Sihirler büyüler muskalar!
"Gırat gemini almış da yol mu dayanır
Nazlı yar uykudan uyur uyanır
Benim Döndüm de gelin olmuş gidiyor
Aman Allah buna can mı dayanır."
(Ali Ercan)
Çelebi Uşağı köyünden Hamis Ali, fazla karıştırılmaktan buruşmuş, yerli yersiz zamanlarda kirli ellerle ellenmekten kirlenip, yapraklarının rengi değişip asıl rengini yitirmiş “Kara Kaplı Kitap”ını gaz lambasının asılı olduğu duvara gömülü dolabın üstündeki, yer yer bozarıp havı dökülmüş kabından çıkarıp almadan önce karşısında durdu, ellerini yana saldı, okudu üfledi elini yüzüne sürdü...
Gaz lambasının ışığı yüzüne engelsiz vurduğundan duvara yansıyan yüzünün gölgesi, çökmüş avurduna incelmiş boynuna rağmen gürbüz, sakalının gölgesi “Çalı süpürgesi” gibi dağınık ve perişan görünüyordu... Işığın arka tarafında, gölgede kalan kulakları incecik boynunda; "Çıplak eşeğe teker çatmış gibi" başı ile kulak bağlantı yeri arasında gülünç derin bir boşluk oluşturuyordu...
Kitabı yerinden aldı, minderde kendini bekleyen gençlere döndü. Gençler, korku ve saygıyla karışık duygularla oturdukları minderden ayağa kalkarlarken eliyle oturmalarını işaret edip, karşılarındaki mindere sobanın hemen arkasına çöktü. Gözleri dalgın, yüzü süzülmüş gibiydi... İlkokula giden torununun yanında bulunan defterinden bir yaprak kopardı, kitabı açıp karıştırırken, kendi kendine mırıldanıyor, yaşlılıktan dolayı çatallaşıp incelmiş nidası, odanın sessizliğinde dalga dalga yükselirken odaya ulvi bir hava veriyordu. Oda'da bulunan gençler; Hamis Ali'nin bu dünyadan daha çok öbür dünyaya ait olduğu hissine kapılıyorlar, bir ölüyle baş başa oldukları düşüncesi onları korkutuyor, oturdukları minderi daha sıkı kavrıyorlardı...
Hamis Ali, yüzükoyun kapandığı kilimin üstüne serdiği defter yaprağına dudaklarında ıslattığı, “kopya kalemle”, kitapta küt parmaklarıyla yerini belirlediği sayfadan sağdan sola büyük bir özenle ara sıra tıslayıp dilini dudakları kenarında gezdirerek yazıları aktarıyor, aktarırken mırıldanmaya devam ediyordu...
Odada Hamis Ali'nin mırıltıları artık kesilen bir horoz sesine dönüşmüştü. Bazen yükselip bazen alçalan anlaşılmaz yakarıları hırıltılı bir hal alıyor, güz ayının akşam soğuğunda yakılan sobadan ara sıra çıkan çat çut sesleri, yamalı sobanın yırtığından fırlayan ışıklarla gençleri yerlerinden sıçratıyor, bir birinin gözlerine korkuyla bakmalarına neden oluyordu...
Yazıyı bitirip doğruldu, küt parmaklarıyla kâğıdı üçgen şeklinde katladı, yeleğinin cebinden çıkardığı motifli bir basma parçasını da muskanın dışına dolayıp, gençlere uzattı...
"Beni eyi diğneyin yeğenlerim, ben uzun süredir bu ve buna benzer “baş bağlama” muskaları yazmıyordum. Bu günah! Babanızın hatirine günaha girdim, bu iş burda bitti, kimseye demeyin!"
Oğlum gıza sen yangınsın dağil mi?
Ha sen, yarın sabah erken kalk, abdeslen, iki rekât namaz gıl peşinden dualarını et Allah'tan isteklerini sırala... Bayrak dikilip de davul güm demeden, kimseye görünmeden, bu muskayı düğün evindeki bayrak direğinin dibine göm! Evvel Allah gız sana dönecektir!
Haydin güle güle, oğlum babana da selamlarımı söyle" dedi ayağa kalktı...
Adına muska yazılan Genç başı yere eğik, utangaç bir tavırla;
"Hocam, koyunu geldiğimizde ahıra bağlamıştık" dedi, kapıya yöneldiler...
"Sümer erkekleri için cinsel gücün yitirilmesi pek önemli sayılmış. Bir metinde, erkeğin birinin rüyasında korktuğu için cinsel gücünü yitirdiği yazılmış. Cinsel gücün artırılması için çeşitli ilaçlar dualar ve büyüler, muskalar yapılmıştır. Bu tedavi yöntemleri, Sümer tabletlerinde yazılı olarak sarayların mabetlerin kütüphanesinde bulunmuştur.
Örnek:
Eğer bir erkeğin erkekliği Nisan ayında sona ererse: Bir dişi kekliği tut, tüylerini yol, döverek yassılt tuzlayarak kurut! Dağların Dadanu otu ile döv ve bira içine koyarak içirt! Adamın erkekliği gelecektir.
Başka bir örnek:
Eğer bir adamın erkekliği giderse, bir erkek kekliğin boynunu kes, onu kanlı suyun içine koy, gün doğduğu zaman onu erkeğe içirt! Erkekliği gelecektir.
Daha başka bir örnek:
Eğer bir adamın erkekliği giderse, bir erkek kekliğin penisini, kızışmış bir boğanın, bir koyunun bir tekenin salyasını suya koyarak ona içirt! Koyunun iki bacağı arasından yünü alıp, adamın kalçasına sar! Erkekliği gelecektir...
Bunları yaptıktan sonra iş bitmiyor bir de dua örneği verelim:
Dua:
Çiftleşmeye hazır inek, cinsel gücü coşmuş bir tufan gibi azgın aygır! Senin organlarını kim bağladı? Kim senin kaslarını gevşetti? Tanrın sana dönmeli, Sihir Tanrısı Asullihi dönmeli! Vücudunu iştarın çekiciliği ile coştursun!
Daha bitmedi, ilacı da var:
İlacı:Manyetik demir filizlerini dövsün, yağ içine koysun, onunla cinsel organlarını göğsünü kalçasını ovsun iyi olacaktır."
(Muazzez İlmiye Çığ: Ortadoğu Uygarlık Mirası)
Bir de bizden, İç Anadolu'dan olsun:
Rüyanda sevdiğin kızı görürsen, üç Gulhü bir Elham oku, yastığını ters çevir yat, o da seni görecektir...
Saygılarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.