Görklü Zafer: Dumlupınar
“30 Ağustos’ta sevk ve idare ettiğim muharebe,
Türk Milleti´nin yanımda bulunduğu hâlde, idare ettiğim ilk ve son muharebedir.
Bir insan kendini, milletle beraber hissettiği zaman, ne kadar kuvvetli buluyor, bilir misiniz? Bunu tarif çok zordur. Eğer ben, izah edemezsem, beni mâzur görünüz.” Gazi ve Müşir Başkumandan Mustafa Kemâl Paşa
30 AĞUSTOS (1922) ÇARŞAMBA…
Büyük Taarruz’un beşinci günü.
Saat 07.00. Düşman, büyük kısmı ile geceyi Çalköy ve Adatepe bölgesinde geçirmiş ve bu sabah Çalköy’ü yararak batıya yürüyüşe geçmiş, Kızıltaş vadisinden kaçabilmeyi planlıyordu.
NUREDDİN PAŞA’NIN EMRİ…
Saat 09.00. 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa, 4. Kolordu Komutanı Albay Kemâlettin Sami Bey’e, Yarbay Ömer Halis (Bıyıktay) Bey komutasındaki 23. Tümeni takviye etmesini ve Kızıltaş Vadisini de kapamasını emretti. Bu konu çok önemliydi. Zirâ… 29 Ağustos’ta gün boyu süren muharebeler sonucunda Trikupis Grubu beş tümeni ile birlikte doğuda (Kütahya’nın Altıntaş ilçesine bağlı ve Dumlupınar’ın kuzeyinde bir köy olan) Hamurköy, güneyde (Kütahya’nın güneybatısındaki Aslanapa ilçesine bağlı bir köy olan) Aslıhanlar, ortada Çalköy olmak üzere çember içine alınmıştı. Bu durumda Trikupis Grubu’nun emniyetle geri çekilebilmesi için sadece kuzeybatıda Kızıltaş Vadisine giden bir açıklık kalmıştı. Bu sırada batıdaki Dumlupınar istikâmetine doğru ilerlemekte olan Yarbay Ömer Halis Bey komutasındaki 1. Ordu bağlısı 1. Kolordu’nun en kuzeyindeki tümen olan 23. Tümen ise görevi olan Dumlupınar'ın kuzeyinde bulunan 5. Yunan Efzun Alayı’nın savunduğu Arpagediği'ni zapt etmek üzere öncü alayı ile burada muharebeye girdiğinde Yarbay Ömer Halis Bey harekât ortamındaki bu süratli değişkenlik karşısında inisiyatif kullanarak tümenini iki gruba ayırır ve kuvvetinin büyük kısmını Dumlupınar’a çekilmekte olan Yunan birliklerinin önünü kesmek için kuzeye yönlendirir. Bu sırada Dumlupınar yolundaki Yunan birlikleri ile Arpagediği’ndeki birlikler arasında yaklaşık 10 kilometreden az bir mesafe kalmıştı. İşte 23. Tümen’in kuzeye yönelmesi, Yunan kuvvetlerinin bu boşluğun kapatmasına engel oldu. Yarbay Ömer Halis Bey’in bu kritik ve öngörülü kararının uygulanması sonucu cephedeki Yunan Küçük Asya Ordusunu kuvvetleri üç gruba bölünmüş ve bu gruplar arasında da fizikî temas imkânı da kalmamıştı. Bu durumdan hareketle, 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa tarafından 4. Kolordu Komutanı Albay Kemâlettin Sami Bey’e verilen söz konusu konu emir, geceleyin 23. Türk Tümeni tarafından sağlanan başarının genişletilmesine yönelikti.
BAŞKUMANDAN’IN EMRİ…
Saat 10.00. Mustafa Kemâl Paşa 1. Ordu karargâhına ulaştı. Geceki toplantıdan sonra Başkumandan karargâhında bıraktığı Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa’ya Çalköy’de Yunanların mutlaka imhâ edilmesini, esir Yunan subaylarından aldığı bilgiler sonucu Trikupis ve Diyenis’in de çember içinde kaldığını bildirerek bunların da esir alınmasını emretti.
