İrfan Paksoy

İrfan Paksoy

Yakın Doğu’ya retrospektif bakış - 3 (Şerif Hüseyin – McMahon Mektuplaşmaları)

Yakın Doğu’ya retrospektif bakış - 3 (Şerif Hüseyin – McMahon Mektuplaşmaları)

GİRİŞ…

İki önceki makalemde Hâşimi Arap İsyanı’nın elebaşı Şerif Hüseyin’den, bir önceki makalemde de İngiltere’nin bölgesel çıkarlarından ve Şerif Hüseyin’in isyan için fırsat kolladığından, Çanakkale Cephesinde kazanılan zafer nedeniyle Şerif Hüseyin’in çıkarmayı planladığı isyanı bir süreliğine ertelediğinden bahsetmiştim. Bugünkü yazımda da Şerif Hüseyin İsyanı ya da Hâşimî Arap İsyanı öncesinde 1915 yılının ikinci yarısından 1916 başına dek süren ve literatürde de “Şerif Hüseyin – McMahon Mektuplaşmaları” olarak bilinen gelişmeleri okuyucularla paylaşacağım.

McMAHON İLE YAZIŞMALAR…

Şerif [1] Hüseyin 1915 yılının baharında oğlu Emir Faysal [2] vasıtâsıyla İstanbul’daki devlet ricâline sadâkatini sunar, İstanbul ve Çanakkale’deki genel durumu öğrenmeye çalışırken, yılın ikinci yarısında ise (İstanbul’a sunulan sadâkat içeren beyanlarının tam aksine) saklı emelleri doğrultusunda İngiltere’nin Mısır Yüksek Komiseri Sir Henry McMahon’la [3] yazışacaktır.

İNGİLTERE’NİN DEĞERLENDİRMELERİ…

İngiltere, Hindistan’daki Müslümanların Osmanlı’ya destek vermesinden endişe ediyordu. McMahon’un, Şerif Hüseyin’le irtibat kurmasında bölgede Osmanlı’ya karşı çıkarılacak bir Arap İsyanının, bölgenin İngiltere çıkarlarına uygun olarak şekillendirilmesini kolaylaştıracağı gibi, Osmanlı Devleti tarafından daha önce ilan edilen Cihad-ı Mukaddes’in de etkisinin kırılması hedefleniyordu.

İngiltere, Hz. Muhammed’in de mensubu bulunduğu Haşimî sülâlesinden gelen Şerif Hüseyin’in İngiltere yanında yer almasının ve bu çerçevede Osmanlı’ya karşı isyan etmesinin, Osmanlı Devleti’nin Savaş’a girmesini tâkiben Osmanlı Padişahı ve Hâlife V. Mehmet Reşat tarafından ilan edilen Cihad-ı Mukaddes’in, İngiltere sömürgelerinde kayda değer ölçüde mevcut ve yaşamakta olan Müslüman halkların İngiltere’ye verebileceği zararları da bertaraf edebileceğini değerlendiriyordu. Bu çerçevede, İngiltere, Orta Doğu’ya yerleşmek için faaliyete geçmiş ve bölgede bağımsız bir Arap devleti ya da Arap Devletleri Konfederasyonu kurulması karşılığında Araplarla anlaşmak için 14 Temmuz 1915 tarihinden itibaren İngiltere’nin Mısır Yüksek Komiseri [4] McMahon kanalıyla Şerif Hüseyin ile görüşmelere başlamıştı. Şerif Hüseyin, Arap Yarımadası’nın tamamı ile Irak ve Suriye'nin tamamını içine alacak bağımsız bir Arap devleti kurulmasını ve başına da kendisinin getirilmesini istiyordu.

MEKTUPLAŞAMALAR…

Şerif Hüseyin tarafından 14 Temmuz 1915 tarihinde İngiltere’nin Mısır’daki Yüksek Komiseri Sir Henry McMahon'a gönderilen ilk mektupta, Osmanlı Devleti’ne karşı İngiltere ile iş birliği önerilir ve karşılığında da kuzeyde Mersin ve Adana'dan, 37. enlem boyunca Osmanlı-İran sınırına kadar uzanan bir sınırın güneyinde kalan yerlerin tamamının kendisine verilmesi istenir. Böylece Şerif Hüseyin’in hedeflediği imparatorluğun sınırları kuzeyde Toroslarda 37. enlem, doğuda Osmanlı-İran sınırı ile Basra Körfezi, Batıda Akdeniz ile Kızıldeniz, güneyde de Aden ve Umman Denizi olacaktı.

Şerif Hüseyin'in bu isteği İngiliz hükûmet çevrelerinde sıkıntı doğurur. Zira bu istekler, hem savaşın uzak ve ulaşılması güç bir bölgeye yayılması anlamına geliyor, hem de istenen yerlerin bir kısmının Arap Yarımadası’nın dışında kalan yerler olması nedeniyle Osmanlı Devleti’ne karşı kesin bir zafer kazanılsa bile buraların geleceği üzerinde karar vermenin sadece İngiltere hükûmetinin elinde olması ihtimâlini hayli azaltıyordu.

