Yağmurlu Deli Faik Durmuşlu Çolak Ramadan Hanyerili Cülden Bayram
Hayvan pazarlarında “cambaz” denilen insanlar gezerdi. Bu cambazlar her pazarın müdavimi gibiydiler.
Hepsi de birbirini tanır, gariban inek koyun satıcısını kafakola alırlar, satıcı üzerinden birbirine “pas” verirlerdi.
Bunlardan birisi, lise yıllarımda Büngüldek'te evinde oturup yakından tanıdığım, “Yağmurlu Deli Fayık” (Faik) idi.
Deli Fayık, arkadaşları Çolak Ramadan, Cülden Bayram, Sefer Kâ ile birlikte; Kırşehir, Kaman, Akpınar bazen de Keskin hayvan pazarlarını takip eder, pazarda düşürdükleri gariban köylünün çevresini sıradan alıcı imiş gibi sararlardı(!)
Önce hayvana çeşitli kusurlar bulurlar, kimi kuyruğundan çeker, kimi sırtına şaplak atıp hayvanın huysuzlaşıp gözden düşmesini sağlardı. Başka birisi, ağzını açıp dişlerini yoklar, yabanıl korkuyla gözleri büyümüş zavallı hayvan “şırrapt” sesiyle dışkısını bırakırken huysuzlanıp tekme savurarak sağa sola saldırırdı.
Bu arada ekipten biri, herhangi bir müşteriymiş gibi hayvan satıcısının elini yakalayıp sallamaya başlar, sallar sallar sallar...
Sağdan soldan gelen ekibin diğer elemanlarıyla birlikte meraklılar satıcının çevresini sarar, ortalık ana baba gününe dönüşürken patırtı gürültü pazar alanının dışına taşardı.
Pazarlığın ilerleyen dakikalarında adına ara bulucu denilen ekibin başka bir elemanı, seyirciler arasından sıyrılarak pazarlık tokası halinde tutuşmuş elleri yakalar, ellerin altından üstünden kendi elini kenetleyerek, bu kez de o sallamaya başlardı. Bazen alıcı rolündekini bir kenara itip satıcının elini kendi tutup sallayarak pazarlığa devam ederken;
"Aha benden de beş gayme (!)
Ulan, beş gayme de benden olsun, daha ne istiyon yav.
He, de gayri
Benim hiç mi hatırım yok...
Aha vallaha senin ineğin edeceği bu. Yazık olur sana, pazar pazar gezme." derken trans halinde kendinden geçmiş gibi olurdu...
"He de, hee de ulan he de (!)" deyip satıcının kolunu kökünden sökercesine sallarken itiş kakış sırasında satıcının başından kasket bir tarafa savrulur, pazarın meraklıları birikir, satıcıyı ikna etmek için her kafadan bir ses, insan bağırtısı, hayvan böğürtüsü arasında avurdu çöküp, güneşte yanıp kavrulmuş zavallı satıcıyı bunaltırlar,
"Sattım sattım sattııım (!)" demek zorunda bırakırlardı.
Pazar bitiminde eve geldiğinizde aynı ekibi yarınki başka bir ilçenin başka bir pazarına yetiştirmek için neredeyse zorla satın aldıkları hayvanları yoldan sürüp götürürlerken görürdünüz.
Pazarda hayvan fiyatlarının oluşumunda ekonominin meşhur;
“Arz Talep” kanununun geçersiz kaldığını, fiyatları “cambazların” belirlediğine tanık olurdunuz.
Önceki pazarda yererek, kusurlar bularak ucuza aldıkları hayvanı öbür pazarda bu kez överek, yücelterek çok yüksek fiyatlara satışlarını hayretler içinde izlerdiniz.
Aylardır besleme basın, sosyal medya, hükümet üyeleri vb. tarafından çeşitli yaygaralar koparılıp algı operasyonları yapıldı.
"Yeni yılla birlikte, emekli maaşlarına yüzde yüz zam verilecek" denildi.
Hatta o da yetmez, yüzde yüz artı TÜİK'in enflasyonu oranında zam vereceğiz ki, emekli mağdur olmasın diye nutuklar atıldı.
Avrupa ülkelerinde emekliler perişan, sosyal devlet nasılmış, Avrupalı görsün (!)" yazıldı, çizildi.
Bu kadar propaganda, bu kadar algı sonucu emeklilerde sanki bu zammı almışlar da harcamışlar gibi bir ruh hali yaratıldı. Gerçekten emeklilerin böyle bir zam aldıklarına inandırıldı (!)
Olması muhtemel tepkiler de önlenmiş oldu böylece...
Hükümeti, sendikaları, pazarlarda cambazlık yapan, Yağmurlu Deli Faik'e, Durmuşlu Çolak Ramadan'a, Hanyeri'li Cülden Bayram'a, Hacıselimli Sefer Kâ'ye benzetirim hep...
Bunların her biri sendika lideri gibi görünmüş olsalar da, aslında kurgulanmış oyunun birer parçasıdırlar (!)
Az gelişmiş ülkelerin az gelişmiş demokrasilerinde dalavere yöntemlerle milyarlarca bütçeli sendikaların başına geçerler.
Sözde temsil ettiklerinin onlarca katında maaşları görkemli büroları, sekreterleri, arabaları şoförleri, lojmanları tatil kampları vardır.
Satıcıyla alıcı kılığındaki cambazın pazarlık tokasına tutuşup birbirinin kollarını kökünden sökercesine sallarken, üçüncü kişinin ara bulucu pozisyonunda araya girerek cebinden veriyormuş gibi:
"Aha yüzde beş daha. Bu da benden olsun (!)
Sattım, sattııım, sattııım (!) de" derken;
Satıcının pazarlığı bırakıp yüzde beş daha vereni sırıtarak, alkışlamasına kahrolurum...
*Cambaz: Celep, hayvan alım satımıyla uğraşan kişi
*Müdavim: Bir yere sürekli gidip gelen.
*Dalavere: Düzen kurup başkalarını aldatmak.
*Trans hali: İradi hareketlerin yokluğu ve düşüncenin otomatizma durumuna geçmesiyle nitelenen psikolojik ayrışma hali. Saygılarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.