Dursun Erkılıç

Dursun Erkılıç

Mahzen…

Mahzen…

Sizi karanlık bir mahzene sokup, ışığın göründüğü yerden Mansur Yavaş Başkanın yanına götürmek istiyorum. Diyecekleri var. Özet: ‘Tatlar’ bozuldu!

NET 60 YIL ÖNCEYDİ…

Ankara’ya taşınmıştık. Asayişi bozuk Yenidoğan’dan sonra ikinci adresimiz, Keçiören’in (adı sonradan Ufuktepe olan) ıssız, sessiz yamaçları idi. Mesken tuttuğumuz gecekonduda elektrik, su, telefon parası ödemiyorduk! Çünkü hiçbiri yoktu! Anlayacağınız Yozgat’tan Ankara’ya göçmüştük ama köy koşullarından daha kötü şartların içine düşmüştük…

İyi de nasıl yaşıyordunuz derseniz; Anafartalar Çarşısı’nda çalışan babamın maaşı, gecelerimizi aydınlatan titrek gaz lambasının ışığı ve mahzenden taşınan suyla derim!

***

Mahzen, apartman vahşeti altında yok olan, 300 metre kadar uzunlukta ve içi su dolu insan yapımı bir mağara idi. Yaşadığımız yerde komşu sayısı artınca mahallenin veletleri olarak ellerimizde meşale ile içine girere, bir noktaya kadar ulaşır, belki de bir zamanlar şarap saklama odaları olarak kullanılan ve bugün, yani o gün taşlarla örülerek kapatılmış, yama gibi duran bölmelerin varlığından ürkerdik. Mahzenin ortasında bulunan kuyuya ise kimse yanaşamazdı. Suyun gözü o kuyu olmalıydı…

***

Bu mahzen çocuklar için tehlikeli bir eğlenceydi ama özellikle annelerimiz açısından evimizin su ihtiyacının karşılandığı bir kaynaktı. Hatırlıyorum da bazen aralarında annemin de olduğu üç-beş kadın 50-60 derecelik dik yokuşu, büyük yağ tenekelerinden yapılmış içi su dolu kapları omuzlarına yerleştirdikleri askılarla taşırdı. Birkaç sefer yaptıklarında canları çıkardı! Bugün, depreme dayanıksız bile olsa her yerinden musluklarla sıcak / soğuk su servis edilen evler bir büyük nimet; ancak kıymeti bilinmiyor ve o suyun kaynağını kurutmak için birbirimizle yarışıyoruz…

Sözü şuraya getireceğim…

ANKARALININ SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA

Evet, bugün evlerimizde su ayağımıza gelmiş durumda ama sağlımızı tehdit eden tehlikeler de bir o kadar arttı.

Örnek: Tatlar Atıksu Arıtma Tesisinin yetersiz kalan hali…

Acil önlem şart…

Çare: Kapasite artırımı…

Süreç içinde çok kere gündeme gelmiş ve birtakım projeler üzerinde çalışılmış ama sonuç alınamamış. Tesisle ilgili durumu öğrenen ve başta Ankaralılar olmak üzere 30 milyon insanın hayatının tehlikede olduğunu gören Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş harekete geçerek, projeyi hazır edip Cumhurbaşkanı Erdoğan’a götürmüş. Konunun önemini bilen Cumhurbaşkanı onaylamış ama ABB Meclisi duvar! Mansur Başkan, “Tehlike çok büyük” diye feryat ediyor, duyan yok!

SİYASİ HESAPLAR SON BULMALI…

Bazı işlerin siyaseti olmaz ya, sağlık bu konuların başında gelir.

Başkan Yavaş’ın anlattığına göre; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2016 yılında yapılan denetimler sonucu tutulan tutanaklarla, Tatlar Atıksu Arıtma Tesisinin yarattığı tehlikeyi kayıt altına alıyor. Diyor ki: “Tesis kapasitesi yeterli değil. Atıksu Ankara Çayı’na karışıyor…”

Başkan Mansur Yavaş, bu büyük sorunu ortadan kaldırmak ve Ankaralının sağlığını garanti altına almak için, bu yıl, bunun daha ciddi bir tehlike olduğunu Külliye’ye iletiyor…

Sonrasını kendisi anlatsın:

“Tatlar Atıksu Arıtma Tesisi’nin iyileştirme projesini Cumhurbaşkanımıza ilettim. Bu çok acil bir konu. Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan konuyla ilgili yurt dışından bir kredi bulduk. Ama maalesef Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde yatırım reddedildi.”

Bilirim ve biliriz ki; siyaset bir rekabet işidir ve dişe diş mücadele gerektirir. Ancak bu tür işlerde siyaset olmaz, olmamalı…

YARIN: Riyaset, siyaset, vahamet…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dursun Erkılıç Arşivi