Özür dilemek
Son yıllarda bilhassa geçmişi karanlık, şaibeli, alavere dalavere yöntemlerle politikada sanatta, basında belli yerlere gelmiş kişilerin Türkiye Cumhuriyetinin Ermenilerden özür dilemesi gerektiğini söyleyerek Ermeni Diasporasına yardım ettiklerine tanık olmaktayız.
Türkler ve Ermeniler yaşadığımız coğrafyada bilhassa Türkiye coğrafyasında bin yılı aşkın süre beraber yaşamışlar, aynı ekmeği yiyip, aynı havayı solumuşlar, birbirine çoluk çocuklarını, evlerini emanet edecek kadar güvenilir komşuluk ilişkilerinde bulunmuşlardır. Hatta Ermeniler kendi istekleriyle beğendikleri Türk ailelere kızlarını telli duvaklı gelin göndererek, iyi komşuluk ilişkilerini akrabalık seviyesine bile taşımışlardır. Osmanlı tebası içinde her zaman öncelikli ve ayrıcalıklı yerler edinip, devletçe ve milletçe “MİLLETİ SADIK” adıyla ödüllendirilip, taltif edilmişlerdir...
19. yy itibariye Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Ermeni asıllı;
22 bakan, 33 milletvekili, 7 büyük elçi,11 konsolos, 29 paşa ve 12 profesör olduğu kayıtlarda mevcuttur.
Hasta adam denilerek OSMANLI'nın paylaşım planını yapan o dönemin emperyalist devletleri; İngiltere, Fransa, Rusya ve daha sonra bölgeye iltihak eden ABD'nin Ermenileri de kışkırtarak bu oyunda rol almaları sağlanmış, daha düne kadar birbirine çocuklarını evlerini emanet edecek kadar güvenen, iç içe olan komşular birbirine düşman edilmiş, Rusya’nın yanında yer alarak komşusunu, devletini hatta hatta;
MİLLETİ SADIKA'lığını sırtından vurup,
*SEL ÖNÜNDEN KÜTÜK KAPMAK* istemişlerdir...
Doğu, Güneydoğu ve Güney'de yaşayan Türkler ve Kürtler hiç bir ayrım gözetmeksizin Ermeni çetelerince; Çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç demeden vahşice, gözü dönmüşçesine katledilmişlerdir...
Korkunç boyutlara ulaşan bu katliam İç Anadolu’ya dahi sıçramış, İç Anadolu’daki Ermeni çetelerini tutuklayıp sürgüne gönderen BOĞAZLAYAN Kaymakamı Kemal Bey, Ermeni Diasporasının şikayeti üzerine ve Ermenilere zulum ettiği gerekçesiyle, padişaha şikayet edilip, Osmanlı Devletince idam edilmiştir...
Tehcir, soykırım değil bir korumadır. İçte ve dışta hem devletin hem de Ermenilerin güvenliğini sağlamak amacıyla o zaman bizde olan Suriye'ye Ermenilerin göç ettirilmesi, ilhakı olayıdır... O dönem sayıları 400.000. olan ve vardıkları yerlere kadar imkanlar ölçüsünde korunması sağlanan hatta bu sayı Rus ve Ermeni arşivlerinde teyit edilmiş olmasına rağmen, abartılarak 1,5 milyona çıkarılarak yüksek tazminata zemin hazırlamak istenmektedir...
Şu anda ülkeye sanki Osmanlının son zamanları yaşatılmakta, dış politikada şamar üstüne şamar yenilmekte, hezimet iç kamuoyuna satın alınmış medya aracılığı ile başarı gibi gösterilmektedir. Liyakat sistemi bilerek çökertilmiş, hiç bir donanımı bilgisi, görgüsü hatta hatta yabancı dili bile olmayanlar sırf hükümete yakınlığı, iş ortaklığı, istikbal ortaklığı, ya da geçmişte bilgi ortaklığı olunması nedeniyle Dış İşleri Bakanlığında tutulmakta, gerektiğinde, büyükelçi olarak, elçi olarak atanmaları yapılmaktadır. Hele son on yedi yıldır, dışarıya kendimizi anlatamamakta, Lobi faaliyetleri yürütülememekte, işlevsiz yabancı Lobi şirketlerine dünyanın parası ödenmektedir.
Geçmişte kalan bu hazin olaylarda asıl zarar gören Türk ve Kürtlerdir. Asıl katliama maruz kalanlar Türk ve Kürtlerdir. Katledilen Türk ve Kürt sayısının 1,5 milyondan fazla olduğunu o dönemde orada bulunan yabancı tarafsız gazeteciler yazmışlar, bu korkunç gerçeği gerçek tarihin sayfalarına nakşetmişlerdir.
Tüm bu zulüm ve katliamlarla yetinmeyen Ermeni Diasporası, 1973 yılında Lübnan’da Filistin Kurtuluş Örgütü bünyesinde eski Taşnak adlı Ermeni Terör Örgütünü örnek alarak Asala adlı terör örgütünü kurmuşlardır. Bu Terör örgütü; 1973 ile 1985 yılları arası, her biri mesleğinin imbiğinden süzülmüş bilgili, donanımlı, kültürlü, milliyetçi, Atatürkçü Büyük Elçi, Elçi, Konsolos, Ateşe ve konsolosluk görevlileriyle bir kısmının yakınlarını hunharca katletmişlerdir...
Bu şehitlerimizin ismi aşağıdadır.
Unutulmaması için isimleri tek tek veriyorum. Ruhunuz şad olsun. Bizler sizlere gerekli değeri verip, bağrımıza basamadık...
Hiç olmazsa yılda bir defa olsun sizleri hatırlayıp anmadık.
Anınız ve adınız önünde saygıyla eğiliyorum...
Mehmet Baydar, Bahadır Demir, Daniş Tunalıgil, İsmail Erez, Talip Yener, Oktan Cirit, Taha Carım
Necla Kuneralp, Beşir Balcıoğlu, Ahmet Benler,Yılmaz Çolpan, Galip Özmen, Neslihan Özmen,
Şarık Arıyak, Engin Sever, Reşat Moralı, Tecelli Arı, Savaş Yergüz, Cemal Özün, Kemal Arıkan,
Orhan Gündüz, Erkut Akbey, Atilla Altıkat, Bora Süelkan, Galip Balkan, Dursun Aksoy, Cahide Mıhçıoğlu, Işık Yönder, Erdoğan Özer, Enver Ergün, Ömer Haluk Sipahioğlu, Sinan Yılmaz
ASIL ERMENİLERİN TÜRKLERDEN ÖZÜR DİLEYİP TAZMİNAT ÖDEMELERİ GEREKİR…
Arabasına bomba konularak katledilen Araştırmacı Gazeteciliğin öncüsü UĞUR MUMCU, *BİLGİSİ OLMAYANIN FİKRİ OLMAZ* derdi…
Son günlerde Türkler Ermenilerden özür dilemelidir diyenler çoğalıp gazetelerde isimleri geçmektedir.
Tesadüf te olsa devletin belli makamlarını işgal eden bu zevatlar art niyetli olmasalar bile bilgisizliklerini sık sık kamuoyuna ifşa edip lanetlenmektedirler. Onları Rahmetli Uğur Mumcunun, sözüyle uyarıp;
*BİLGİSİ OLMAYANIN FİKRİ OLMAZ* diyorum.
Saygılarımla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.