Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Utanmazlar!..

Utanmazlar!..

Utanmak, ‘insan’ olana özgü bir erdemdir. Kişide ‘vicdan’ melekesi olduğunun da delilidir.

Dünyanın en utanmaz, en namussuz, en alçak, en şerefsiz mahluku, düne kadar sırtını sıvazlayan diğer utanmazlara, azıcık surat ekşittiler diye, “Utanın!...” diye seslendi.

Savaş değil… Katliam ve soykırım, birinci yılını doldurdu. 50 binden fazla Gazzeli Filistinli, tarihin görmediği bir katliamla yok edildi.

Gazze Şeridi denilen o daracık, kısacak toprak parçasına sıkıştırılmış 2 milyon 300 bin mazlum Filistinli, oradan buraya sürülerek, oyuncak haline getirildi. İsrail adlı terör örgütü, hiçbir kutsal, hiçbir insanî değer, hiçbir ahlâkî sınır tanımadan, çoluk-çocuk, kadın-ihtiyar demeden öldürdü.

Sadece Gazze’de değil; Batı Şeria’daki kuduz köpek saldırıları, küçücük çocukları bile katlediyor. İsrail teröristlerinin katlettiği çocukların yüzde 22’si, doğrudan başlarından vurularak öldürülmüş. Yani? Alenen hedef alınmış, öldürmek üzere ateş edilmiş.

ETME BULMA

Bre vicdansızlar!... Bre merhamet yoksunları!... Şımarıklığınız, hadsizliğiniz, zalimliğiniz yüzünden, tarih boyunca defalarca katliama ve sürgüne maruz kaldınız. Lafa gelince, Hıristiyanlar tarafından soyunuzun kırıldığını iddia ediyorsunuz. Tabi, bunun faturasını da biz Müslümanlar ödüyoruz.

Hoşunuza gitmeyen laflar eden herkesi ‘antisemitik’ ilan edip, hayatını karartıyorsunuz. Hal böyleyken, tarihin gördüğü en büyük katliam ve soykırımı bizzat kendiniz yapıyorsunuz.

Bu ölçüde olmasa bile, benzer alçaklıkları tarih boyunca hep yaptınız. Her zalimliğinizin ardından, başınıza sürgün ve katliamlar geldi. Yine uslanmadınız. Görünen o ki, bu lanetli kavim için yeni bir yokoluş, zeval ve ettiğini bulma süreci başlamış bulunuyor.

SİYONİST HEDEFLER

Evet!... Bir yıllık Gazze soykırımının bilançosu hayli kabarık. 2.3 milyon mazlum Filistinli, nereye gideceğini bilemez halde, habire sürgün ediliyor.

Aslında İsrail terör örgütünün orta ve uzun vadeli hedefleri bilinmeyen sırlar değil. Orta vadeli hedefleri; hem Gazze’yi hem Batı Şeria’yı Filistinlilerden ‘arındırıp’ (!), şu anda görünen sınırları içinde Filistin diye bir unsur bırakmamak. Ardından, Lübnan’ın güneyine de tıpkı Suriye’nin Golan Tepeleri’ne çöktüğü gibi çökmek; oraları da İsrail sınırları içine almak.

Uzun vadedesi Siyonist hedefin ise; sapkın inançları paralelinde, ‘Arz-ı mevut’, yani Vaat Edilmiş Topraklar safsatasıyla, tüm Ortadoğu’nun yanı sıra, Anadolu’nun üçte birini de kapsayacak şekilde ‘Büyük İsrail’i kurmak… Bu bir sır değil… Bu bir komplo teorisi değil…

İSRAİL’İN SINIRLARI NERESİ?

Türk Hakanı, haklı olarak sordu: “İsrail’in sınırları neresidir?” Öyle ya, Birleşmiş Milletler üyesi her ülkenin, beyan edilmiş, tanınmış ve uluslararası toplum tarafından onaylanmış sınırları vardır. Evet, tanınmış ülkelerin bile komşularıyla ihtilaflı bölgeleri olabiliyor. Buna rağmen her ülkenin tanınmış sınırları bellidir.

Peki, İsrail’in sınırları neresidir? Cevaplanması gereken, haklı bir soru… Geçelim…

Gazze’ye, ABD ve AB ülkelerin yardım, destek ve teşvikleriyle, Japonya’ya atılan atom bombalarından çok daha büyük etkiye sahip, binlerce ton ‘süper bomba’ atıldı. Sadece mazlumları katletmekle yetinmedi, terör örgütü İsrail… Gazze’nin tüm binalarını, altyapı tesislerini, hastanelerini, okullarını, hâsılı insanî olan her şeyi hedef aldı, haritadan silmeye çalıştı. Amacının, haritada Gazze diye bir yer bırakmamak olduğunu biliyoruz.

