Torba Kanunla Petrol Piyasası Kanunu’nda yapılacak değişiklik
24.11.2023 tarihinde TBMM’ye sunulan torba kanun teklifi, kapsamlı düzenlemeler içeriyor. Teklifte vergi ile ilgili birçok değişiklik de bulunmaktadır. Bunların bir kısmı mükelleflerin lehineyken, bir kısmı ise üzerinde düşünülmesi gereken değişikliklerdir. Bu değişikliklerden biri, önceki yazıda da üzerinde durulan Petrol Piyasası Kanunu’nun iptal edilen maddesi ile ilgilidir.
Yasama organı 9 ay sonra yürürlüğe girecek iptal kararı nedeniyle boşluk doğmaması için ilgili kısımları değiştirmek istemektedir. Maddenin iptal edilmeden önceki kısmı şu şekildeydi: “Bu Kanuna göre lisansa tabi faaliyetler ile ilgili olarak, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin (a) ve (b) fıkraları kapsamında; muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçları ile aynı maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin anılan Kanunun 367 nci maddesi uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi ile birlikte durum, Kuruma da iletilir ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.
Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Bu bent kapsamında kalan fiillere ilişkin olarak verilen idari para cezaları ödenmediği müddetçe lisansa konu tesis için lisans verilmez. Bu bent kapsamındaki suçlara ilişkin vergi incelemesi sonuçlanıncaya kadar söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.”
Anayasa Mahkemesi, koyu şekilde vurgulanan kısmı iptal etti. Torba Kanun’un 48. maddesi kanunlaştığı takdirde iptal edilen kısım yerine şu cümle eklenecek: “ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler geçici olarak durdurulur ve bu süre içerisinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.”
Bu cümleden sonra ise şu cümlelerin eklenmesi teklif ediliyor: “Kurum tarafından geçici durdurma işleminin kaldırılıp kaldırılmayacağı bu fıkrada yer verilen suçlarla sınırlı olmak üzere Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemelerden temin edilecek bilgilere göre altı ayda bir değerlendirilir. Ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi üzerine ya da mahkûmiyet dışında bir hüküm veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde kesinleşmesi beklenmeksizin Kuruma yargı merciince bildirilmesiyle veya sair suretlerle Kurumca ıttıla edilmesi durumunda geçici durdurma işlemi Kurum tarafından kaldırılır.”
İlk göze çarpan, EPDK’ya aynı yetkinin tekrar tanınacak olmasıdır. EPDK, başsavcılık ve mahkemelerden gelen bilgilere göre altı ayda bir kararını gözden geçirecek. Ancak önceki düzenlemede iptal edilmeden önce de EPDK kararını gözden geçirme ve kaldırma yetkisine sahipti. Hatta bunun için yasal dayanağa da ihtiyaç bulunmamaktadır. İdare işlemini her zaman denetleme, bunu geri alma, kaldırma, düzeltme yetkisine zaten sahiptir. Teklif; kişiler, yargı ve EPDK açısından altı ayda bir oluşacak iş yükünden başka bir anlam taşımıyor.
Değişiklikte lehe olabilecek kısım ise önceden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşene kadar faaliyetler durduruluyordu. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi yine aynı şekilde yer almaktadır. Ancak mahkeme tarafından mahkûmiyet dışında bir hüküm veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi hallerinde, kesinleşme beklenmeksizin Kuruma bildirilmesi veya kurumun bir şekilde öğrenmesi ile geçici durdurma kaldırılacaktır.
Teklifte, Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki gerekçenin kısmen dikkate alındığı görülüyor. Geçici durdurma kararının gözden geçirilmesi, lehe karar kesinleşmese de geçici durdurma kararının kaldırılması bu gerekçeye göre kaleme alınmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin işaret ettiği daha hafif bir tedbire yer verilmediği görülüyor.
Önceki köşe yazısında da belirttiğimiz gibi, sahte belge suçlarına vergi hukukunda bile bu kadar ağır sonuç bağlanmıyor. Geçici durdurma kararına karşı idari yargıya başvurmak mümkün. Ancak mahkemeler bu konuda ne yazık ki topu asliye ceza mahkemesinden gelecek karara atmayı tercih ediyorlar. Kişiler hakkındaki bir rapor ile işletmesinin bir veya iki yıl kapalı kalmasında hiçbir kamu yararı bulunmamaktadır. Burada daha hafif bir tedbire yer verilmesi gerekmektedir. Geçici durdurma ise istisnai ve sınırlı durumlarda uygulanması gereken bir yöntem olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.