Yaptığımız işe şapka çıkarıyorlar
Ne büyük bir dinin mensubuyuz Yarab! Sana sonsuz şükürler olsun. Külfeti de çok, nimeti de. Ya saygı duyuyorlar ya ceza kesiyorlar. Ya adam yerine koyuyorlar ya düşman ilan ediyorlar. Padişahları ayağına getiren de, idam sehpasında sallandırarak refiki alaya yükselten de bu derin mefkûre ve inançtır…
Şu basit olay bile büyük bir ders mahiyetindedir:
Çevre ve şehircilik bakanı bir camiye namaz için gider. Büyük bir ihtimal ki güvenlik nedeniyle, ön saf protokol için ayrılmak istenir. Bilal amca isminde ki bir cemaat yerinden kalkmaz bütün ısrarlara rağmen. "Burası cami, hepimiz aynı namazı kılıyor, aynı secdeyi yapıyoruz kimsenin bir farklı yok Allah’ın huzurunda" der.
Neyse ki bakan, milletvekilleri, vali, il müftüsü ön safta yerlerini alırlar. Bakan tam da Bilal amcanın yanına oturmak istediğinde Bilal amca “Burası müftünün yeri, oturma!" der. Tanımaz bakanı... Bakan Bey “Ben Bakan’ım" dese de genç biri olduğundan ihtimal vermez bakan olduğuna. "Senin bakan olduğunu nereden bileceğim" der. Bakan cebinden kartvizitini çıkarıp gösterir. Bilal amca yanında ki il Müftüsüne dönerek "Bu adam gerçekten bakan mı?" Diye sorar. Müftü "Evet bakanımız" dediğinde. Bakan’a dönerek "Madem bakansın bizim evin yanında ki türbeye niye bakmıyon, harap vaziyette" diye sitem eder. Bakan talimatı verir oranın onarımı için. Ve Bilal amcanın elini öper.
Cami ve cemaat böyle bir şey olsa gerek. Cemaatle kılınan namazda kimsenin başka birisine göre üstünlüğü yok. Amir memurla, ağa hizmetçiyle, işveren işçisiyle aynı safta omuz omuza Rahman’ın rahmet damlalarından nasiplenme peşinde. Eğer o cemaatin bir mensubuysan eşitsin herkesle. Kimseye ait özel bir yeri olmayan cami, İslam’ın insana sunduğu eşitlik anlayışının bir provası gibidir. Zahirde din görevlisi farklıdır. O sorumluluğu üzerine almış olduğundan önemlidir. Zaten bir onun yeri vardır. Kimse mihraba onun izni olmadan geçemez. Kimse “Burada bugün ben namaz kılacağım” diyemez. Bunun dışında tek kriter Allah katında üstünlüğün göstergesi olan takvadır.
Yıllar öncesiydi... Buna benzer bir şey de ben yaşamıştım. Ancak ben gelecek olanın bakan olduğunu biliyordum. Böyle durumlarda önceden bir kargaşa ve hazırlık olur. Herkes sırasını bilir. En alt tabakan insanlar… Sonra bir üstleri, sonra daha üst makamdakiler... Derken kaymakamlar ve vali teşrif eder. Bir önceki bir sonrakine talimat verir gibi yaptıklarını sıralar, bir eksik varsa hemen tamamlanmasını ister. Bir alttaki memura konuştuğu üslubun çok alt perdesinden konuşarak üstüne hesap verir.
Neyse, ben sıradan bir imam... Şehit cenazesine Kur’an okumak için katıldım. Uzun bir sure olan Yasin suresine bir defa başlamış olduk. Hazırlıklar devam ediyor. İstihdam edildiğim görev ne büyük ki, yerimden dahi kımıldamıyor, Kur’an okumaya devam ediyorum. Kimse bana müdahale etme cesaretinde bulunamıyor. Çünkü Kur’an okuyana müdahale edilmez. Edilse Bilal amca gibi yapardım her halde! Öyle kararlıydım.
Neyse, bakan efendi teşrif ettiler. Kur’an dinleyenler de bile kımıldamalar olmaya başladı. "Oturun" diye elimle işaret ettim.
Bakanın, taziye çadırına girer girmez kimsenin kalkmaması, Kur’an’ın devam etmesi gerektiği yönünde işaretini görünce daha bir onur duydum yaptığım işle...
Kur’an bitti, kameraların kadrajındaki "ben" kayıp oldum. Kimse benim yüzüme bakmıyor, ben aniden, Kur’an biter bitmez bakanın dikkatle dinlediği bir adam olmayı bırak, müftünün bile muhatap almaya gerek duymadığı, onun da kendi telaşına düştüğü biri oluverdim.
Anladım ki biz din görevlilerini değerli eden, yaptığımız görevmiş meğer. Şunu da unutmamalı; bakanlar, milletvekilleri, valiler camiye gelirse, Kur’an’ı dikkate alırsa bu geçerli... Aksi takdirde yukarıda ifade ettiğim gibi, bu mukaddes davanın nimetiyle değil, külfetiyle imtihan olursunuz.
Son olarak:
Din görevlisi arkadaşlarıma tavsiyem; Allah sizi çok önemli bir görevle istihdam ediyor. Mensubu olduğunuz dinin kıymetini biliniz, ibadet ve itaatinizden taviz vermeyiniz. Bir kıymet bilen çıkacak; size değer verecek. Okuduğunuzu Kur’an’ı hayatınızda mutlaka gösterin, kıldırdığınız namaza dikkat edin, mutlaka vaaz edin, mensubu olmakla şeref kazandığınız dininizi her ortamda anlatmaya çalışınız ancak bunu birileri takdir etsin diye değil, Allah rızası için yapınız. Sizin makamınız çok büyük; Bakanlar bile yaptığınız işe şapka çıkarıyor... Vesselam…