McMahon 30 Ağustos’ta Şerif Hüseyin'e gönderdiği ilk yazısında, ona, bu konuda bağlayıcı olmayan bir karşılık verir ve sınırlar sorununun görüşülmesinin henüz "zamansız" olduğunu öne sürer. Şerif Hüseyin de ona 9 Eylül’de verdiği ikinci karşılıkta, durumun aydınlatılmasını ister.

McMahon, 24 Ekim’de Şerif Hüseyin'e gönderdiği ikinci yazısında ise Mersin ve İskenderun ile Şam, Humus, Hama ve Halep’in batısında kalan Suriye topraklarının saf Arap ülkeleri olduklarının söylenemeyeceğini, dolayısıyla bu bölgelerin Şerif Hüseyin tarafından önerilen hattın sınırlardan çıkarılması gerektiğini, bu değişikliklerle ve İngiltere’nin Arap önderler ile olan antlaşmalarını ön şart kabul etmek şartıyla, bu hat ve sınırları kabulleneceklerini, bahse konu değişikliklerle, İngiltere’nin, Şerif Hüseyin’in önermiş olduğu hat ve sınırlar içindeki ülkelerde Arapların bağımsızlığını tanımaya ve desteklemeye hazır olduğunu belirtir. McMahon’un bu mektubuyla İngiltere aynı zamanda Fransa’nın bölgeye yönelik çıkarlarını da korumuş oluyordu.

Şerif Hüseyin tarafından 5 Kasım’da McMahon’a gönderilen üçüncü mektupta, Mersin ile Adana'nın, daha önce kendisi tarafından talep edilen hudutlardan çıkarılmaları kabulleniliyor ama diğer topraklar üzerindeki hak iddialarında ısrar ediliyor; bunlara daha sonra Lübnan da ilave ediliyordu.

McMahon tarafından 13 Aralık’ta Şerif Hüseyin’e gönderilen üçüncü mektupta, Şerif Hüseyin’in Mersin ve Adana'yı daha önce talep ettiği sınırlar dışında bırakması ve Hristiyan Araplara güvence vermek önerisi iyi karşılanıyor; Halep ve Beyrut üzerinde tekrarlamış olduğu hak iddiaları ise geçiştiriliyordu.

Şerif Hüseyin tarafından 1 Ocak 1916 tarihinde McMahon’a gönderilen dördüncü mektupta, Fransa'ya karşı olan hak iddialarında Savaşın sonuna dek direnmeyeceği ama savaş sona erer ermez bunları öne süreceğini açıklıyordu.

Şerif Hüseyin, bundan sonraki yazışmalarında, sınır sorununa hiç değinmiyor ama hak iddialarını da asla geri çekmiyordu. Şerif Hüseyin ile McMahon arasında yapılan mektuplaşmalar böylece 1916 yılı başında tamamlanmış olur.

Not: Devam edecek

SONNOT

[1] Şerif: Hz. Muhammed’in büyük torunu Hz. Hasan soyundan gelenlere verilen ünvandır. Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlere verilen unvan. Osmanlı Devleti’nin bir vilayeti olan ve Valiler tarafından yönetilmekte olan Hicaz’da Vali’den başka Hz. Muhammet’in torunu Hz. Hasan soyundan gelen, “şerif” ünvanlı ve sınırlı yetkilere sahip bir de emir / yönetici bulunmaktaydı.

[2] Emir Faysal (1883-1933), Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in büyük oğlu, 1920 yılına kısa süreli Suriye Arap Kralı (08.03-24.07.1920) ve 1921-1933 arasında da Irak kralıdır.

[3] Henry McMahon (1862-1949). İngiliz diplomat ve 1914-1917 döneminde Mısır Yüksek Komiseri olarak görev yapmış bir İngiliz Hindistanı Ordusu subayıydı. McMahon, Tibet ve en biri de I. Dünya Savaşı’nda, Osmanlı Devleti’ne karşı başlatılan Arap İsyanında Lawrence’ın oynadığı role olan desteğiydi

[4] Yüksek Komiser: Diplomaside kullanılan ve statü belirten büyükelçi muadili bir ünvandır.

KAYNAKLAR

Bostancı, Mustafa; “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Hicaz’a Hâkimiyet Mücâdelesi”, Gazi Akademik Bakış, Cilt 7, Sayı 14, Ankara 2014.

Cleveland, William; Modern Ortadoğu Tarihi, (Çevirir: Mehmet Harmancı), 1. Baskı, Agora Kitaplığı, İstanbul 2008.

Neiberg, Michael S.; The World War I, New York University Press, New York-USA 2007.

Paksoy, İrfan; Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 2018.

Toker, Hülya; “Birinci Dünya Savaşı’nda Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in İsyanı”, Beşinci Askerî Tarih Semineri Bildirileri I, Gnkur.Bsmv., Ankara 1996.

Tucker, Spencer C. Tucker; “Husayn İbn Ali, King (1856-1931)”, The Encyclopedia of World War I, Vol. II, (Ed. Spencer Tucker), ABC-CLIO Inc., California - USA 2005.

Wilson, Marry C.; “Abdullah Ibn Hussein”, Political Leaders of the Contemporary Middle East and North Africa: A Biographical Dictionary, (Ed. Bernard Reich), 1st edition, Greenwood Press, New York - USA 1990.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Paksoy Arşivi