Saat 13.00. Gazi ve Müşir Başkumandan Yunan mevzilerinin hayli yakınında bulunan Çalköy yakınlarında karargâhını kurdu, Fevzi Paşa da Genelkurmay Karargâhını 2. Ordu Karargâhında kurdu.
BAŞKUMANDAN ZAFERTEPE’DE…
Saat 14.00. 2. Orduya bağlı (farklı sınıftaki birliklerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş) Mürettep Süvari Tümeni Kütahya’ya girdi. Yunanlar burada 70 esir 300 ölü verdi. Eşzamanlı olarak Gazi ve Müşir Başkumandan Çalköy’ün doğusundaki asıl muharebe hattına yani muharebeyi bizzat yöneteceği (Kütahya’nın güneybatısında bulunan Aslanapa ilçesinin güneybatısında bulunan ve Başkomutan Meydan Muharebesi'nin sevk ve idare edildiği 1.181 rakımlı tepe olan) Zafertepe’ye çıktı ve 11. Tümen yanında muharebeye bizzat komuta etti.
2. Ordu bağlısı 6. Kolordunun 16. Tümeni, çekilmeye çalışan 5. Yunan Tümenine taarruz etti. 2. Ordu da ağırlığını koymaya başlamıştı.
Saat 17.00. 2. Orduya bağlı 61. Tümen batıya sıyrılmaya çalışan 12. Yunan Tümeninin karşısına dikildi ve Çalköy kuzeyinde Akpirim tepelerinde bu iki tümen arasında şiddetli bir muharebe başladı.
Trikupis Grubu, kuzeydeki 2. Türk Ordusu ile güneydeki 1. Türk Ordusu arasında sıkışıp kalmıştı. Gazi ve Müşir Başkumandan’ın 1-2 km ilerisinde Türk ve Yunan kuvvetleri arasında göğüs göğüse muharebe yapılıyordu.
25-30 kilometrekarelik alana 30-35 bin insan, at, araba, araç - gereç, top, tüfek sıkışmış çırpınıyordu.
Saat 18.30. Gazi ve Müşir Başkumandan Zafertepe’den 5. Tümene süngü taarruzu ile Küçük Adatepe’yi ele geçirme emri verdi. Saat 19.00’da da ele geçirildi.
YUNAN KUVVETLERİNİN ÇÖZÜLMESİ…
Yunan kuvvetleri çözüldü, panik başladı, topçuları da büsbütün sustu... Yunan Küçük Asya Ordusunun en büyük parçası olan Trikupis Grubu son nefesini veriyordu...
Öğleyin başlayan şiddetli muharebe akşama dek aynı şiddetle devam etti. Yunan kuvvetleri kaçmak istedilerse de başaramadılar. Yunan Bağımsız Tümeni, Trikupis Grubu ile bağlantı kuramayarak batıya çekildi.
Hezimet…
Dumlupınar Muharebesi Yunan Küçük Asya Ordusu’nun biraz daha küçülmesi ve bu ordunun bilhassa da Afyon Grubu’nun perişan olmasıyla sonuçlandı.
Saat 23.30. 23. Tümen süngü hücumu ile Büyük Adatepe’yi ele geçirdi.
Trikupis Grubu tüm araç - gereçlerini bıraktıkları için geceleyin Kızıltaş vadisinden on bine yakını kaçabildi.
DUMLUPINAR MUHAREBESİNDE YUNANLARIN ZÂYİATI…
Yunan Küçük Asya Ordusu, Dumlupınar Muharebesi ya da daha sonra Başkomutan Meydan Muharebesi olarak anılan bu muharebede yirmi bin esir ve ölü verdi.
