Neden bu yağmurlar, hırçın yağıyor? Neden?
UĞUR BÖCEĞİ
Ahmet Bey; belediye başkanının odasında kahvesini yudumlarken;
Ahmet Bey – Başkanım bir şey soracağım. Sen akıllı adamsın. Neden ülkemizde yağmurlar hırçın hırçın yağıp seller akıyor.
Belediye Başkanı – Ahmet Bey; sana iki tokat atsam ne yaparsın.
Ahmet Bey – Şaşırmış mı bu başkan? Çıldırmış olmalı derim.
Belediye Başkanı – Peki 20 kişi seni iyice dövse ne yaparsın.
Ahmet Bey – Hayırdır başkanım. Bana garezin mi var?
Belediye Başkanı – Yok canım. Tabi ki! Sana el kaldırmam. Hatta kimseyle kavga etmem. Sadece sorumun cevabını söyler misin?
Ahmet Bey – Bu işin içinde bir iş var ama söyleyeyim bakalım. Sanırım hırçınlaşır ve öncelikle ağlarım.
Belediye Başkanı – Peki; bir müddet sonra güç senin elinde olunca ne yaparsın. Polise şikâyet ederim. Ceza almalarını beklerim.
Belediye Başkanı – Dünya canlı bir varlıktır. Sen üzerindeki ormanı talan edersen, nükleer denemeler yaparsan, kimyasallarla toprağın yapısını, organizmasını bozarsan. Habitatını bozarsan ne yapar o dünya; önce gürler, bağırır, çağırır ve ağlar. Yağmurlar yağar seller akar. Önüne ne gelirse yıkar. Çünkü; dünya insan gibi ufacık değil ki! Kocaman bir dünya ağlaması da kocaman oluyor; işte!
Sen dünyanın canını yakarsan, oda senin canını yakar.
Bu arada kurunun yanında yaşta yanar.
Ülkemizde binlerce mimar var. Sen hiç son yıllarda mimari bir yapı ile yapılan bina görüyor musun? Oysa ki; bütün prorejeleri onlar çiziyor ve onaylıyor.
Orman içlerine yapılan binalar eskiden ormanın doğal yapısına uygun olarak ahşaptan yapılırdı. Çevresi de bozulup talan edilmeyecek bir şekilde tasarlanırdı. Şimdi ormanlar yok edildiği gibi çevresine de betonarme ucubeler yapılıyor.
Sen dünya olsan bu insanlara nasıl bakarsın. Nasıl davranırsın. Dünya bize yine iyi ekmek veriyor. Dünya bize merhametli davranıyor. Bizler ise zavallı aptallarız.
Kendi yaşam alanlarımızı ihtiraslarımız, bencilliğimiz yüzünden yaşam alanlarımızı talan ediyoruz. Dünya bize çok merhametli Ahmet Bey, dünya bize her şeye rağmen, çok merhametli çok!
Şunu unutmayınız ki! Peygamber efendimiz Hz. Muhammed s.a.s. efendimizin dediği gibi. "Merhamet etmeyene Allah’ta merhamet etmez".
Ahmet Bey – Haklısın başkanım anladım. Allah’ım bizi gazabından korusun; ne deyim.
Uğur Böceğiniz diyor ki!
Hepimiz bu dünyaya öyle veya böyle. Bilerek veya bilmeyerek zarar veriyoruz. Elimizdeki çöpleri yere atarak zehirli pil ve benzeri atıkları doğaya atarak. Kimyasal gübre, ilaç torbalarını sağa sola atarak geri dönüşüme verip; uygun şekilde imhasını yolunu kapatarak. Her türlü zararı veriyoruz. Bunu önlemek içinde; kimyasallardan bir an önce doğaya zarar vermeden kurtulmanın yolunu bulmalıyız. Doğaya zarar verenleri uyarmalıyız. Baktık uyarıyı dikkate almıyorlar. Şikayet edelim.
Binalarımızı yapılarımızı yaparken doğa ile iç içe, dünya ile barışık olmalı. Yapıların doğa ile oranını şehirlerde 1/4 şeklinde uygulamalıyız. Kısacası 1 dönümlük bir bina var ise 3 dönümde bahçesi olmalı. Unutmadan dört köşe ucube yapılar yerine gerçek mimari ve çevreyle uyumlu yapılar olmalı. Bu dünya bizim. Gideceğimiz başka dünya yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.