TÜRKİYE –ABD MEKTUP DİPLOMASİSİ!
ABD Savunma bakan Yardımcısının basın yoluyla ülkemize gönderdiği SHANAHAN mektubunun içeriğinde bulunan F-35 uçaklarına ilişkin tehdit dolu sözlere karşı Türkiye adeta sağır ve dilsiz kalmışçasına bir tutum sergiler durumdadır. Sanki Türkiye ABD’nin bir uydusuymuş gibi bir tavırla S-400 füzesini Rusya’dan alma bizden PATRİOT füzelerini al yoksa sana ambargo uygularım gibi bir tehditle gözdağı vererek baskı altında tutulmaya çalışılmaktadır. ABD’nin gönderdiği mektup vaktiyle JOHNSON’ gönderdiği tehdit mektubu gibi bir tavır sergiler durumdadır. O dönem devlet adamı gibi bir tavırla çıkış yaparak cevap veren İsmet İNÖNÜ vardır. Verdiği cevap devlet adamına ve ülke onuruna yakışır tarzdadır.’’ Yeni bir dünya kurulur Türkiye de orada ki yerini alır’’ diyerek onurlu bir tavır sergilemiştir. Devlet adamı olmak ülke onurunu korumak böyle bir şeydir.
Tabiidir ki her yapılanı gidip ABD ‘ye onaylatan kamuoyuna yandaş medya aracılığı ile boy-boy fotoğraf gönderen sanki bir marifet sergiler gibi tutumla kamuoyunu etkilemeye çalışıp oy devşirmeye kalkarsan sonuçta yaptığın bağımsız ve ülke savunmasına yönelik tedbirlere de sana da ülkene de yönelik parmak sallarlar. Ve bugün yaptığın gibi sessiz ve suskun bir tavırla günü TRUMP’ la özel görüşmeye, kulağına fısıldayarak taviz üstüne taviz vermeye kadar vardırırsın. ABD bu mektup küstahlığını yaparken maalesef NATO güçlerini de yanına almaktadır. Tıpkı Suriye’de PKK-PYD-YPG ile yaptığı ve destek verdiği yandaşlık gibi. Askerimizin kafasına torba geçirirken yapılanlardan hiç mi ders almadınız?
En can alıcı taraf şudur: Ülkenin ekonomisi-Tarımı- Sanayisi- Eğitimi-Ticareti beceriksiz ve Liyakatsiz bir örgütlenmiş cehalet sayesinde bataktadır. Ülke borç batağına saplanmıştır. Ülkenin ayakta duracak hali kalmamıştır. Cari açık ve fert başına düşen Milli Gelir – Hazine, Afrika ülkelerinin düzeyine inmiştir. Bu durumumuzu bilen ABD de umursamaz bir küstahlık ile tavır almaktadır. Bütün bu gelişmeler Türkiye’yi giderek yalnızlaştırmakta Rusya’ya daha bağımlı hale getirmektedir. Aslında bu tutum herhangi bir karar alınmadan koşulların getirdiği yakınlaşmadan başka bir şey değildir. Bu gün Rusya’nın da geldiği nokta da artık Emperyalist bir güç durumundadır. Kendi Milli Savunma gücünü Milli ve yerli silahlarla oluşturamazsan, bağımsızlığın da ülke bütünlüğün de tehdit’e açık olur. Ülkende izlediğin kamplaşma- kutuplaşma ve dışa bağımlılık politikalarıyla Adalet – demokrasi ve Özgürlükleri hiçe sayan bir tutum sergilersen, bu değerleri Uluslar arası kabul görmüş değerlere ulaştıramazsan işte böyle suskun kalır bağımsızlığını da tehlikeye açık duruma getirmiş olursun.
Tek kişinin kararlarıyla, bir taraftan S-400 füzesi alınarak ABD ve NATO’ya ey çekeceksin diğer taraftan seni tehdit eden güce İncirlik üssünü ABD’ye kapatmak gibi bir yürekliliği sergileyemeyeceksin. Aksine ABD tehditlerine karşı gelin ortak bir yol bulalım anlaşalım gibi bir tavırla ayak sürüyeceksin. ABD’nin her dediğini at pazarlığı anlayışıyla çözmek, üç-beş uçak alırız- birkaç ihale daha veririz sustururuz anlayışı artık dünya ülkeleri arasında geçer akçe değildir. Bütün bunlar taviz vererek değil diplomasi ile onurlu bir tavır sergileyerek yol alınmalıdır. Kırım Kongo kenesi gibi ABD’ye yapışmakla değil !
Gelen mektupta Türkiye, daha önceden yapılan anlaşma çerçevesince F-35 projesinden hem çıkarılıyor hem de hem de eğitime alınan pilotlar geri gönderiliyor. Yemedi yeni gelecek olanlara da vize verilmiyor. Yürütülen yanlış siyaset dış politikalarıyla ülkemizin geldiği nokta budur. Bir yandan PKK ve PYD ile beraber saf tutacaksın, teröristlerin cenazesinde bulunacaksın. Ülkene döndüğünde de mangalda kül bırakmazcasına PKK için veryansın edeceksin bu ne derece inandırıcı olur. Buna kim inanır. Ülkemiz dört bir yandan kuşatma altındayken kendine milliyetçi diyenler 31 Mart seçimleri öncesi ‘’ Beka sorunu ‘’ var derken bu gün neden sessizliğe bürünmüşlerdir. Görünen odur ki, bu gidişle beka sorunu kendileri için var olacaktır.
Türkiye, İstanbul seçimlerine odaklandığı için bu ağırlaştırılmış tehdit mektubu tam anlamıyla ülke gündemine oturmamış görünmektedir. Seçim sonrası takke düşüp kel göründüğünde işin ciddiyeti daha ağır boyutta gündeme gelecektir.1950 yıllarında zamanın Başbakanı Menderesin ABD ile yaptığı 52 maddelik anlaşma sonrası Türkiye NATO içerisinde yer alarak varlığını ağır aksakta olsa sürdürmekteydi. Bugün uygulanan yanlış Diplomasi ve biat etmiş ülke anlayışıyla ABD her dediğini yaptırmaktadır. ABD karşısında dik duruş sergileyen bir diplomasiye ve dik durmasını bilen diplomatlar aracılığı ile yine NATO da kalarak onurlu bir politika sergilenmelidir.