Şeytan azapta gerek
Bir süredir, Kraliçe’nin yönetiminde ‘söz ve hak sahibi olduğu’ ülkeler için, “Bunlar devlet değil” diyor, “Başına vali atanan ve prens, prenses tayin edilen ülke devlet olamaz” tezini savunuyordum.
Bu ülkelerin Kraliçe’ye kafa tutup İngiliz boyunduruğundan kurtulmaya çalışacağı günler yakındır. Bunun ilk habercisi Avustralya’ya gönderilen ‘gizli’ mektupların ‘açık’ edileceğine ilişkin mahkeme kararı…
Konumuz bu değil, Amerika…
Yine bir süredir Amerika için de ‘devlet değil’ diyorum!
ÖRNEK-1
30 Ocak 2018 Salı tarihli yazının girişinde demişimki:
(Başka ortamlarda dile getirdiğim) ‘ABD bir Hollywood devletidir’ iddiama dair kafamdaki tüm sorular cevabını buldu! ABD’nin ‘dünyayı istila aracı’ olan Hollywood, bir başkan (Ronald Reagan) bir de başkanlığa göz dikmiş birini (Arnold Schwarzenegger) sürdü piyasaya…
Fıstıkçı Carter, baba-oğul Bush’lar, saksafoncu Clinton, Kunta Kinte gibi gelip dünya mazlumlarına kan kusturan Obama ve kısa sürede hepsini gölgede bırakan Trump, Hollywood artizlerini kıskandıran rollerin sahibi. Diğer başkanlar da aynı… Kızılderilileri, kara derilileri, Müslümanları katledip, adeta soykırıma tabi tutan ABD, bunları Hollywood aracılığıyla filmleştirip, başta kan kusturduğu ülkeler olmak üzere tüm dünyaya pazarlama yüzsüzlüğünü, becerisini, başarısını gösteren bir büyük planlama, üretim ve pazarlama şirketidir…
ÖRNEK-2
Yukarıdaki yazının devamı olan, 2 Şubat 2018 Cuma günkü yazımın girişi de şöyleydi:
ABD için, ‘klasik devlet değil, Hollywood devleti’ diyorum ya, uluslararası ilişkilerde hak-hukuk tanımaz hale gelen, BM kürsüsünden bile dünyaya tehdit yağdıran ABD, Türkiye’nin her yerine sızmış FETÖ’cü hainleri bir ajan olarak kullanma, casus olarak istihdam etme ‘müttefikliğini’ sergilerken, foyasını ortaya çıkaran, yüzündeki dostluk boyasını döken Türkiye’ye karşı akıl almaz ve hukuk dışı yollara başvurmaktan da çekinmiyordu, çekinmiyor.
Bunun başrolünde de Afganistan’a gönderilen Büyükelçi Jhon Bass vardı.
ŞEYTAN AZAPTA GEREK…
Kimilerinin “Büyük Şeytan” diye nitelendirdiği Amerika, artık Hollywood çakallarının bile kurtaramayacağı bir büyük kaosun, kargaşanın içine düştü.
Kuruluşundan beri siyahlara, göçmenlere zulmü bir devlet politikası haline getiren, siyah derilileri daha 1950’lerde diri diri yakan, sokaktaki ağaçları darağacına döndürerek onları asan, lokantaların kapısına “Zenciler ve köpekler giremez” tabelası asan, sırf derisinin rengi yüzünden okul servislerine, okullara alınmayan vatandaşlarını adeta sistemli biçimde polis eliyle katliama tabi tutan Amerika, siyah isyanın pençesinde kıvranıyor.
ORANTISIZ GÜÇ KULLANMA AMERİKA
Besleyip üzerimize saldıkları teröristlerle mücadele ederken bize diyorlardı ya, “Orantısız güç kullanmayın, insan haklarına uyun…”, biz de şimdi aynısını onlara söylüyoruz:
-Ey Amerika, katledilişini naklen yayınlarla dünyaya izlettiğin vatandaşlarına orantısız güç kullanma. İnsan haklarına riayet et…
YAS TUTANLAR, BAYRAM EDENLER
Bunlar Amerika’nın iyi günleri…
Dünyanın, uzayın hakimi havalarındaki Amerika’nın artık bir büyük derdi var: Irkçılığa isyan.
Bu dert, koronavirüs pandemisi gibi, ‘kara’ bir kanser olarak metastaz etkisiyle bünyeyi sarıyor.
Neşter vursa kendini kesecek; vurmasa, neşteri kalbine saplayacaklar…
Kim ne derse desin koronavirüs sonrası dünya eski dünya olmayacağı gibi Amerika da eski Amerika olarak kalmayacak, kalamayacak.
Dünyayı sömürerek semirenler yasta…
Mazlumlar bayram hazırlığında…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.