksin.
Doğduğunda üzerinde bir şey yoktu giderken de olmayacak.