Başkumandan’ın Dumlupınar’a yönelik değerlendirmeleri…
Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemâl, Başkomutan Meydan Muharebesi’ni Nutuk’ta şöyle anlatmaktadır:
“Efendiler, 26/27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, düşmanın (Afyon)Karahisar’ın güneyinde 50 km. ve doğusunda 20-30 km. uzunluğundaki müstahkem cephelerini düşürdük. Yenilen düşman, ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 Ağustos’a kadar Aslıhanlar yöresinde kuşattık. 30 Ağustos’ta yaptığımız savaş sonunda, düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusunun Başkomutanlığını yapan General Trikupis de esirler arasına girdi. Demek ki, tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu.”
KUTLU SAVAŞÇILAR…
Kocatepe’de olduğu gibi Dumlupınar’da da yani Zafertepe’den muharebeyi bizzat dirâyetle sevk ve idare eden Gazi ve Müşir Başkumandan komutasındaki kutlu savaşçılar bir destan daha yazdılar Malazgirt’teki kutlu cetleri gibi, bir kez daha destansı bir şekilde muharebe ettiler ve Yunan kuvvetlerinin kayda değer bir kısmını imhâ ve esir ettiler. Kalan dağınık hâldeki Yunan kuvvetleri de geceleyin bozgun hâlinde Kızıltaş vadisi üzerinden Uşak’a doğru geri çekilmeye başladılar.
TARAFLARIN BEŞ GÜNLÜK TOPLAM ZAYİATI…
Büyük Taarruz’un başlangıcı olan 26 Ağustos’tan Yunanların belinin kırıldığı Dumlupınar Zaferi’ne kadar olan beş gün zarfında tarafların kaybına gelince…
TBMM Ordularının zâyiatı (146’sı subay) 2.543 şehit, (378’i subay) 9.977 yaralı, (2’si subay) 55 esir olmak üzere 12.575 kişi iken Yunan Askerî Tarihine göre Yunan kuvvetlerinin zâyiatı ise 20.000 civarındaki esir hâriç olmak üzere 121.500 kişidir.
ZAFERE DAİR…
30 Ağustos ya da Dumlupınar büyük ve görklü bir zaferdi. Türk Yüksek Komutanlığı, hedef, taarruz, sıklet merkezi, kuvvet tasarrufu manevra, emir-komuta birliği, emniyet ve baskın şeklindeki harp prensiplerini başarıyla uyguladı.
BAŞARININ GENİŞLETİLMESİ…
Gün sonunda Yunan Küçük Asya Ordusuna ait 12 Tümenin beşi imhâ edilmiş durumdaydı. Kalanlar ise bütün ağır silah ve araç - gereçleri atıp canını kurtarmak için bozgun hâlinde kaçıyordu. Artık sıra Türk kuvvetlerinin başarıyı genişletmek üzere takip harekâtı başlatmasına gelmişti.
Gazi ve Müşir Başkumandan’ın dirayetli sevk ve idaresindeki TBMM Orduları ile 26 Ağustos’ta Afyon dolaylarında aniden kopan Türk kasırgasının hızını kaybedeceğine dair herhangi bir emâre de yoktu.
30 Ağustos’ta Dumlupınar’da beli kırılan Yunan kuvvetleri Uşak’ta yahut daha gerilerde toparlanıp bir savunma hattı kurabilirdi. Bu ise elde edilen başarıyı sınırlı kılabilirdi. Oysa Gazi ve Müşir Başkumandan’ın amacı Yunan kuvvetlerini kutsal vatan topraklarından söküp atmaktı. Tabiatıyla Dumlupınar’da elde edilen başarı genişletilmeydi. Öyle de olacaktı.
Gazi ve Müşir Başkumandan, 30 Ağustos gecesi, şifahen Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa’ya
geri çekilmeye başlayan Yunan kuvvetlerinin toparlanmasına fırsat verilmeden takip edilmesini emretti. Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa da anında Gazi ve Müşir Başkumandan’ın bu şifahî direktifini Batı Cephesindeki 1. ve 2. Ordu Kumandanlarına iletti.
Devam edecek…
KAYNAK: Makale, İrfan Paksoy’un “Büyük Taarruz Destanı” isimli (basılmamış) eserinden derlenmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.