Aldım çantamı elime
Geçenlerde bir yerde çanta muhabbeti yapılıyordu. Daha önce yaşadığım çanta olayı da vardı. Çanta yazısı bu sebeple aklıma düştü. Adana’da Merkez Camii’ne Cuma vesilesiyle gittim. Biraz da erken gittim. İlk defa gidiyordum bu camiye. Caminin öyle söylendiği gibi Sabancı ailesi tarafından yapılmadığını yarım kalan inşaatı tamamladıklarını öğrendim. Bu sebeple caminin adını kendi adları yaptıklarını öğrendim. Burada bir hatıra resmi çekinmek istedim. Zaten bilgisayarıyla hazır bekleyen bir genç vardı. Çantamı bir kenara koyup yeşillikler içerisinde poz vermek için hazırlıklar yaparken genç “hocam çantayla daha güzel olur” dedi. Genci kırmadım çantayı da aldım elime.
Yakın zamanda da bir Denizli seyahatimiz oldu. Horozun yanında bir resim çekinelim de hatıra olsun dedim. Oradan geçen bir gence resim çekmesini rica ettim. “Olur hocam” dedi. Ama ben yine çantayı horozun yanına bıraktım. Bu genç de, “hocam çantalı daha karizmatik olur çantayı da alınız elinize” dedi. Bu ikinci oldu. Ben çantayı bırakıyorum ama çanta beni bırakmıyor. İşte çantayla muhabbetimi kaleme almak zaruri oldu deyip bu yazıya başladım.
Çanta ile muhabbetim altı yaşımda ilkokula giderken başladı. Kalabalık bir aile olmamıza rağmen babam rahmetlinin okuma sevdalısı olması sebebiyle benim çantam arkadaşlarımın aksine meşin bir çantaydı. Kimi yünden anneleri tarafından örülmüş çantalar, kimi tahtadan yapılmış, kimi de bezden dikilmiş çantaları vardı. İlkokul hayatımız bu çantayla geçti. Orta öğretime boyumdan büyük bir çantayla yatılı okumak üzere uzaklara çok uzaklara gittim. Yatakhane ile dersliklerin arası yakın olduğundan çantaya çok fazla iş düşmedi. Anlayacağınız çantamı alıp düştüm yollara. Türküler yakılan o gönül dağlayıcı terennümü ile Yüksel Özkasap hanımın söylediği “Aldım Çantamı Elime Düştüm Gurbetin Yoluna” türküsü çantasıyla beraber Almanya’nın yolunu tutan mihnetkeşlerin türküsüydü.
Çanta ile muhabbetim bununla da tamam olmadı. Elimde çantamı görenler hep emekli oldunuz “hala çantayla geziyorsunuz” dediler. Ancak bu defa çantamda evrak değil, kitaplarım vardı. Çanta dolusu paramız pulumuz olmadı. “Muhtar çantası gibi zannetsinler” hesabıyla da taşımadım. Hele hele birilerinin çantacısı asla olmadım. Dün çantamda gurbet taşıyordum, bu gün gönüllere hitap edecek kültür taşıyorum.
Çantamı altı yaşında aldım, altmış yaşında hala çantam elimde. Çanta mı bana bağlı ben mi çantadan ayrılamıyorum bilemem. Ama aramızdaki muhabbet son hızla devam ediyor. Kültür taşıyoruz, bilgi taşıyoruz, sevgi taşıyoruz. Çantalar içinde sadece “para çantam, para dolu çantam olmadı” vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.