Kuduz katiller sürüsü, yaklaşık bin kadar sağlık çalışanını katletti. Birleşmiş Milletler denilen lüzumsuz kuruluşun çalışanı ve görevlisi olan yüzlerce kişiyi kasten öldürdü. Kanına girdiği gazeteci sayısı, neredeyse 200’e ulaştı. Türk Hakanı, BM kürsüsünden haklı olarak sordu; bunca meslektaşları hunharca katledilirken, uluslararası basın kuruluşları nerede? Niye küçücük bir kınama açıklaması bile yapamıyorlar. Yapamazlar!... Çünkü onların da ümüğü, küresel Siyonist çetenin elleri tarafından sıkılıyor.

İRAN MUAMMASI

Tüm bunlar yaşanırken, güya İsrail’e karşı en sıkı duruşu sergileyen ülke havalarındaki İran, İsrail’le tandem oyunlarına devam ediyor. Bu tuhaf devlet, Pers ırkçılığını esas alan ideolojik amaçları doğrultusunda, gerektiğinde kendi Cumhurbaşkanını, hatta aparat olarak kullandığı örgütlerin liderlerini dahi feda etmekten çekinmiyor. Sonra da İsrail’e füze gönderip, ciddi bir kayıp doğurmayan ‘hesaplı’ saldırılar düzenleyerek, anılan terör örgütü ve destekçisi emperyalistlere alan açıyor.

Tekrar başa dönelim… Fransa’nın devşirilmiş Cumhurbaşkanı Emmanual Macron denilen zat, İsrail saldırıları Lübnan’a dayanınca, kuyruğunun altına nişadır dolmuş gibi huysuzlanmaya başladı. Şimdiye kadar Netanyahu denilen zalime kayıtsız şartsız destek veren Macron, mahcup bir eda ile olsa da, artık İsrail’e silah satmayacaklarını beyan ederek, diğer ülkelerin de aynı yolu izlemesi telkinini dile getirdi.

UTANMAZA BAK!..

Buncağız fiskeye bile tahammül edemeyen Netanyahu katili, Macron ve diğer AB ülkelerine, İsrail’e laf etmelerinden dolayı; “Utanın!...” diye seslendi.

Yahu, dünyanın ‘utanma’ erdeminden en son söz edebilecek mahluku, zalimliklerine küçücük bir tepki verene, “Utanın!...” diye sesleniyor. Bunun karşısında, Macron ve diğer ezikler, çıkıp da, “Ey Netanyahu zalimi!... Sen kim, utanmak kim? Evet, bugüne kadar senin desteklediğimiz için utanıyoruz. Fakat, artık durdurulman lazım. Haddini çok fazla aştın…” diyemiyor.

Yazık!... Utanma kelimesi bile oyuncak hale geldi. Öylesine öyle de biz yine umudu yitirmiyoruz. Tarihin akışına baktığımızda, hiçbir zulmün kalıcı olmadığını görüyoruz. Bu lanetli kavmin, her azgınlığından sonra, başına gelen ağır saldırılarla tarumar olduğunu idrak ediyoruz.

Gazze’deki mazlumların, HAMAS önderliğinde, Ümmet-i Muhammed’in izzetini, onurunu bayraklaştırdığına tanık oluyoruz. Türk Devleti, dünyaya hâkim olan tüm irikıyım domuzları karşısına almak pahasına, Gazze’ye, Filistin’e ve Hamas’a sahip çıkıyor; elinden gelen her şeyi yapmaya gayret ediyor.

NEREDESİNİZ, ZAVALLILAR?..

Bu arada, yeniden soralım ki; çıplak gerçekler gürültüye gitmesin: Mahmut Abbas denilen ve ‘Filistin Cumhurbaşkanı’ sayılan bir zavallı vardı. Nerededir? Ne iş yapar? Gazze ve Batı Şeria adım adım haritadan silinirken, niye kalkıp sesini yükseltmez?

Hele bir de babasına çiftlik olarak hediye edilmiş devleti, kendi şahsî mülkü sanan bir minik kralcık var… Utanmaz mahluk!... Bırakalım Filistinlilerin yanında durmayı, destek olmayı… İsrail terör örgütünün tüm alçaklıkları, katliamları, saldırıları karşısında, ‘tarafsız’ olduğunu beyan etmiş.

Yapmadığım bir şeyi yapıp, beddua ediyorum: O tarafsız olduğunu dillendirdiğin dilin kurusun, ağzın yumulsun, ciğerlerin sönsün, idrarını bile yapamayacak hale gel. Bunca mazlumun ahı, belki bu bedduadan daha beterine maruz bırakacaktır seni.

Direnen Filistinli yiğitlere selam olsun.

Lâ galibe illAllah!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nihat Kaşıkcı Arşivi