Sessiz olun sınav var
Ben kendimi bildim bileli okuyorum. Uzun ince bir yolda sürekli ders çalışmak zorundayım. Yedi yaşımdayken kısa yoldan nasıl meslek sahibi olabilirim diye düşünüyordum. Okula gitmek bana işkence gibi gelirdi. Her sabah kalk, okula git, ödev yap gerçekten benim için çok kötüydü. Ortaokuldayken yeni bir kavramla karşılaştım. Bu kavram sınavdı. Herkes bir tane sınava girip kurtuluyordu. Benim şansıma her dönem sonunda girdim. Liseye gittim mezun olunca yine sınav.
Meslek sahibi olabilmem için sınav kısacası yıllardır okuyorum. İşin kötü yanı bu kadar sınav neye yarıyor. Mesleğinde iyi olmasa da olur ama Türkçe matematik yapsın yeter. Alan sınavında iyi mi? İyiyse tamamdır. Bu sistemden dolayı konuşmayı bilmeyen öğretmenler, avukatlar, mühendisler, doktorlar yetişiyor. “Ali tahtayı sil la” bir Türkçe öğretmeninin bu şekilde konuşması ne kadar normal. Velilerin tek baktığı iyi ders anlatıyor. Çocuklarının konuşmasını bozuyor. Bu kimsenin umurunda değil.
Bu düşüncenin kardeşi ise çocuğum sınavda başarılı olsun ama kitap okumasın test çözsün. Çocuk okuduğunu anlamıyor konuyu bilse ne olur. Çünkü önemli olan sınav. Bu düşünce bir nesli yarış atına zaten çevirdi. Şimdi herkes kendisinin en başarılı olmasını istiyor. Önceki yazılarımda insanların mutsuzluğundan, bu durumun kronikleştiği gibi konulardan bahsettim. Bu durum sınav eşittir başarı anlayışından geliyor. Sınavlar hayatınızı yönetmesin. Bir kitap ya da dergi alıp onu okumadıysanız.
Okumayı geçin içini karıştırmadıysanız. Kitap okumayı da geçin bir resme ya da bir müziğe kapılmadıysanız. Siz hiç yaşamamışsınız. Sizin arkanızdan bu da böyle biriydi denmeyecek. “Evden işe, işten eve gelip giderdi. İyiydi bir kötülüğünü görmedim.” benzeri laflar söylenecek. Bu laflarda ölünün arkasından kötü bir şey denmez diye söylenecek. Çocuklarınızı en önemlisi de kendinizi sınavlarla çevrili bir kara parçasına hapsetmeyin. Gönlünüzce yaşamanız dileğiyle…