Hafter niçin kaçtı?
Libya’da meşru yönetime karşı isyan eden silahlı güçlerin lideri “Hafter” Moskova’da yürütülen ateş kes görüşmelerinden için kaçtı, süre istedi, Hafter bu hareketiyle ne yapmak istedi. Bunu anlamak için önce onu para ve silah yardımıyla destekleyenleri gözden geçirmek lazım. Kim bunlar, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Amerika ve İsrail. Bunların amacı barış değil, hele karşılarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti varsa barışı hiç hazmedemezler. Çünkü barış olursa silahlar susarsa onların sömürü düzenleri bozulur. Ama bütün düşüncemiz “Hafter”in bu baskıdan kurtularak barış anlaşması imzalamasıdır. Tersi “Hafter”in menfaatine olmaz.
Terörist lider “Hafter”in istekleri olduğu bunları kabul ettirmek için zaman istediği, bu isteğin birinin “yeni ulusal mutabakat” kurulması orada yer bulmaları, bu talebin PKK’nın Kürt Devleti kurma hevesinden bir farkı var mı? İkinci isteği bu anlaşmalarda Türkiye’nin sürecin dışına çıkarılması. Hatta Birleşmiş Milletler güvenlik kurulu kararıyla barış gücü kurulması burada da Türkiye’nin bulunmamasını istemektedir. Türkiye’nin yer almadığı bir yerde istediği gibi at oynatacak böylelikle Akdeniz’de Türkiye varlığından kurtulacak. Kendine göre savunduğu tezleri görüyoruz, karşısında meşru bir hükümet varken kendisini onun ortağı sanıyor. Ulusal Mutabakat Hükümetine karşı Hafter’e destek veren Ürdün, Mısır, Sudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri öyle istiyorlar, onlar aklı kimden alıyorlar, tabi ki Amerika ve İsrail’den. Kim ne derse desin Türkiye ne Akdeniz’den nede Libya’dan vazgeçmez çünkü yurdumuzun güvencesi buralardır. Zamanında almamız gereken on iki adalar için lüzum yok denerek alınmamış ihmal edilmiş, şimdi o adalarda hüküm süren Yunanistan’ın nasıl başımıza bela olduğunu görüyor yaşıyoruz.
Akdeniz ve Libya yurdumuz için coğrafi bakımdan çok önemlidir. Libya’nın ulusal mutabakat hükümetinin birleşmiş milletlerin aldığı kararla Libya’nın tanınan bir hükümet olduğu Türkiye’nin de bu hükümeti muhatap alıp anlaşma yapmasının devletlerarası hukuka da uygun olduğu için Hafter’in Türkiye tarafından tanımamasının doğru olduğudur. Birde dönüp geçmişe bakacak olursak Libya’nın o zamanki Başkanı Kaddafi’nin 1974 Barış Harekatımızda benim silahımı ve mühimmatımı kullanamazsın diyen Amerika’ya karşı Türkiye Cumhuriyeti Devletine Kıbrıs Barış Harekatında silahımla askerimle yanınızdayım mesajını unutmak mümkün mü? O zaman Azerbaycan, Pakistan ve Libya’nın Türkiye’mize destekleri unutulur mu?
Bütün bunların yanında dünyada petrol ve menfaat peşinde koşmayan tek devlet Türkiye Cumhuriyetidir. Bunu bütün dünyaya haykırarak anlatan Türkiye Cumhuriyetidir. Bu tezini yalanlayacak hiçbir devlet çıkamaz, hele bunlarda beş büyüğü bu tezleri kabul etmek zorundadır. Çünkü bu beş devlet dünyayı kendi erkanları doğrultusunda yönetmektedir. Bütün bunların bu niyetlerini boşa çıkarabilmek için millet olarak seksen iki milyon tek vücut olmalıdır. İçimizdeki sıkıntılarımızı devletimizin bekası söz onuşu olunca ertelememiz bir kenara bırakmamız gerekir diye düşünüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.